Akşam saat 21.00’den sonraki yasaklamalar, Cumartesi-Pazarın tamamen yasaklı olması hırsız takımının rahat çalışmasına zemin hazırladı. Hırsızların soygunlarla ilgili efsane hikayeleri Diyarbakır’da herkesin, herkesimin gündemi oldu.
Şikayetine yanıt alana da rastlamadım. Görünürde yakalanan hırsız, sahibine iade edilen eşyaya da rastlamadım, duymadım da.
‘Sır’ perdesi gibi, bir türlü aralanmıyor!
‘Sır’ perdesi bir kaç gün önce aralandı. Şehitlik aile destek merkezi soyuldu. Emniyet Güçleri harekete geçti.
Devlet kendisini soyanları 4 saat içinde yakaladı. Çalınan devlet malı eşyaları aile destek merkezine teslim etmiş.
Tebrikler!
Ya Vatandaşı soyanlar?
Onlardan haber alınamadı.
Kategori farkı mı, sınıf farkı mı?
Diyarbakır farkı mı?
İster istemez bu soruları soruyor, cevabını da merak ediyoruz!
Vatandaşta çalınan malının akıbetini soruyor; ‘Devlet kendisine ait çalınan eşyayı 4 saat içinde buluyor, bize ait olanı neden bulamıyor’ diye soruyor.
**
Kimseyi suçlamak için konuyu gündemde tutmuyorum. Toplumsal manada bir sıkıntı olduğu için yazıyorum. Vatandaş, hırsızını istiyor, hırsızlığın önlenmesini talep ediyor.
At izi ile it izinin bir birine karıştığı, corona ile imtihan olduğumuz şu günlerde ruh halimizin periyodik bozukluğunu giderecek hareketler lazım.
Ekonomi bozuk, geçim derdi falan filan derken, bir de hırsızlar dadanınca iyice dağılıyor yurttaş.
Dert çok, derman lazım.
Birbirimizi de biraz anlamak lazım.
Devlet yurttaş içindir, yurttaşta devlet için.