Norşin Öncel - Özel Haber
TİGRİS HABER - Mahkemenin iptal kararına rağmen Zorê (Zori) Vadisi’ne "ÇED olumlu" raporu verilmesini değerlendiren HEDEP Diyarbakır Milletvekili Av. Serhat Eren, “HES projesinin faaliyete girmesi durumunda bölgede yaşayan insanların evleri ve yaşam alanları tamamen sular altında kalacak. Bununla beraber insanlar göçe zorlanacak” dedi.
Diyarbakır’ın Kulp ilçesi ile Batman’ın Sason ilçeleri arasında yapılmak istenen fakat mahkeme tarafından iptal edilen baraj için mahkeme kararlarına rağmen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yeniden onay verdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın, 2014 yılında Diyarbakır’ın Kulp ile Batman’ın Sason ilçeleri arasında Zorê Çayı üzerinde yapılması için çalışmalara başladığı HES hakkında, köylülerin dava açması ile 2022 yılında iptal kararı verilmişti.
Mevcut iptal kararının ardından aynı şirket, “Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğünün 2009/7 No.lu genelgesi kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü yazısı gereğince Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu hazırlanmıştır” diyerek, tekrar başvuruda bulundu.
Maya Şirketi “Metin HES (Kayser Barajı), malzeme ocakları, kırma-eleme tesisi ve beton santrali projesi” adı altında bin 256 sayfalık yeni şirket başvurusu yaptı. Şirketin başvurusu sonrası “ÇED olumlu” kararı verildi. 6 Eylül’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Diyarbakır İl Müdürlüğü “ÇED Olumlu” kararını askıya çıkardı.
Geniş ve ayrıntılı bir çalışma yapılmadı
Köylüler adına Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi'nde dava açan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, 2014’te verilen olumlu ÇED raporlarını Diyarbakır ve Batman’da açtıkları davalar ile geçen yıl iptal ettiklerini belirterek, “Davayı açarken orada yaşayan insanların temel geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu, bu barajın yapılması durumunda oradaki insanların göç etmek zorunda kalacaklarını, coğrafyasının muazzam bir coğrafya olduğunu, özelikle oradaki akarsuyun içerinde çok sayıda çeşitli zenginliklerin olduğunu, ayrıca köyün çok az bir kısmının su altında kalmayacağını, o kalmayacak kısmın da heyelan tehlikesinin çok yüksek olduğunu dolayısıyla o coğrafyasının hem doğasına hem de tarım ve hayvancılık geçimini sağlayan köylülerin zarar göreceğini belirtmiştik. Mahkemede bu talebimizi kabul etti. Oradaki insanların ne düşündüğünün sorulması gerekiyor. Çok geniş ve ayrıntılı bir çalışmanın yapılması gerekiyor. Ama bunların hiç bir yapılmadan orada HES barajının yapılması kararı alınmıştır. Bu nedenle dava açmıştık. Mahkeme, talebimizi yerinde gördü ama buna rağmen bakanlık tekrar oranın yeniden HES barajının yapılması için ÇED raporu almış” diye konuştu.
Mahkeme kararı tanınmıyor
Yapılmak istenen HES projesine ilişkin mahkemenin verdiği kararın tanınmadığını söyleyen Eren, “Bu konuda mahkeme kararını tanımamazlık söz konusu. Bakanlık bu konuda ‘Ben yaparım, mahkeme reddetse bile yeniden yapmak isterim’ anlayışı var. Yeniden hazırlanan ÇED raporu ile ilgili Batman ve Diyarbakır İdare Mahkemesine davalar açıldı. Şu an iki ayrı dava açılmış durumda” şeklinde konuştu.
Zengin bir doğa yok olma tehlikesi altında
Zorê Vadisi’nde yapılmak istenen HES projesinin insan ve çevre yaşamını etkileyeceğini belirten Eren şöyle konuştu:
“HES projesinin faaliyete girmesi durumunda oradaki arazilerin büyük çoğunluğu sular altında kalacak. Orada yaşayan insanların evleri, yaşam alanları tamamen sular altında kalacak. Yüzlerce ve binlerce meyve ağacının olduğu bir alan yok edilecek. Bölge verimli tarım arazilerinin ve meraların bulunduğu bir yer ve köylünün temel geçim kaynağı ise hayvancılık. Su altında bırakılmak istenen mezralarda onlarca çiftlik var. Bu HES’in inşa edilmesi halinde Muş-Diyarbakır yolu sular altında kalacak. Aynı zamanda Sason'dan tutun Silvan'dan Kulp'a kadar bu bölgedeki bütün insanların hafta sonları dinlenmek için geçirdikleri piknik alanı olarak da doğa harikası bir yer. Dolayısıyla sadece orada yaşayan insanlar için değil, aynı zamanda çevrede köylerde ve çevre ilçelerden insanların temel yaşam alanlarından biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.”
İkinci iptal davası
Eren, mevcut “ÇED olumlu” kararına karşı Diyarbakır Barosu Kent ve Çevre Komisyonu tarafından ikinci iptal davası açtıklarını belirterek, sürecin takipçisi olacaklarını kaydetti.