Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, sokağa çıkma yasakları ve askeri operasyonları eleştirdi. "Şiddet ve militarizm politikalarının zirve yaptığı görülüyor" diyen Yüksekdağ, çatışmalarda yaşanan sivil kayıplarla ilgili rakamlar verdi:
"Sokağa çıkma yasağının olduğu alanlarda 7 ilçede 129 sivil hayatını kaybetti. 7 Haziran’dan bu yana, 360 sivil yurttaşımız katledildi. Bunlardan 61’i çocuktu, 73’ü kadındı."
Yüksekdağ, sözlerine şöyle devam etti:
"Kendi halkınıza savaş açıyorsunuz dediğimizde bağırıp çağırıyorlar. Bu 360 sivil ilan edilmiş, resmen kabul edilmiş bir savaşta dahi bu kadar sivil yaşamını kaybetmiyor."
Özyönetim eleştirilerine yanıt
İçinde HDP'nin de olduğu DTK'nın açıkladığı öz yönetim deklarasyonuna gelen tepkilere yanıt veren Yüksekdağ, "Bizim için bir kavram kullanılacaksa, o da ihanet değil sadakattir. Halklarımızın mücadelesine sadığız. Bize karşı bir tek siyasi söylem ortaya koyabiliyorlar mı? Bir çözümden söz ediyorlar mı? Saldırı dilinden başka bir şey yok. DTK sonuç metni dinamik bir metindir. Her türlü görüş ve öneriye açıktır. Gelin konuşalım. Ama konuşmaya açık değiller" dedi.
"Bizimle görüşme neden iptal edildi? Çünkü Başbakan'ın siyasi iradesi kalmamış. Süreci kim bozduysa görüşmeyi de o engelledi. İstiyor ki şiddet motivasyonu bozulmasın. HDP ile görüşme olsa insanlar belki de umut duyacak. Yeni anayasa tartışılacak, konuşmayın diyor. Masayı deviriyorsun, görüşmeyi iptal ediyorsun. Anayasa nerede, nasıl tartışılacak?"
HDP'den öz yönetim açıklaması
Yüksekdağ'ın konuşması sürdüğü sırada HDP'den yapılan yazılı bir açıklamayla da özerklik eleştirilerine yanıt verildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Özerklik, özyönetim vb. kavramların bir ‘fantezi’ olduğunu ve ‘bunların demokratik olgunluk içerisinde hareket eden toplumlarda bir karşılığının olmadığını’ ifade etmek, üyelik müzakereleri yapılan Avrupa Birliği’ni ve o birlik içindeki İspanya, Fransa, Almanya gibi devletlerin idari yapılarını anlamamış veya bilmiyor olmak demektir. Özerklik, yani eski dildeki muhtariyet, bir fantezi değil, tarihsel ve güncel bir gerçekliktir. Müzakereye açık bir özerklik teklifini tartışmadan reddeden bir anlayışın Türkiye’de demokrasiyi bir adım bile ileri götürme imkanı da niyeti de yoktur."
"Siyasi iktidar, ne yazık ki, medyasıyla, sözcüleriyle içinde savaş, çatışma ve kan geçmeyen bir çift söz dahi söyleyemeyecek duruma gelmiştir. Savaş politikalarıyla, masa devirme alışkanlığıyla bu ülkeye barışı getiremezsiniz. Dolmabahçe’de masayı devirdiniz, mutabakat metnini yok saydınız. Şimdi biz’ler yeniden demokratik siyasete alan yaratmak adına bir ‘’Siyasi Çözüm Deklarasyonu’’ yayınladık. Bu deklarasyon şiddet politikalarının terk edilmesi ve hızla bir çözüm hattına girilmesi yönünde önemli bir fırsat ve olanaktır. Meclis, siyasi inisiyatif almalı, sorunlar oraya taşınmalı ve çözümleri tartışılmalıdır."