Sur mağdurlarının bitmeyen çilesi
Suriçi’nde Savaş mahallesinde çatışmaların ortasında mahsur kalan ve evini terk edemeyen Acır, şimdi ise Mardin kapı civarında sığındığı bir evde suyu, elektriği olmadan yaşamak zorunda kaldığını söyledi. Çocuklarıyla birlikte sağlıksız koşullarda kaldığını ifade eden anne Acır, “Ben bu yaşımda çıkıp dışarıda odun topluyorum. Dışarıdan topladığım tahta parçaları ile mangalda ateş yakıyorum ve ısınmaya çalışıyorum. Eğer tahta parçası bulabilirsem sıcak yemeğim oluyor, çayımı yapabiliyorum. Eğer odun bulmazsam sıcak yemeğe, sıcak bir çaya hasretiz. Ben ve çocuklarım zor durumdayız. Ben bir Kürt olarak Sur’dan sesleniyorum, Allah rızası için dünya bizim sesimizi duysun” şeklinde konuştu.
Sur mağdurlarından Cemile Acır, çatışmalar sonrası Mardinkapı’da sığınmak zorunda kaldığı evde yaşadığı sıkıntıları gazetemize değerlendirdi.
‘Bir yolunu bulup kaçmak istiyorduk ama kaçamıyorduk’
Savaş mahallesindeki evinde çatışmaların ortasında kaldığını, evinden çıkamadığını ve kızlarıyla birlikte mahsur kaldığını belirten Cemile Acır, “ Ben Tahir Elçi’nin vurulduğu yerden kaçtım. Benim evim Savaş mahallesinde Klas Otel’in arkasındaydı, Küçüksürgü sokak, Aslan apartmanında kalıyordum. Benim evim oradaydı, eşyalarım oradaydı. Çatışmalar çıktı, kaçan kaçtı ama ben evimi bırakıp kaçamadım. Ben evimden kaçamadım ama benim evimi karargah ettiler. Benim evimde uzun namlulu silahlarla çatışıyordular. Devlet bunlara sıkıyordu, bunlar da sıkıyordu ve ben de o çapraz ateşin içindeydim. Ben çocuklarımı aldım ve dairenin en arka odasına girdim, bize bir şey olmasın diye. Benim kaldığım dairenin bir kısmı çatışmadan ateş aldı. Komşularımın ise evi yandı. Tabii ben kaçamıyordum, içeride mahsur kalmıştım. Ben iki kızımla birlikte evde mahsur kalmıştım. Bir yolunu bulup kaçmak istiyorduk ama kaçamıyorduk. Dışarı çıkıyorsunuz ateş ediliyor, içerde durulmuyor. Ben aç susuz kaldım, çocuklarımla hayat mücadelesi verdim. Ben oradan en son çıkanlardan oldum ve gözaltına alındım. Gözaltına bana neden bugüne kadar orada kaldığımı sordular, gidecek bir yerim olmadığını söyledim” diye konuştu.
‘Öyle bir yerde yaşıyorum ki, buraya ev denilmez, burada yaşanmaz’
Çatışmalar sonrasında sığındığı evde yaşadıkları zorluklara değinen Acır, “Ben oradan çıktıktan sonra Mardinkapı’da bir eve sığındım. Bir sene burada çocuklarımla birlikte karton kutuların üstünde uyudum. Bir seneden beridir elektriğimi, suyumu kesmişler. Benim gibi binlerce insan bu haldedir, elektriği, suyu kesiktir. Ben bu yaşımda çıkıp dışarıda odun topluyorum. Dışarıdan topladığım tahta parçaları ile mangalda ateş yakıyorum ve ısınmaya çalışıyorum. Eğer tahta parçası bulabilirsem sıcak yemeğim oluyor, çayımı yapabiliyorum. Eğer odun bulmazsam sıcak yemeğe, sıcak bir çaya hasretiz. Ben ve çocuklarım zor durumdayız. Ben bir Kürt olarak Sur’dan sesleniyorum, Allah rızası için dünya bizim sesimizi duysun. Dünya bu zulme bir dur desin. Bizim çektiğimiz nedir, suçumuz nedir, biz ne yapmışız. Ben bir anneyim ve evlatlarımla çatışmanın ortasında mahsur kaldım. Oradan çıktıktan sonra ise buraya sığındım ama burada da çok zor şartlarda yaşıyorum. Banyo bile yapamıyoruz. Elbiselerimizi yıkayamıyoruz. Çocuklarımı sağlıklı bir şekilde besleyemiyorum. Sığındığım evin ne kapısı ne de penceresi var. Öyle bir yerde yaşıyorum ki, buraya ev denilmez, burada yaşanmaz” diye konuştu.
Ali Abbas Yılmaz / Özel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.