Oturdum, ‘kişisel’ ve ‘toplumsal’ emek konusunda düşündüm.
Ne kadarı doğru, mantıklı, anlaşılır, bilemiyorum.
Ama düşünce ile ilgili emeğimi devreye soktum, uzun saatler üzerinde çalıştım.
Emeğin sadece çalışmak, iş gücü, beyin gücü sarf etmek olmadığı konu başlığı altında insan yaşamının periyod zinciri ile işin içinden çıkmaya çalıştım.
İnsanlık tarihine hükmetmiş Emek düşmanlığı ve emeğe saygısızlığın bireylerde şahsi yıkımlara neden olmasından kaynaklı sonuçların toplumsal yıkımları da beraberinde getirdiği gerçeğini her nedense gözden kaçırdığımızı, yaşamın bir parçası gibi algıladığımızı/ algılamaya başladığımızı, yâda egemenler tarafından algımıza oturtulmaya çalışıldığı gerçeğini yakalamaya çalıştım.
Ne kadar yakaladım, bilemiyorum.
Sizinde benim gibi yakalama şansınız olduğunu sanmıyorum.
İçinde bulunduğumuz yeni yüzyılın inşa edilen çerçeveleri sağlam görünse de, aslında çürük. Çünkü uluslar arası arenada durum toplumsal manada çok çetrefilli bir hal almaya başladı. Özellikle inşa edilmeye çalışılan yeni Dünya düzeni yeni Türkiye mantalitesi çerçevesinde şimdilik durum böyle görünüyor.
Yenidünya düzeni, Yeni Türkiye inşası, insanlara, topluma her ne kadar demokrasi, insan hakları, bireysel hak ve özgürlüğü başlıkları altında sunulsa da, temelinde biat kültürü yatıyor. Yenidünya düzeni, yeni Türkiye sunumu temelden halkın/halkların, emekçi, köylü, orta sınıfın kendisini esas alan, önceleyen, saygısını kazanacak çağdaş bir sunum değil.
Bu yeni sunumu yapan kimler, hangi anlayış?
Bu anlayışlar, eski, İflas etmiş, insanlık tarihine katliamlar, işkenceler, toplu kıyımlar miras bırakan anlayışlar. Bu anlayış, hâkim anlayış ve kendine yeni bir yol açıyor yâda açmaya çalışıyor, bu nedenle cilalı ve farklı bir sunum yapıyor.
Yenidünya diyor
Yeni Türkiye diyor
Demokrasi diyor
İnsan hakları diyor
Bireysel hak ve özgürlükler diyor
Teslim olmuş gibi duruyor, aslında teslim alıyor.
Bu mevcut hâkim anlayış, maalesef fırsatçı, her düzene uygunluk gösteren birey ve birey topluluklarından da sonsuz destek alıyor. Zaten bu destek olmasa hâkim anlayışın konumunu sürdürmesi mümkün olmayacak. Bu destek emeğe ve emekçiye saygısızlık temelinde daha çok zenginleşmek adına veriliyor.
Çevremize şöyle bir bakalım; mevcut anlayışlara destek vererek zenginleşen ve emeği hiçe sayanların tamamı, insan haklarından, demokrasiden, bireysel hak ve özgürlüklerden dem vuruyor.
Yenidünya düzeni ve yeni Türkiye anlayışının sunumu da bu süslü ve cilalı söylemlerle yapılmıyor mu?
Mevcut yönetim biçim ve anlayışları; ‘demokrasi, insan hakları’ gibi insanları cezbeden cümlelerle yeniden cilalayarak, sürelerini uzatmaya çalışıyorlar.
Galiba halkların, halk yığınlarının daha dikkatli olması gerekiyor.