Her insan anlaşılmak ister. Anlaşılmak, doğal bir taleptir. İnsan anlaşılmayı neden ister, diye sorabiliriz. Anlaşılmak onaylanmaktır. Belki de onaylanmak isteyişimizdendir. Ama bunu neden isteyelim ki? Bu bir zorunluluk mudur, böyle olması şart mıdır? İnsanın kendini anlaması yeterli bir eylem değil midir? Bir insan anlaşılma talebindeyse gözden geçirilmesi gereken ne kadar kendisi olduğudur.
İlişkiler
İlişkileri anlamak kıymetlidir. Kiminle, nasıl ve niçin ilişki kurduğumuz çok daha önemlidir. Kendini anlamanın yolu, bunları derinlemesine gözden geçirmek ve incelemektir. İnsan kendini, yaşamı ve ilişkileri anladığında bazı gerçeklerle yüzleşebilir. Bunlar anlaşılmadan yüzleşebilme seçeneğimiz pek olmaz. İlişkilerdeki en derin handikap, kendini anlamama engellidir. İnsanın kendisi ile olan ilişkisi, doğa ile olan ilişkisi, çevresi ile olan ilişkisi kim olduğunun belirtisi ve temel zeminidir. İnsan kendini anladıkça doğayı, yaşamı ve çevresini anlamaya başlar.
Yaşamak ve Yaşamsallaşmak
Yaşam yaşanmadığında, yaşadıklarımızdan bir şey anlaşılmaz. Yaşam yaşandıkça anlaşılır, anlam kazanır, çekici olur ve bir bütün içinde kalır. Yaşamı güzel kılan, onu fark etmek ve anlamaktır. Bu da insanın kendini tanımasından geçer. Kendini tanımayan insanın yaşamı fark etmesi zordur. Kendindeki engelleri aşmayan insanın, yaşama ulaşması, yaşamla buluşması, bütünleşmesi ve yaşamla anlamlı hale gelmesi mümkün değildir.
Yaşam ve Eğitim
Kendini eğitmemiş bir insanın, bir başkasını eğitebilme şansı var mıdır? Bilgiyle kendini eğitmekten bahsetmiyoruz. Bilgi ile kendimizi eğltebiliriz. Dünyada bunu bu şekilde yapmayan insan yoktur. Her insan az veya çok bilgiyle, töreyle, kültürle, gelenekle ve edinilmiş alışkanlıklarla kendini eğitir. Gerçek ve hakiki eğitim ise insanın önce kim olduğunu görmesiyle başlar. Bu da kendini bilmektir. Eğitimin düsturu budur. Buna eğitimin abc’si de diyebiliriz. Kendini bilen ve bulan insan, yaşama açılan, yaşamı paylaşan, dokunan, ilişki geliştiren, bütünlüklü kılan, öyle bakan ve sağlıklı gören bir insandır.
İnce Nokta
Yaşamak kavramını bir çok boyutuyla ele alabiliriz. Önemli olan yaşamın ve yaşamanın ne olduğunu görebilmek ve anlamaktır. Yaşamak, yaşamı kendinle birlikte keşfetmek ve onun canlı akışına uyum sağlamaktır. Uyum, görmenin en güzel bilinç halidir. Birilerine uyum sağlamak değil, birilerinin gölgesinde kalmak da değil, görmenin, dokunmanın, keşfetmenin ve derinliğine hissetmenin uyumudur bu. Yaşamak, bu uyum bütünlüğünde kalarak ortaya çıkar. Kendimizle, doğayla sevgi ve zeka dengesine ulaştıktan sonra yaşamı, yaşadıklarımızı görebilir ve bilebiliriz. Eğer bunu keşfedemezsek yaşam denilen şey, bizi bizden çalan, koparan ve ters yola sokan yaşamlar olacaktır. Bu da yaşam değildir. Yaşam ve yaşamak kendini, doğayı ve hayatı bir bütün içinde görerek keşfetmekten geçer. Bu da yaşamı sadece yaşamaktır, onunla oynamak değil.