Sokak hayvalarının sorunları büyüyor, çözüm üretilmiyor
Mahsum Kara
TİGRİS HABER - Sokak hayvanlarının barınma ve korunma sorunlarına dair gazetemize değerlendirmelerde bulunan Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi avukatları, sokak hayvanlarının şiddetin ve istismarın her türlüsüne maruz kaldıklarına dikkat çekerek, korumaya yönelik ciddi bir cezai işlemin uygulanmadığını söylediler.
Son yıllarda sokak hayvanlarına yönelik şiddet ve istismara yönelik eylemler giderek artış gösterdi. Ülke genelinde çözüm bekleyen sayısız sorunların arasında, sokak hayvanlarının korunma ve barınması da yer alıyor. Korunma ve barınma konusundaki sorunlar çözüme kavuşturulamazken, özellikle köpekler tarafından saldırıya uğrayan veya uğradığını iddia eden insanların sayısı da her geçen gün artıyor, bu konuda da tartışmalarda yoğunluk kazanıyor.
Son günlerde sokak hayvanlarının insanlara saldırdığı yönündeki tartışmalar sosyal medya mecraların da etkili olurken, ona karşılık hayvan severlerin sokak hayvanlarına yönelik gerçekleşen kötü muamelelere karşı gösterdiği haklı tepkiler, yine dijital sosyal mecralarda dalga dalga bir öfke seline dönüşebiliyor.
Sokak hayvanlarının yaşadığı sorunlara dair Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Av. Leyla Naz Eren ve Başkan Yardımcısı Av. Ayten Özkan ile konuştuk.
‘Linç kampanyaları hayvanlara yönelik suçları arttırdı’
Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Av. Leyla Naz Eren, uzun zamandır birkaç olay üzerinden sokakta yaşayan köpekler, olası bir tehlike olarak gösterilip gerçek dışı beyanlarla bir korku atmosferin yaratılmaya çalışıldığını belirti.
Yaşanan olaylar ilgili bilgi kirliliğinin söz konusu olduğunu söyleyen Eren, “Olayların çoğu topluma yanlış aksettirildi. Görevlerini yerine getirmeyen sorumlu kişi ve kurumlar işin içinden sıyrılmak için çareyi, faturayı köpeklere kesmekte buldular. Mevcut iktidarın söylemleri, bazı basın kuruluşlarının haberleri, sosyal medya paylaşımları köpeklere yönelik düşmanlığı artırdı. Dört bir koldan yürütülen bu linç kampanyası hayvanlara yönelik işlenen suçların artmasına da sebep oldu. Bu suçları işleyen failler hakkında etkin, şeffaf ve kapsamlı bir yargılama yapılmıyor, takdiri indirimden yararlandırılıp yatarı olmayan cezalar alıyorlar. Buradaki asıl sorun, görevini yerine getirmeyen kamu görevlilerini denetleyecek ve onlara yaptırım uygulayacak mekanizmayı oluşturmayan kanun koyucular ve yaşatmaya değil öldürmeye dönük devlet politikasıdır” dedi.
Sokak hayvanlarının yaşam alanı yok edildi
“Sokak hayvanı problemi yok, asıl sokakta yaşayan hayvanların problemleri var” diyen Eren şunları dile getirdi: “Bu hayvanların doğal yaşam alanları insanlar tarafından yok edildi, sokakta yaşamaya mecbur kaldılar; insanların kendi çıkarları doğrultusunda evcilleştirildiler ve insan desteğiyle yaşamaya mahkûm kılındılar. Şimdi bakılan bu tabloda ise insanlar, onları yalnız bıraktı. Aç ve susuz kalan, sığınacak yeri olmayan, aşısı, tedavisi, kısırlaştırılması yapılmayan hayvanlar sokaklarda şiddetin ve istismarın her türlüsüne maruz kalıyorlar. Zaten bu şartlar altında yaşayan bir canlının sağlıklı olması beklenemez. Yani tüm bunları sebebi insanlarken, sebebinin köpeklere mal edilip onların hedef tahtasına oturtulması tavrına karşı bir tutum sergilenmesi gerekiyor.”
Diyarbakır’da sadece bir tane tek bakımevi var
Sokak hayvanları için Diyarbakır’da Büyükşehir Belediyesine bağlı sadece bir tane bakımevinin olduğunu belirten Eren, “Dolayısıyla bütün yük buranın omzunda. On yedi ilçesi bulunan bir ilde tek bir geçici bakımevi olması birçok problemi de beraberinde getiriyor. Bir kurumun şehirdeki her hayvana yetişebilmesinin mümkünü yok. Her ilçede bir bakımevi olması şarttır.
Daha önce yasanın öngördüğü düzenlemelere istinaden birçok ilçe belediyesine bakımevi kurma zorunluluğu konusunda başvuru yapmamıza rağmen sonuç alamadık. İlçe belediyelerinin bakımevi kurup oradaki hayvan nüfusunu kontrol altına almak için yoğun bir kısırlaştırma çalışması yapması, hastalıkların önüne geçmesi için aşılama yapması gerekmektedir. Aksi takdirde hayvanların yaşadığı sorunların önüne geçilemez” dedi.
Barınakların iyi bir yer olduğu algısı bir nebze de olsa azaldı
‘Barınak’ diye anılan yerlerin belediyelere bağlı ‘Geçici Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’ olarak tanımlandığını söyleyen Eren, “ Sokakta hayvan istemiyoruz deyip, başka canlıların hayatı hakkında tahakküm kurup hayvanların yaşam alanlarından koparılmasını isteyen, bakımevlerinde yaşanan, zulme kayıtsız kalan bir kesim ve bakımevlerinin hayvanlar için sokaklardan daha uygun ve güvenli olduğu düşünen bakımevi gerçeklerinden bihaber bir kesim var. Son zamanlarda basına da yansıyan birçok il ve ilçeden gelen bakımevi görüntüleri neyse ki ikinci kesimde ‘barınakların hayvanlar için iyi yerler olduğu’ algısının yıkılmasına bir nebze de olsun yardımcı oldu. Kışın buz gibi soğuğa, yazın yakıcı ve kavurucu sıcağa, baharda yağmur ve çamura maruz kaldığı, aç ve susuz bırakıldığı, açlıktan birbirlerini yedikleri, dışkıları içinde hijyenden mahrum yaşamaya mahkûm edildikleri, bir arada kalmaktan kaynaklı çeşitli bulaşıcı hastalıklarla boğuştukları, bakımevi personelleri tarafından şiddet ve istismara uğradıkları ve çiftleştirilip satıldıkları istif yerleridir” dedi.
Sorumluluktan kaçınanlar sokağa terk etti
Sokak hayvanlarını sahiplenme konusunda yapılan yanlışlara ilişkin değerlendirme yapan Diyarbakır Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Ayten Özkan ise, “Sokağa terk edilen hayvanların birçoğu, bunun getireceği sorumluluk üzerinde çok düşünülmeden, özel günlerde hediye edilmek üzere bir hevesle alınmış ya da sahiplenilmiş hayvanlardır. Heves geçince ya da sorumluluk ağır gelmeye başlayınca ne yazık ki sokağa terk edilmeler başlıyor. Bunlar sıkça karşılaştığımız terk etme sebepleri. Fakat son zamanlarda bunlara ekonomik sebepler de eklendi. Şöyle ki; Özellikle mama fiyatlarındaki fahiş artışlar, klinik ücretlerinde meydana gelen artışlar gibi kişinin ekonomisini etkileyen birçok etken söz konusu. Bunun yanında çip takma zorunluluğunun getirilmesi ve bunun belki bir süre ile sınırlı tutulması ardından cezai yaptırımla karşılaşmak istemeyen, sorumluluktan kaçan birçok kişi yıllardır baktığı hayvanı hiç düşünmeden sokağa terk etti” dedi.
Satın almak yerine sokaktan sahiplenin
Hayvanları sahiplenmiş olan kimseler tarafından terk edilmesinin önüne geçecek ciddi bir ceza işleminin bulunmadığını İfade eden Özkan, “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun ‘Hayvanların Sahiplenilmesi ve Bakımı’ başlıklı 5’inci Maddesinin 7’nci Fıkrasına ve ilgili kanunun uygulama yönetmeliğinin 12’ Maddesinin (d) bendine göre ev ve süs hayvanı ile kontrollü hayvanlardan doğal yaşam ortamına tekrar uyum sağlayamayacak olanlar terk edilemez ancak tekrar sahiplendirme yapılabilir veya geçici hayvan bakımevine teslim edilebilir. Bu yasaya uyulmadığı taktirde kişiye hayvan başına cüzi miktarda para cezası kesilir. Bu haliyle hayvanlar yönünden zayıf bir koruma söz konusu. Ciddi yaptırımları olan bir yasa ve bu yasada yetkilendirilmiş bulunan ilgili kurumların yükümlülüklerine uygun hareket etmeleri halinde sokağa terk etmelerinin önüne geçmek mümkün olacaktır. Bizim buradan hayvan sahiplenmek isteyen vatandaşlarımıza çağrımız şu: Hayvan sahiplenmenin bir sorumluluk getireceğinin farkında olmaları gerekiyor, zira hayvanların da tıpkı insanlar gibi duyguları var, çevreleriyle ve insanlarla bağ kurabiliyorlar, terk edildiklerinde aynı acıyı hissedebiliyorlar. Satın almak yerine sokaktan hayvan sahiplenin” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.