YÜZ HATLARIMDA DURAN İZLER
RUHUMUN RESMİDİR, OĞUL
Annemin sözleri,nasihatleri beni aydınlığa götüren kanatlar gibiydi, öngörüleri uzun ümürlüydü, olabilecekleri, yaşanabilecekleri önceden fark eder , Sezer ve usulca çağırır uyarırdı beni ,ruhumdaki bulutların rengini bile değiştirmişti, direngen dimdik bir ruhla ,zihnimi ve yüreğimi yeniden inşa etmiş ti ,öyleki; mutluluğumuzu, acılarımızın üzerine İnşa etmiştik gülüşlerimizi açının ipriginden damıda damıda içmiştik .. Kaç hayat onun gibi, yaşamı öğretmişti bana....kaç hayat derinden beni etkileyebilmişti...gücebelikden yerleşik hayata geçerken ,onun izdüşümleriyle ördüm hayatımı,onun dokunuşlarıyla yogruldum, biştim,sınandım ve örselendim... ,hayat öğretmenim,
Stratejik aklım, benim tek kişilik ordum, ruhumun efendisi ,Deboranın ezgisindeki , yaşam çığlığım azmim ,karalıgım..., Söyle şimdi Zaza yüreğim sensizliğe nasıl yelken açacak,kalbim yokluğuna nasıl dayanacak...acılarım yeni çiçek açmışken, bilmiyorum bu kaçıncı kezdir kalbimin Orta yerine yeniden mezarlar kazdığı mı?... Ey zamanların Anası, mutluluğu senin açılarından doğurdum,uyutdum, söyle şimdi, Zaza; mutsuzluğumu ,hangi mutlulukla örseleyecegim, Hangi dağın uğultusu acılarımı dindirecek,bir alev gibi gözyaşlarım ,Hangi vadinin derinliklerinde yankılanacak
ahhh Zaza,
artık yüreğimde, mezarlara yer kalmadı, acılarım bir dünya olup üzerme üzerime geliyor şimdi,ben hep gözyaşı okudum, karanlık gecede mezarlar kazdım, ölümün soğuk harflerini çizdim düşlerime, durmadan gözlerim cenazeler taşıdı ve bu amansız kavgada payımıza ölüm gözyaşı ve acı düştü...Nedendir bilmiyorum cehnemin açıları hep üzerimize yağdı.
Ah zaza ah
40 yıllık savaşın acısı, tanığı ,sahibi ve yaşayanıydı...
Onun payına acı ve yıkım düştü, hem de en derininden,
Zaza hayriye
son nefesini topladı yorgun bitkin düşmüş gözlerini yavaşça açtı, üstünde toplanan oğullarına kızlarına baktı "dinleyin" dedi "yavaşça yanaşın size söyleyeceklerim var"kurumuş dudaklarından dökülüverdi cümleler....
Oğluna, kızlarına ve yaşanmışlıga dair
Şöyle dedi
"Mağrur duruşma bakma öyle ,ak saçlarımın tellerinde gezenine bak, oğul
her telinde kahır, her telinde Özlem ve her telinde Sen gezdirirsin oğul, Bahar yağmurlarına mendil açtım, yollarına muska yaptım,kanat Çırpan kuşlara kızlarımı sordum ,kelamı kadime, yıldızların rengine el bastım, düşlerin semalarında kokunu suluyorum kaç yıl geçti oğul
şu ömrümden geçen zamanı hatırlaya biliyormusun ,hasretin düğümlenir boğazımda her adını sayıkladığım da kor alevler Sarar bedenimi oğul,
Bir de Hasret eklenince yıllara sisler çöktü gözlerime, artık eskisi gibi göremiyorum suyu çekilmiş Toprak misali kurumuş bedenim ,toprağa yakın durar
Oğul
sonuna gelmişim ömrümün günbegün ölümle boğuşuyorum, bir gün daha yaşamak için ,dizimde büyütüyorum düşlerinizi
Ama biliyorum oğul
Vakit çoktan dayamış kapıma ,evde çekilmişim derim bir inzivaya ,duvarlara alsılı resimlerinize ,şarkılarımı mırıldanırım ,seslenirim yanımda boş duran duvarlara, mazimiz avutur acılarımı oğul, şu sokaklar ,şu caddeler ve her gün dolaşdığımız yerler, çok yabancı bana artık ,tanıdık çehre değil yabancı simalar gezinir ogul
Coğu göçüp gittiler , bazısı sürgün ,bazısı da faili meşule ogul, gözlerimdeki sis perdesi ile, ararım ben misali dostları
Bulamam kimseyi dertleşmek için oğul bir tek anaları var
Ak saçlı dağ anaları ,mapus, mezar anaları, barış ve zılgıt anaları.....
Sana neyi anlatayım oğlum
neyi anlatayım
Zaza Hayriye ağıtlar yakar göge bakan çiçekler gibi, çevirir yüreğini güneşe... İsimleriniz zikir gecemde sıralanır, zikre adanır şaht ruhlar oğul..
Dedim ya oğul
Şu an acılarım gibiyim ,sevinçlerim de arıyor yürek kapılarımı ve nadasa bırakılan umutlar biriktiririm
yağmur misali ,ıslak yanaklarımda sularım,
Sen gençliğini
bense oğul acısını
yürek acısını,
Sen yaşamı ,
Bense ömrümü sunuyorum sana,
sen yarınlarını...
Bir değil, bin Ömür eskitmişim dağlarına, bin yıl yaşamış gibi yorgunum...
ben dağ gecelerinin anasıyım ,Ömür ve acı tanımam ,boyun eğmem feleğin çemberine ak saçlarım,bitkin bedenimle meydan okurum ,
Anlımda evlatlarımın dudak izleri var, dipsiz vadilerde, karanlık ormanlarda,Hudut boylarında ,ben kuşatılmış kentlerin ,kurşunlanmış mevsimlerin ,yakılmış köylerin, yasaklanmış dillerin sahibiyim oğul
Ömrünüze Ömür adadım ,Nazlı gelinler istemedin, davul sesinden düğünlere bel bağlamadım,
bir daha acı düşmesin
Bir daha kanamasın yarınlarımız diye
Ak saçlarıma beyaz tülbentler bağladım.
Dedim ya oğul
Şu taş bastıgım yüreğimi ,kaç parça etsem ki ,her bir yanı başka bir çığlık atar başka bir yürek parçalar
Dayanır mı
Dayanır mı oğul, ama ben
Ama ben.....
Yaşlı bir çınar gibi ,gölgem gör ,köklerim derin ,acılar örselemişim
Felek ağını örmüş oğul,
Ahır zaman Devran olmuş,
Beni merak etme oğul
Başka ne diyeyim ki, ömrümün son nefesini tüketiyorum, bana öyle bakma yüz hatlarımda doksan yıllık tarihim yazılıdır.
Ben asırların suratına konuşan, zalimlerin seferlerine dur diyen ,
zamana ecel terleri döktüren...
ölüm bağını çözmüşüm, yüz hatlarımda duran izler ,tarihe kafa tutan ruhumun resmidir oğul
Gülmeye yaz tutmaya vakit bulamadım gülmek istedim gülemedim, Karalar bağlamaya, ağıtlar yakmaya, kalmadı vaktım ,üzüntülerimi, acılarımi doya doya bile yaşayamadım,
Şu suskun meydanda soyun sa yüreğim, yılanmış acılarımı bir bir anlatsa dualarıma karışan gözyaşlarımı,
feleğin ahır işitilir dicle'de, Dağ taş titrer ürperir yürek... Acılar hiçbir zaman peşimi bırakmadı...
Bırakmadı oğul, bırakmadı
Şu taş bastığım yüreğimi ,bir türlü durduramıyorum, yüreğim ,bedenim yorgun düşmüş, toprağa yakın duruyorum.
Dedim ya oğul
Son virajdayım ömrümün ,kutsal yanlızlıgına börünüyor yüreğim, hepinizin gözlerinden öperim
Ömrümü güneşe ,dağlara, ogullarıma ve kızlarıma adıyorum
Hepinizin gözlerinden ,yüreğinden öpüyorum" dedi ve usulca gözlerini kapadı.....
yaşlı çınarımız ,umudumuz
Hayat ve yaşam öğretmenim ,politik duruşum,beni geleceğe taşıyan öngürüm, yaşam ve mücadele azmim,kararlıgım hayatta ki en büyük hazinem... sevgili zazam hayriyem,Anam,bilgem ,umut ve yaşam limanımdan gücüp gittin... şimdi yersiz, yurtsuz gibiyim, ruhumun uçurumundayım, kalbim açıyor, yüreğim sızlıyor ,bir daha ölümün soğuk dalgaları çarptı yüreğime...
Ramazan Özpamuk