Diyarbakır'da eğitim alanında yaşanan sorunlar, hem yerel basında hem de sivil toplum kuruluşları tarafından sıklıkla gündeme getiriliyor. Bu sorunların önde gelenleri; sınıf mevcudunun yüksek olması, öğretmen yetersizliği, okulların fiziki şartlarının yetersizliği ve kırsal alanlardaki okulların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşanan eksiklikler bulunuyor.
Bu yazımda, Diyarbakır’ın eğitim sisteminde karşılaşılan başlıca sorunları ve bu sorunların çözümüne yönelik olası adımları ele alacağım.
Diyarbakır'da okul kapasiteleri, özellikle şehir merkezinde ve bazı büyük ilçelerde ciddi anlamda yetersiz kalıyor. Kentin hızlı nüfus artışı ve plansız yapılaşması beraberinde mevcut okulların ihtiyaca cevap verememesi sonucunu doğuruyor. Özellikle yeni yerleşim bölgelerinde okul sayısının azlığı, mevcut okulların aşırı kalabalık sınıflarla faaliyet göstermesine yol açıyor.
Kalabalık sınıflar, öğretmenlerin öğrencilere yeterince vakit ayıramamasına ve bireysel öğrenme ihtiyaçlarının göz ardı edilmesine neden oluyor. Bu durum, hem akademik başarıyı düşürüyor hem de öğrencilerin psikososyal gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Birçok okulda sınıf mevcutları 40-50 kişiyi bulabiliyor. Özellikle 1. sınıflarda sınıf mevcutlarının 60’lara kadar çıkması, eğitim kalitesini olumsuz etkileyen önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Ayrıca, seçmeli derslerde öğretmen eksikliği nedeniyle derslerin boş geçmesi ya da yeterince verimli olmaması gibi sorunlar da mevcut. Bunun yanı sıra, okullarda güvenlik ve temizlik personeli yetersizliği, hem öğrenci hem de öğretmenlerin güvenliğini riske atan bir başka önemli sorun olarak dikkat çekiyor.
Diyarbakır'da öğretmen yetersizliği, eğitim kalitesini doğrudan etkileyen bir diğer önemli sorun. Özellikle kırsal bölgelerde, öğretmen açığı ciddi boyutlarda. Bu bölgelerde görev yapan öğretmenlerin büyük bir kısmı sözleşmeli öğretmen olarak atanıyor ve bu durum öğretmenlerin motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Ayrıca, yeterli öğretmen ataması yapılamadığı için bazı dersler ya boş geçiyor ya da branş dışı öğretmenler tarafından veriliyor.
Öğretmenlerin niteliği de bir diğer kritik mesele. Her ne kadar öğretmenlerin büyük çoğunluğu işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışsa da, eğitimdeki genel kalite eksikliği, özellikle kırsal bölgelerde belirgin. Öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yeterince önem verilmemesi, mevcut eğitim politikalarının sürdürülebilirliğini de tehlikeye atıyor. Atama bekleyen on binlerce öğretmen olması eğitim politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğinin en belirgin kanıtıdır.
Diyarbakır'daki birçok okulun fiziki şartları, çağdaş eğitim ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Bazı milli eğitim okulları özel okulları aratmaz iken, birçok okulun ise bu donanımlardan uzak olması eğitimde eşitlik ilkesini ciddi şekilde olumsuz etkilemektedir. Doğu ve Güneydoğu da hala ikili eğitimin yüksek oranlarda olması eğitimde fırsat eşitliğini zedelemekte ve ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Bunun yanı sıra, okul binalarının eski olması da ayrı bir sorun teşkil etmektedir. Depreme dayanıklılık standartlarına uymayan bazı binaların acilen yenilenmesi gerekiyor. Aynı zamanda, şehir merkezindeki bazı okulların da plansız yıkımlar nedeniyle eğitime ara vermesi, öğrencileri başka okullara yönlendirme zorunluluğu doğuruyor. Bu da okul kapasiteleri üzerindeki yükü artırıyor.
Diyarbakır’daki eğitim sorunlarının çözümü için bir dizi adım atılabilir. İlk olarak, okul kapasitelerinin artırılması için yeni okullar inşa edilmeli ve mevcut okulların fiziki şartları iyileştirilmelidir. Bunun için şehir planında ivedi olarak iyileştirmeler yapılarak eğitim alanlarının sayısının arttırılması gerekmektedir. Bu konudan Büyükşehir Belediyesine büyük görevler düşmektedir.
Ayrıca, kırsal bölgelerde görev yapan öğretmenlerin motivasyonunu artırmak için ek teşvikler sağlanmalı ve öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik programlar düzenlenmelidir.
Sonuç olarak, Diyarbakır’da eğitimin kalitesini artırmak için atılacak her adım, bölgedeki toplumsal gelişim ve kalkınma için de hayati önem arz etmektedir. Eğitim yılı başlarken, bu sorunların çözümüne yönelik adımlar atılması, sadece öğrencilerin değil, tüm toplumun geleceği için büyük bir kazanım olacaktır.