1990’lı yılların aklı yeniden devrede.
Yani, yeniden organize işler.
Bir yandan ‘çözüm işleri’, diğer yandan ‘organize işler’
Sosyal aidiyetinin adresi, menşei belli bir şahıs, Diyarbakır-Ankara uçağında HDP eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a fiziki saldırıya zemin hazırlayan sözlü bir saldırı gerçekleştiriyor, bunu da kayda alıp kamuoyuna sunuyor.
Gerekçe; oğlu ile ilgili durum olsa da, sonuç; organize işlere tekabül ediyor. Demirtaş’ın yükselen karizmasının çizilmesi yönünde çok yönlü planın bir parçası olarak tanık olduğumuz bu durum, ilk etapta bir babanın masum serzenişi olarak yansısa da sonrasında ortaya çıkan gerçek bunun öyle olmadığını bize açıkça gösteriyor.
Ses kaydını dinliyoruz; Hitap şekli, mahalle kabadayısı raconuna eş değer olan bu şahıs, karşısında kendisi tarzında bir muhatap olsa sonuçları cinayete varan bir durum ortaya çıkabilirdi. Çünkü Diyarbakır’da hiçbir şekilde kabul görmeyen bir tarzla Selahattin Demirtaş’ın adını kısaltarak ‘argo’ hitap ediyor.
Yani kavgaya zemin hazırlayan bir tarz.
Sonra ajitasyon yapıyor; ‘Müslüman Amed halkı bunu kabul etmez’ gibi bir üslupla durumu İslami bir zemine çekiyor. Tamamen ajitasyona ve provokasyona dönük bir tarz olmasına rağmen ilk etapta ‘başarılı’.
İyi çalışmışlar.
Amed’i tek başına ‘İslami’ vizyona mahkûm eden! Bu anlayışın 1990’lı yıllardaki pratiğinin tanıklarıyız. Amedi yalnızlaştırma, tek kare fotoğrafa sığdırma politikasının uygulanmak istendiği gerçeğini çok net biliyoruz.
Ancak, Amed sadece bir halkın, bir dinin, bir mezhebin kenti değil.
Hiç bir zamanda olmadı, olmayacak.
Amed; Halkların kentidir
Amed; Dinlerin kentidir
Amed; Kürtlerin, Türklerin, Müslümanların, Ermenilerin, Süryanilerin, Keldanilerin, Yahudilerin, Alevilerin, Sosyalistlerin kentidir.
Amed; Tek renge mahkûm olmayacak kadar uzun ve kadim bir tarihe sahip.
Amed; 1990’lı yılların organize işlerine takılmadı,
2015’in organize işlerine hiç takılmaz.
Rahat olun demeyeceğim, zaten rahatsızsınız!
**
Bu olayın ses kaydının basına ve kamuoyuna yansıtılmasından hemen sonra HDP Genel Merkezine yapılan manidar saldırı gündeme geldi.
‘Reis geyiği’.
Bu geyiğe hiç yabancı değiliz.
Bir taraftan ‘İslam’ın kurtarıcıları’!
Diğer taraftan ‘Vatan kurtarıcıları’!
Neyi kimden kurtarıyorlar?
Ne adına bu ‘Organize işler’?
**
İçişleri bakanı Efkan Ala, HDP’ye saldıran ‘reis’ yakalandıktan sonra;
‘Hiçbir olay faili meçhul kalmayacak’ demiş.
‘Reis’ zaten ‘meçhul’ olma ihtimalini ortadan kaldırmış, telefonunu HDP genel merkezinde unutmuş/bırakmış!
Meçhul bıraksa, amaç hâsıl olmayacak!
Oyun eski, ülke terli.
Terimiz daha soğumadı ki, havlu atalım.