Son nokta!
Bıçak kemiğe dayandı!
Bu kadarına da pes!
Ya da en kaba tabirle
‘Yeter ulan’!
Dedikleri böyle bir durum olsa gerek.
Sporun, futbolun genel nezaket kuralları ile ne kadar bağdaşır bağdaşmaz, bilemiyorum, bilmek de istemiyorum.
Yönetemeyen yöneticinin oyun dışında kalmasına direk olmasa da en direk işaret eden böyle bir eylem biçimini son yılların en anlamlı eylem biçimlerinden biri olarak değerlendirmek istiyorum. Bir futbolcunun, oyun sahası içindeki tek karar verici konumundaki yöneticiye, yani hakeme, adaletli yönetemediği için kırmızı kart göstermiş olmasından söz ediyorum.
Galatasaray-Trabzon maçını izliyorum.
Taraflar bir oyun oynuyor, ancak oyuna son noktayı taraflar koyamıyor.
Son noktayı ve damgayı hakem vuruyor yâda vurmak istiyor!
Ancak vuramıyor
Bıçak artık kemikte
Futbolcu dayanamıyor, son noktayı ve damgayı vuruyor.
Hakemin elindeki kırmızı kartı alıyor, onu oyun dışına davet ediyor.
Oyun içindeki rollerin değişimine katkı sunuyor Salih…
**
Yönetenlerin adaletsizliğine, haksız, hukuksuz davranış biçimine karşı verilecek mücadelenin en güzel örneklerinden biri olarak değerlendirmemiz gereken bir duruma, bir ilke tanıklık ediyoruz.
Futbol sahalarından siyaset sahalarına yansıması gereken durum olarak da görmemiz gereken bir örnek diye düşünüyorum.
Yönetemeyen, hak, hukuk, adalet tanımayan yöneticiye sadece futbol sahalarında değil, yaşamın tüm alanlarında kırmızı kart göstermek ve oyun dışı bırakmak gibi bir gayretin, kararlılığın toplumda harekete geçmesi, bununla da kalmayıp ‘eylem’ e dönüşmesi gerekiyor.
**
Şu anda içinde bulunduğumuz durum, yaşadığımız acılar, ölümler, yıkım, iç göç, toplumsal çöküşe neden olan yönetim biçimine kırmızı kart göstererek oyun dışı kalmasını sağlamak çok mu zor?
Zor değil, yurttaşlık hakkımızı kullanabiliriz.
Salih’in kullandığı gibi
Futbol sahalarındaki beklenmedik bir durum olabiliyorsa, siyaset alanında neden olmasın?
Yönetemeyene kırmızı kart göstermek gibi bir hakkımızın olduğunu görmek, bilmek, uygulama alanına sokmak kararlılığını göstermek gerekiyor.