Yaz mevsiminin bittiği, kış hazırlıklarının hız kazandığı güz mevsimine merhaba dediğimiz bu günlerde yeni eğitim-öğretim yılına da merhaba diyoruz.Son bir buçuk yıllık süreçte pandeminin esaretinde bir yaşam sürdürdük ve sürdürmeye devam ediyoruz.Küresel çapta yaşadığımız bu sorun, insanlığa çok boyutlu olarak etki etmekte ve birçok alanda,başta eğitim olmak üzere ciddi tahribatlara yolaçmış bulunmaktadır.Uzun süre yüz yüze eğitimin askıya alındığı ve yerinionline eğitimin aldığı bu süreçte, telafisi zor sorunlar oluşmaya başladı.Okuyan kesim için okul,üniversite sosyalleşmenin meydana geldiği en önemli yerlerden biridir.
Yüz yüze eğitimin sekteye uğramasıyla beraber, evlere kapanan,Sınıf ortamından, arkadaşlarından uzak kalan öğrencilerde ciddi anlamda “Yaygın Aksiyete Bozuklukları” meydana gelmeye başladı. Bu durum akademik düzeyde ve kişilik yapısında tahribatlar oluşturdu.Bu sıkıntılı durumlar karşısında neredeyse ‘koronahobik’ diye ifade edebileceğim ruh haliyle ailelerin büyük çoğunluğu ne yapacaklarını, nasıl davranacakları konusunda zorluklar çekti.
Yüz yüze eğitimden uzak kalan öğrencilersanal ortama adeta bağımlı hale geldi.Ev ortamında farklı çare üretemeyen ve dışardan destek görmeyen ebeveynler çocuklarının birçok hatası karşısında esnek ya da çok baskıcı davranmak zorunda kaldı.Bu durum aile içi çatışmalara ve ilişkilerin yıpranmasına zemin hazırladı.MEB. online sürecini özellikle ilk zamanlar etkin yürütemedi.Ders odaklı yürütülen online süreçte psikolojik destek konusunda ciddi yetersizlikler yaşandı.EBA ve Zoom üzerinden yapılan eğitimlerin kalitesi lokal düzeyde kaldı diyebilirim.Başka bir ifadeyle altyapı ve erişim sıkıntılarından dolayı binlerce gencimiz sürecin dışında kaldı.
İlerleyen zamanlarda online eğitimde yenilikler ve iyileştirmeler yapılmasına rağmen gençlerin katılımını artırmaya maalesef yeterli olmadı. Ayrıca internete bazı yerlerden ulaşımın sıkıntılı olma durumu, bilgisayar eksikliği, yüzbinlerce öğrencinin kendini dışlanmış hissetmesine yol açmıştır. Bu sorunun giderilmesine dönükyapılan çalışmalarda yetersiz kalmıştır.(yapılan kampanyalar, yetkililerin yine sıkıntılı halktan bağış istemesi gibi)
YKS sınavına giren öğrenciler 2020 döneminde bazı imtiyazlardan yaralanmış olmalarına karşın(TYT süresinin uzatılması, ikinci dönem konularından muafiyet gibi)2021 sınavlarına(hem YKS hem LGS) giren öğrencilere,pandemi sürecinin sıkıntılıları devam etmesine rağmen bu imkânlar sağlanmadığı gibi sınavın zorluk derecesi artırılarak gençlerin demoralize olmalarına, umutlarının kırılmasına sebep olundu.
Yukarıda ifade ettiğim olumsuz durumlar pandeminin etkisi ve ilgili yerlerin yetersizliği sonucu oluşmuş sıkıntılardır. Peki,ülkemizde on yıllardır süre gelen diğer meseleler, hatta kronikleşen meselelere değinmekte fayda var.
Gelin bunların en temel olanları nelerdir hep beraber bakalım
- Ataması yapılmayan öğretmenler(yüzbinlerle ifade edilmektedir)
- Özel sektörde çalışan öğretmenlerin sorunları(özlük hakları, çalışma koşulları)
- Ücretli öğretmenlik(düşük ücret ve mobingler)
- Kamu okullarının öğrenci mevcutlarının kalabalık olması
- Kamu okullarının fiziki imkânlarının yeterli olmaması( spor tesisleri, laboratuvarlar, etkinlik alanları)
- Müfredatların yoğun ve zor olması(özellikle ortaöğretim kurumları)
Her dönem başında yukarıda belirtmiş olduğum temel sorunlar zikredilmesine rağmen, ciddi kalıcı, çözümler muhatapları tarafından henüz üretilmiş değil. Başta atanamayan öğretmenlerin durumu olmak üzere, özellikle özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin özlük hakları ve çalışma koşullarının hukuki zemine kavuşturulması acil ve öncelikli meseleler arasındadır.
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyine bakmak istiyorsanız insanların nasıl yaşadığına bakmanız yeterli olacaktır. Başta eğitim alanı olmak üzere çözüm bekleyen tüm alanların sorunsuz alanlar haline getirilmesi ülkeyi yönetenler başta olmak üzere hepimizin sorumluluğundadır.Burada en temel şey, siyasi ve ideolojik saplantılara girmeden ortak müştereklerde bir araya gelinerek daha yaşanabilir bir ülke için her kesimin seferberlik ruhuyla hareket etmesidir. Bunu gerçekleştirebileceğimiz koşullar ancak, karşılıklı samimiyet, adalete bağlılık ve kararlı demokratik tutumla mümkün olabilir.
Her bireyin, kendini güvende, huzurlu hissettiği ve adil yaşayabileceği bir dünya özlemiyle…
Şeyhmus Kaya