Kendisini aşmış, günlük başarı peşinde koşmayan, yaptıklarını, yapacaklarını toplumsal fayda güzergâhında toplanmasına zemin hazırlayan ‘baş tacı’ insanlar vardır.
Kim, kimler diye soran olursa;
İlk etapta hiç tereddüt etmeden söyleyeceğim ilk isim İsmail Beşikçi olur. Önceki gün kısa bir sohbetimiz oldu sevgili hocayla Federal Kürdistan yolculuğu öncesinde.
Çıkardığımız envantere göre Hoca Kitap fuarında bin 700 kitap imzalamış.
Bu bir rekor. İmza günündeki kuyruktan kendisine gösterilen ilgi-alakayı gördüm, imzalanan kitap sayısının denkliğini kafamda kurdum. Kürtler, her zaman her alanda hocaya olan vefa borçlarının farkında ve bilincinde oldu. Rekor imza da bunun için doğru bir gösterge. Hoca bunları önemsiyor, ancak hiçbir zaman şahsi gurur meselesi yapmıyor, zaten hiçbir zamanda yaşamında böyle egolar olmadı.
Kendisine ‘Size Süleymaniye üniversitesinden fahri doktora unvanı verilmiş, tören yapılacakmış’ dedim. Unvan çok önemsediği bir şey olmadığı için o bildik gülüşüyle ‘Bunlar çok önemli şeyler değil Naciciğim. Bu unvanları birileri para vererek zaten alıyor. Doçent, profesör oluyorlar bu ülkede. Bizimki onlarınki gibi paralı değil ama unvanlarda çok önemli değil’ deyip, konuyu değiştiriyor. Bu unvanlar 80’li yıllarda ayaklarının önündeyken, o bilim adamlığını Kürtlere ve Kürdistan’a vakfetti. Çünkü bu tür unvanlar birilerinin fıtratı için çok önemli olabilir ancak, hoca bu tür şeylerin fıtratında olmadığını sisteme karşı gerçek bilim adamı sıfatı ile verdiği mücadele ile zaten ispatlamış.
Girdik konuya, hocayı dinlemeye başladık Remzi Budancir ile birlikte. ‘Uluslararası anti-Kürt nizamın’ söz konusu olduğunu, bu nizama karşı bir duruş sergilemek üzere Kürtlerin daha çok bilinçlenmesine, ayrı devletlerin topraklarında yaşayan Kürtlerin birbirlerine zarar vermemesi gerektiğine vurgu yaparak yeni bir perspektif kazandırıyor beyin dağarcığımıza.
**
Dönüyorum kitap fuarına. Hoca’nın bin 700’ün üstünde kitap imzaladığı fuarda özellikle Cumartesi-Pazar günleri büyük bir kalabalık vardı. Bir önceki fuarlarda da tanık olmuştuk bu ilgiye. Bu nedenle kitap fuarının kent merkezinde organize edilmesi gerektiği konuşulmuştu, ancak hangi nedenledir olmadı, bilemiyorum. Kitap aynı zamanda kentle buluşmanın aracıdır. Ekonomik nedenle 15 kilometrelik yolu gelemeyen çok insan var. Bu fuarın özellikle kent merkezinde organize edilmesi gerektiğini söyleyen o kadar çok insan var ki, bence TÜYAP ve TSO yetkilileri bu konuda kafa yormalıdır. Böyle bir karar, kitap satışlarını daha da artıracağı gibi, kent merkezindeki esnafın hareketliliğine de katkı sağlar.