Daha kış gelmeden bu sene zor geçeceği yazılıp çiziliyordu. Özellikle elektrik ve doğal gaza ne zaman zam gelecek diye bekleniyordu. Nitekim böyle düşünenler çok zaman geçmeden yanılmadıklarını gördüler. Daha kış yüzünü göstermeden sanayide kullanılan doğal gaza ve elektrik üretim santrallerinde kullanılan elektriğe %50’lere varan zamlar yapıldı.
Basında yer aldığına göre Avrupa’da son iki yılda elektrik ve doğal gaza en fazla zam yapan ülkeyiz. Aynı zamanda satın alma gücünün de en düşük olduğu ülkeyiz. İlk başlarda olmamız gereken sıralamalarda sonlarda, sonlarda olmamız gereken sıralamalarda ise listelerin başlarında seyrediyoruz.
Kasım ayının başında elektrik ve doğal gaza yapılan bu zamlar konutları şimdilik kapsamıyor gibi görülse de; enerji fiyatlarındaki bu zammın, üretim maliyetlerine yansıtılacağından, enflasyonun yukarılara doğru tırmanacağından, yakın zamanda bunun etkilerini faturalarda, tüketim mallarında zincirleme olarak göreceğiz. Çarşı pazardan marketlere kadar etiketlerin değişeceğini neredeyse herkes biliyor. Zam furyası kafamıza kışın karından önce yağmaya başlayacak. Bunu bilmek için ekonomist olmaya da gerek yok. Çünkü yaşam tecrübemiz bu zamların bize nasıl yansıyacağını devamlı göstermiştir.
Zam haberi açlık ve yoksulluk sınırında yaşayanlar için adeta felaket haberleri gibidir. Ekonomik durumu iyi olanlar için bu zam haberinin bir değeri olmayabilir. Ama faturalarını ödeyemeyen, borç harç içinde ayın sonunu getirmeye çalışanlar için zam deprem etkisi yaratmaktadır. Kışın soğuğunda nasıl ısınacaklarını, yaşamsal ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklarını düşünürken; yeni zam haberleri onları iliklerine kadar üşütmektedir. Haberi bile onları üşütürken, kara kış yüzünü gösterdiğinde nasıl ısınacaklar. Apartmanlaşmayla birlikte eski komşuluk ilişkileri de olmadığından birçok kişi kışın soğuğundan korunmak için ancak evde yorgan, battaniye altında geçirecekler. Yoksulluk ve açlık sınırında yaşamını sürdürmeye çalışanlar yaza kadar ısınmaları zor görülüyor.