Şimdi biz eski kuşak; 19. yüzyıl, hadi en iyimser yaklaşımıyla 20. yüzyıl yazılımıyla oluşmuşuz! Şimdiki kuşak 21. yüzyıl yazılımı, teknolojik bir kuşak! Bir de toplumsal yapımızdaki bencillik, tembellik, adaletsizlik, hukuksuzluk, eşitsizlik, riyakârlık, din bezirganlığı ve her türden nobran davranış kalıplarıyla biçimlenen bir kuşak! En belirgin özellik; başkaldırı, hırçınlık, yıkıcılık, sevgisizlik, mutsuzluk ve empati yoksunluğu!
Yeni kuşak, dijital çağın biçimlendirdiği bir kuşaktır. Biz belli bir yaşın tutuculuğuyla da bakıyoruz. Değişim, çok hızlı ve çok başka. İnternet, toplumsal geçişkenliği öyle boyutlu hale getirmiş ki mesafe sorunu kalmamış! Eskiden kitaplar, filmler ve kuşaklar arasındaki etkileşimle değişim söz konusuydu. Şimdi her şey iç içe. Çocuklarımız, ortalama 6, 7 ebeveyn değiştiren toplumların kültürüyle biçimleniyor! Küresel bir devşirilme bu ve önlenemez de! Kuşaklar arasında teknolojik farkla oluşan makas açıklığı, anlaşılmayı imkânsızlaştıracak kadar fazla! Ve pandemi ortamı… Ve otoriter toplumsal yapımız… Ve küresel ruh… Karışım, zehir zıkkım!
UZUN DİLLİ ANILAR GECESİ
Kandırılmış bir çocuk gibi duyumsuyorum kendimi
İçimde kabaran gözyaşları
O güzeller güzeli gelmedi
Son bir gece geçirmek istemiştim
Bir şarkı yeniden duyulacaktı
Yüreğime basıp geçebilirdi yeniden
Masallar kadar sıcak ve renkli
Bir geceye ‘peki’ demiştim
Anılardan bir kümecik ışımalıydı
Belleğimizin dokunulmaz bir yerinde
Âşkın yenik bayrağı yeniden!
Söz insanın yaşamından mı geçerliydi?
Kalbim!
Anıların dili keskin ve zehirli
Susturamıyorum
Biliyorum, bir daha dönülmez artık!
Kanamadığım hey!
Sarışın hey, alışkın kadın!
Hoşça kal!
Ellerim yana sarkık, öyle yürüdüm
Bu anımı kimseler bilmeyecek
Ah dünya o kadar olmaz şey istiyorum ki!
Yaşadığım sevgililerimle hep bir arada yeniden
Ne olurdu hiç olmazsa ilk güzelliğinde bir gece?
Son gecem olsaydı!
Tek bir sigara yanıyor tenhada
Benden başka kim olabilir?
Artık her olay azaltır oldu beni
Kendimi değiştirmeyi başardım demek!
Bencil ve ikiyüzlü insanlara söylenecek
Hiçbir şarkım kalmadı!
Hem ölmek bir değişiklik değil mi?
Yetti her şeyin bu kadar uzaması!
AYDIN ALP
YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM J J YAYINLARI 2019
Yeni kuşağın beklentileri, özlemleri ne kadar çoksa, olanakları da o kadar az! Geleceğe olan güvenleri de yerlerde sürünüyor! Ne ailenin onları anladığı var ne çevrelerinin ne de içinde yaşadıkları sistemin! Ve egolarının kabartıldığı bir yaşta, kendi yaşıtlarıyla da çatışma halinde bir hayat! Bir an evvel hayata karışmak istiyorlar, ama karışmak istedikleri hayat da gözlerinde ulaşılmaz uzaklıkta! Ve koyu bir mutsuzluk…
Z Kuşağına üzülüyorum, kendimize de. Biz toplum olarak artık kurbanlarız, egemenlerin ve kıyıcı güçlerin kurbanları! Ve içinden geçtiğimiz bu türbülans, uzun sürecek gibi. Umarım sonrası güzel olur!
İnsan, toplumsal bir varlıktır. Dayanışmak, müthiş keyifli bir güzelliktir. Başkasına el uzatabilmenin mutluluğu, her türden alçaklıktan daha güzeldir! Ah, ama kendisi olamayanlar, başkasını anlayamaz! Empati yeteneği, kişilik sahibi insanların ulaştığı bir değerdir! Kendisi olamayanların, kendisini başkasının yerine koyup onları anlaması beklenemez!
Dolaysız söylüyorum: Bir insanı kırmak, bir saniyelik bir olaydır. Bir insanın kalbini kazanmak, ama emek gerektirir! Toplumsal yapımız, emeğe değer vermekten çok uzaklaştı. Armut piş, ağzıma düş zihniyeti ve nobranlık had safhada!
Çocuklarımızın, davranış kalıpları da değişti. Ve biz büyükler, nasıl davranacağımızı bilemiyoruz.
Yaşadığımız bu evrimsel bulamaçta, bu kaotik ortamda Allah, hepimizin yardımcısı olsun diyorum! Haftaya iç açıcı bir yazıda buluşmak dileğiyle sevgiler, saygılar… AYDIN ALP