"SİYASİ STATÜ VE İDARİ YÖNETİM"

"SİYASİ STATÜ VE İDARİ YÖNETİM"
Sokağa çıkma yasaklarının, operasyonların ve çatışmalı ortamın sıcak gündemi arasında olağanüstü toplanan DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulunda konuşan, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Ne yaşacağınıza bir kişinin karar vermesine herkes i

Haber: Ali Abbas YILMAZ

Demirtaş, Dollmabahçe mutabakatına ilişkin olarak, "Masaya özyönetimin ö'sünü bile getirmedirler. Zurnanın zırt dediği yerde dile getirdik. Dolmabahçe'de bunu dile getirdik işte orada kıyamet koptu" dedi.

Sokağa çıkma yasaklarının, operasyonların ve çatışmalı ortamın sıcak gündemi arasında olağanüstü toplanan DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulu dün, Diyarbakır Kayapınar spor salonunda  toplandı.

Kürt Siyasal Hareketinin olağanüstü olarak topladığı ve iki gün sürecek olan Genişletilmiş Genel Kurulunun temel gündemi, "Kürt halkının siyasi statüsü ve Kürtlerin yaşadığı bölgelerde ve Tüm Türkiye'de idari yönetimler " olarak belirlendi. DTK, HDK, DBP ve HDP'nin Eş başkanları;  Hatip Dicle, Selma Irmak, Kamuran Yüksek ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere, Diyarbakır Büyük Şehir Belediyesi Eş Başkanları, Gültan Kışanak, Fırat Anlı, HDP milletvekilleri, Sebahat Tuncel, Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Emep Genel Başkanı Selma Gürkan'ın katıldığı genel kurula 1000' e yakın delege katıldı. Basının yoğun ilgi gösterdiği, DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulunda, 'Hendek, barikat ' çatışmalarıyla geri planda kalan  'Özyönetim'  talebi tüm yönleriyle masaya yatırılacak ve yapılan tartışma ve istişarelerle karar altına alınacak.

"SON KEZ ELİMİZİ UZATIYORUZ"

 Mülkiye Birtane ve Seyda Fırat'ın başkanlık ettiği,DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulu divanı ilk söz hakkını HDK Eş Başkanı Selma Irmak'a verdi. Konuşmasını Kürtçe olarak yapan Irmak, "Önümüzde başka yollar da var" dedi ve ekledi: "Çocuk, anne, baba üst üste katlediliyor. 6 aylık bebek Miray Cizre'de katledildi. Dedesi, ninesi tarandı. Bunlara karşı koymak, isyan etmek haktır. Son kez elimizi uzatıyoruz. Bu yüzyıl bizim yüzyılımızdır. Kendi kararımızı kendimiz vermek istiyoruz. Tek Kürt kalırsa bile özyönetimden vazgeçmeyeceğiz." dedi.

Irmak, " 21. yüzyıl egemen güçler karşısında yüzyıllık savaşlar yaşandı. Planlar yapıldı, sınırlar çizildi. Yaşamlar sınırlandırıldı. Halklar bu topraklarda büyük acılar yaşandı. Halklara bir elbise dikildi. Bu elbise bir gün yırtılacaktı. Bugün de bu elbise bize olmuyor ve yırtıp atıyoruz. Êzidî kadınlar, DAİŞ ellerinde tutuldu, kaçırıldı. Özgür kadın üzerinden kadın yok edildi. Kadınlar siyah elbiseler üzerinden çıkıp beyaz, yeşil, sarı, kırmızı elbiseler giydi. Bugün de tartışacağız. Bu elbiseleri atarken nasıl bir elbise, nasıl özgür bir kadın. Kendi kararımızı kendimiz vermek istiyoruz. Egemenlerin eliyle değil, kendi ellerimizle yeni bir yaşamı var etmek için önemli kararlar alacağız" şeklinde konuştu.

Irmak, "Gelin siyasi yollarla, müzakere yollarıyla Kürt halkının isteklerini tartışalım. Kürt artık statüsüz yaşamak istemiyor. Dilinin dışında eğitim görmek istemiyor. Varlığını ortaya koymak istiyor. Müzakere'ye hazırız. Çocuk, anne, baba üst üste katlediliyor. 6 aylık bebek Miray Cizre'de katledildi. Dedesi, ninesi tarandı. 57 yaşında bir kadına 'Seni öldüreceğim ve senin toprağa verilmene de izin vermeyeceğim' diyor. Bunlara karşı koymak, isyan etmek haktır. Yine de müzakere yolunu bırakmıyoruz. Bir kez daha isteklerimizi iletiyoruz. Son kez elimizi uzatıyoruz"  dedi.

"ÖZYÖNETİM ANA SÜTÜ KADAR HAKKIMIZDIR"

DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulunda konuşan,  DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, 'Özyönetimin' , 'yerel demokrasinin', 'Demokratik özerkliğin' eş kavramlar olduğunu ve devlet olgusunun daha ortaya çıkmadığı bir zamanda toplumların  doğal yönetim şekli olduğunu ve bunu toplumların en doğal hakları olduğunu söyledi. Toplumun kendi kendini yönetmesi yerine, devletin tolumu yönetmesine geçildiğini belirten Dicle, "Özyönetim talebimiz ana sütü kadar hakkımızdır " dedi. Üniter devlet yapısının özyönetimleri dıştalamadığının altını çizen Dicle, "İspanya üniter devlet ama özerk bölgeler de var, bu durum İspanya'nın üniter yapısını bozmuyor" şeklinde konuştu.Dünya devletlerinin % 85'inde özyönetimler olduğunu söyleyen Dicle, " Eğer bugün düzeltemezsek yarın çok geç olabilir. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz ama  bugünkü gidişatın iyiye gitmediğini tüm hücrelerimde hissediyoruz" dedi. Öcalan'ın bir sözünü hatırlatan Dicle, "Dünyayı yenecek gücümüz olsa, yine kimseye saldırmayacağız ama dünya birleşip üzerimize gelse de kendi insani davamızı savunmaya ve kendi onurumuzla yaşamaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"DEVLETİ BİR KEZ DAHA MÜZAKEREYE DAVET EDYORUZ"

Dicle, Özyönetim örneklerinin yaşandığını belirterek, " Bu yüzyılda 3. Dünya Savaşı'nın yaşandığı Ortadoğu'da Kürtler herkesin hakkına saygılıdır. Konbanê, Efrîn, Cizîrê kantonunda yaşıyor bunu. Bin yıllık tarihimizden ders çıkaracaksak, devlet bir kez daha müzakereye davet ediyoruz. Tüm çabalarımız bu müzakerenin devam etmesidir. AB üyesi olacağım diye yürüyor. Avrupa'ya baktığımızda faşizmin hakim olduğu coğrafya halkların kendi kendini yönetmesiyle büyük bir adım attıkların görüyoruz. Yoksa İsveç'te 100 yıl önce kan akmayan dağ yoktur. Bugün İsveç'in halkların özgür yaşadığını görüyoruz. Avrupa ülkeleri kendi içinde bölgelere ayrılıp, kendi kendini yönetme iradesini ortaya koymuştur. Devlet kendi kendini yönetme iradesini şiddetle bastırmayacak, halklar da devleti tanıyacak "dedi.

"SES VERİN DEMİYORUZ, UMUT VERİN!"

Sebahat Tuncel,  Konuşmasında, " Biz burada Kürtlere değil, Türklere teklif sunacağız. Devletin üniter yapısı içinde yaşayabiliriz ama inkarı ve imhayı kabul etmiyoruz" dedi.  Ülkeyi yönetenlerin, ülkeyi krizden, kaostan çıkarmak için Kürtlerle yeni bir hukuk oluşturması, yeni bir sözleşme yapması gerektiğini belirterek, " Yeni bir anayasa ihtiyaçtır.Yeni bir anayasa, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların özgürlüğünü içermeden özgür olamaz" dedi.

Barış görüşmeleri sürerken, 'Kamu Güvenliği Müsteşarlığının çökertme planları' yaptığını ileri süren Tuncel, "Düşünün ki bir devlet, bir yandan barış görüşmelerini yaptığı bir halka karşı katliam planları hazırlıyor. On binlerce insanı öldürmekten, yüz binlerce insanı yerinden yurdundan etmekten bahsediyor. Şimdi bu planlara, barış, kardeşlik, özgürlük için karşı durmak bu planları boşa çıkartmak için birlikte yan yana durmak günü değil midir.Kürt halkına karşı bu planları hazırlayanlar, Somada madencileri yerin dibine gömenler, işçilere karşı neo liberal saldırıları yapanlardır."dedi. Türkiye'nin batısındaki halka seslenen Tuncel, "  Kürt halkının mücadelesine ses verin demiyoruz, gelin umut verin bu mücadeleye, gelin yeni yaşamı birlikte kuralım diyoruz.Krizden, kaostan kurtulmak istiyorsak Türkiye halklarıyla yeniden bir ortaklık kuralım" şeklinde konuştu. Zor bir dönemden geçildiğini ama bu dönemden çıkışın mümkün olduğunu söyleyen Tuncel, " İmha ve inkar politikaları bugüne kadar boşa çıktı bugün de boşa çıkacaktır. Otuz kırk yıl denenen savaş politikaları sorunu daha da derinleştirmekten başka sonuç vermez" dedi.

"3. YOL KÜRTLER"

 Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşen heyetin içinde yer alan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Rusya ziyaretlerinin Türkiye-Rusya kriziyle alakalı olmadığını, kriz öncesinde planlanan bir gezi olduğunu söyledi. Ortadoğu yeniden şekillenirken Kürt halkının bir taraftan geleceği için öz gücüyle mücadele ettiğini, bir taraftan da siyasi diplomasi yürüttüklerini söyleyen Yüksek, "Ortadoğu'da Rusya, Avrupa ve ABD bölgede belirleyici bir güç, biz de bu güçlere baskı oluşturarak, Kürt halkının haklı mücadelesini bir sonuca vardırmak istiyoruz. Rusya'daki gezimizin temelinde Rojava'nın durumu ve Kürtlerin özyönetim talebi vardı. Halkımızın talepleri doğrultusunda diplomasi gücümüzü kullandık" dedi. Ortadoğu'da da kendilerini "üçüncü yol" olarak tanımladıklarını ifade eden Yüksek, "ABD ve Avrupa'nın kullandığı bir yol, bir de bölgesel devletlerin geliştirdiği bir hat var. Her iki çizginin dışında üçüncü yol olarak Kürtleri görüyoruz" dedi.

"KENDİ ÖZ GÜCÜMÜZLE GELECEĞİMİZİ KAZANACAĞIZ"

Yüksek, "AKP, içte ve dışarıda yürüttüğü politikayla Kürtleri engellemeye çalışıyor. İçeride başlatmış olduğu savaş da budur. Kürt inkarıdır, Kürt düşmanlığıdır. Kürtler bir statü sahibi olmasın diye çabalıyor. Aynı şekilde dış politikada da bunu hedefliyor. Bunun için de bütün gücünü kullanıyor. Halkımız kesinlikle statüsüz yaşamayacağını ortaya koyuyor. Bu mücadeleyi daha fazla sahiplenmeli ve yükseltmeliyiz. Artık başkasının Kürtlerin tarihini yazmaya, geleceğine karar vermesine, engel olmasına izin vermeyeceğiz. Kendi öz gücümüzle geleceğimizi kazanacağız. Bunu başarabilecek gücümüz ve imkanımız var. Bölgesel süreç de buna uygundur. AKP bu doğuşu engellemeye çalışıyor. Ama başaramayacak." şeklinde konuştu.

"ÖZYÖNETİM HENDEK BARİKAT MESELESİ DEĞİL, ONURLU BİR YAŞAMDIR"

DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulunda  konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'Özyönetim', hendek barikat değil meselesi değil, onurlu bir yaşamdır. Türkiye halklarıyla  birlikte tarihimizi belirlemek istiyoruz. Bu direniş zaferle sonuçlanacak, herkes halkın iradesine saygı duyacak. Halkın ittifakı, iradesi silahtan daha güçlüdür. Bu kağıttan kaplanların ucuz kahramanlıklarının sonu gelmiştir" dedi.

 

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Olağanüstü Genel Kurulu'ndaki konuşmasında. Özyönetim ve özerklik taleplerine dikkat çekerken, Seçim beyannamesinde de özyönetimin önemli bir parça oluşturduğunu  ve  "Barikat ve hendek sonucunda özyönetim talebi oluştu" tartışmalarının yanlış olduğunu vurguladı.  Demirtaş, "Barikat ve hendek özyönetim istendiği için değil Ankara'da katliam kararlarına karşı yapıldı. Yoksa özyönetim yeni bir talep değildir. Yüz yıllardır halkların istediği ve var olan bir taleptir" dedi.

 

DTK Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulunda  konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Ne yaşacağınıza bir kişinin karar vermesine herkes isyan eder, kimse kabul etmez. Köleler bunlara isyan etmiştir. Bir kişi bile bunu kabul etmezse Ortadoğu'nun en kadim halkı bunu nasıl kabul edecek? Bir tek genç bile bunu kabul etmez. Kürtçe Ortadoğu'da en çok kullanılan dillerden biri. Tek bir birey bile başkasının kendini yönetmesine izin vermezken böyle bir halk niye kabul etsin? " dedi.

 

"MASAYA ÖZYÖNETİMİN Ö'SÜNÜ BİLE GETİRMEDİLER"

Dolmabahçe mutabakatının bozulmasından hükümeti sorumlu tutan Demirtaş, "Masayı devirip yerine tank koyduğu için isyan ediyor insanlar" dedi.  Demirtaş, "Özyönetim insanın onuruyla ilgili bir konudur. Köle gibi mi, yoksa insan onuruyla mı yaşayacaksınız? Özyönetim küçümsenemez, katliama karşı hendekteki, barikattaki duruş ve kavrayıştır. Bunu aklından bile geçirenleri yok edeceğim diyenlere hendek barikat çok değil. Ne yapacaklardı peki? Siyasetle çözelim desinler amenna. Masaya özyönetimin ö'sünü bile getirmedirler. Zurnanın zırt dediği yerde dile getirdik. Dolmabahçe'de bunu dile getirdik işte orada kıyamet koptu. Dolmabahçe Sayın Öcalan, iğneyle kuyu kazar gibi sabırla o aşamaya getirdi. 16 yıldır küçük bir radyosu ve 3 kitabıyla bütün Ortadoğu dengelerini sizden iyi okuyan ve bunun alt yapısını, direnişini oluşturan bir lider karşısında hepiniz küçüldünüz. Bunların hepsini kendisi İmralı'da söyledi. Bunları gidin Ankara'da iyi anlatın diye heyetlerimize altını çize çize söylemiştir. Tarihi bir müzakere yapıyoruz bunu anlatın demiştir" şeklinde konuştu.

 

"EKSİKLİĞİMİZ HALKIMIZA KARŞIDIR"

Parti olarak diyalog ve demokratik müzakerelere dayalı bir çözüm için ellerinden gelen i yaptıklarını belirten Demirtaş, "Bugün hendekleri küçümseyenler 30'tdan fazla İmralı'da ziyaretimiz oldu. 2.5 yıl bizim yapmadığımız şey kalmadı. Ne oldu sonunda bizi barajın altında bırakmak için ellerinden ne geldiyse yaptılar. Bombalar, katliamlar, tutuklamalar yaptılar. Siyasetçilerimizi yok saydılar, hor gördüler. Buna rağmen o zor koşullarda AKP'yi iktidardan düşürmeyi başardık.  Ankara'da görüşmeye açık bir hükümet var da biz bunu değerlendirmiyoruz hendek kazdık sanıyorlar. Yok böyle bir şey. Biz yaşanan ölümlerden, kentlerin tarihinin yok olmasından en fazla biz sorumluyuz siyasetçiler olarak. Biz bunlardan memnun muyuz? Bizim eksikliğimiz, mahcubiyetimiz Ankara'ya karşı değil halkımıza, direnenlere karşıdır. Varsa eksikliğimiz onlara karşıdır" dedi.

"KURAN'I TARTIŞANLAR DARBECİ ANAYASAYI TARTIŞTIRMIYORLAR"

Demirtaş, "Türkiye'de yönetim modeli tartışmak günah mıdır ya? Kuran'ı Kerim'i tartıştırıyorlar ama darbeci bir generalin kitabını tartışamıyorsunuz. Modelle ilgili herkesin bir fikri olabilir, onlar da Başkanlık diyorlar, ama bize 'Asla özerkliği biz tartıştırmayız' diyorlar. Kürtlerle ilgili Kürtler dışında herkes söz söyleme hakkına sahip, bir tek biz konuşamıyoruz. Biz konuşmak istediğimizde hayır sizi pişman ederiz diyorlar. Herkes Kürt halkının statüsünü konuşabiliyor ama halkın kendisini konuşamıyor" şeklinde konuştu.

"SİYASİ STATÜ VE İDARİ YÖNETİM"

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Genel Kurul'da iki temel gündem maddeleri olduğunun altını çizerek," İki temel konu var. Kürtlerin statüsü ve Türkiye'nin idari yönetimiyle ilgilidir. Bu ikisi özerklikle ilgilidir. Nasıl bir yönetim inşa edebiliriz bunları hatırlatmak ve dünyaya hatırlatmak için bu toplantı çok önemli olacaktır. Kürtler artık kendi coğrafyasında siyasi irade olacaktır. Kürdistan Ortadoğu'nun orta yerinde bir güneş gibi ışıldıyorsa dostlarımız, et ve tırnağız diyenler bundan mutluluk duymamalı. Güç verilmeli, omuz omuza olunmalı. Gelecek yüzyılda Kürdistan statüsü olacak. Belki federal devletleri, belki bağımsız devletleri olacak" şeklinde konuştu.

 

 

"ONURUMUZU YİTİRMEYECEĞİZ"

Kürt halkının yürüttüğü mücadeleden geri dönülmeyeceğini söyleyen Demirtaş, " Bedeli ağır olacak diye onurumuzu mu yitireceğiz. Bazılarının mezar taşı, cenazesi yok. Neyse bedeli biz ödemek için göze alacağız. Bundan başka yol yok, olsa biz ona her zaman açığız. Çok ciddi girişimlerde bulunduk, diyalog için ama reddedildi, çünkü infaz kararı verilmişti. Ortadoğu dengeleri içinde Kürt gücünün doğmasını istemiyorlar" dedi.

"TEK ADAM MI, ÖZYÖNETİM Mİ?"

'Özyönetim' talebinin içeriğine dair konuşan Demirtaş, " Bölge yönetimleri nedir? Kent yönetimleri nedir? Sağlık, eğitim, hayvancılık nedir? Bunlar başlık başlık netleştireceğiz. Bütün Türkiye için önereceğiz. Bölgesel dar bir özerkliği mi tartışalım buna da varım. Demokratik bölgeler oluştuktan sonra seçimler olsun kim kazanacaksa o yönetsin. Cizre'de MHP kazanırsa saygı duyarız. Biz de kazandığımızda onlar saygı göstersin. Diktatörlük mü, tek adam mı özyönetim mi? Bunun kararını biz verdik. Batıda buna katılmalı ve bunun kararını vermeli" dedi.

"CİZRE'YE BAŞBAKAN GİTSİN"

Yönetimin halka ne kadar yaklaşırsa o kadar demokratik olacağının altını çizen Demiraş," Dün Ankara'dan Başbakan'a çağrı yaptım.Genel Kurmay başkanını neden Cizre'ye gönderiyorsun, sen git.   Siyasetçi sen değil misin? 7 Haziran'da , 1 Kasım'da sandıkta çıkan oylar size verilmedi mi? Genel Kurmay başkanı mı seçildi 1 Kasımda? Sen seçildin, sen niye Cizre'ye gitmiyorsun? Madem kudretlisiniz, güçlüsünüz... Sur'a gidin. Hani Sur halkını kurtarıyorsunuz ya. Gelin, kurtardığınız Sur halkı sizi nasıl karşılayacak bakalım" dedi.

"HER DUVAR KAPIDIR AÇMASINI BİLENE"

HDP milletvekili ve İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, konuşmasına Stendhal'ın bir sözüyle başladı. Önder,  "Mahkum kapıyı daima gardiyandan daha iyi kollar. Kapı birinin maaşıdır, ötekinin ise, bütün hayatıdır.  Her duvar kapıdır açmasını bilene. Bedeni tutsak edilmek istenen Kürdistan coğrafyasının kapıları yıkılmış ama her duvarı bir kapı eden değerli gençleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Gazeteler manşet atmış 'Sur'a müjde' diye. Bir yandan Sur'a müjde diyor, diğer yandan Çevre Bakanı hasar tespiti yapmış. Sonra zararlar karşılanacakmış. Hani insan? Varsa bina yoksa bina" şeklinde konuştu.

Cumhuriyeti, imkanlarla zorunlulukların kesiştiği yer olarak tanımlayan Önder, Mamak cezavinde yaşadıklarından bir anekdot  aktardı. Cezaevinde yemek duasının dayatıldığını, erkeklerin bir süre sonra bu duayı kabul ettiğini ama kadınların bu dayatmayı asla kabullenmediğini söyledi.

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.