Yaşamak dediğimiz şu kavganın, mücadelenin içinde zaman bulamamaktan yahut kişisel önceliklerimizin başka başka olması gibi nedenlerden kaynaklı olarak ertelediğimiz birçok şey vardır elbette. Bunları sayabilir veya bilebilir miyim? Elbette ki hayır. Ancak bildiğim ve sizinle paylaşabileceğim bir şey var ki bunu dikkate almanızı ve uymanızı da önemle rica ederim. Yaşamak bizlere sunulan yegâne bir fırsat, bir şanstır. Yaşamayı ertelemeyin. Yapmak, yerine getirmek istediğiniz ne varsa geciktirmeden yapın, yerine getirin. İmkânınız varsa gezin. Görmek istediğiniz yerlere gidin. Yapmak istediğiniz ama bir türlü yapamadığınız şeyleri yapın, yapmaya çalışın. En önemlisi de sevdiğiniz, yanlarındayken mutlu olduğunuz, yanındayken kendinizi eşsiz bir huzurun içinde hissettiğiniz kim varsa mümkün mertebe onlarla vakit geçirin. Sevdiklerinize olan sevginizi belli edin. Sıkı sıkı sarılın, öpüp koklayın vs. Hele ki anneniz hayatta ise en çok da ona. O ki en eşsiz şeylerin ilkidir. En azından benim için. Hayatta ise sizin için de öyle olsun. Çünkü ne onu ne de sevgisini bir daha bulamayacaksınız.
Dolaşmak, gezmek için doğru zamanı beklemeyin. Çünkü öyle bir zaman yok. Sizi bundan alıkoyan bütün mazeretleri, bahaneleri bir kenara bırakın ve harakete geçin. Ertemeleyin artık hiçbir şeyi. Ne hayat kum saati ne de zaman ve an kum saatindeki kumlar. Ters çevirme şansınız yok. Bu yüzdengezin, görün, sevin vs. Gri şehirlerden biraz olsun uzaklaşın. Mavinin ve yeşilin eşsiz tonlarıyla buluşun. Toprağın o mis kokusunu istediğiniz kadar içinize çekin.
Pek çoğumuz bir hengâmenin ortasına düşmüşüz de fark etmiyoruz. Yaşamıyoruz ve yaşamadığımız yüzümüzden okunuyor. Haydi şimdi harakete geçmek için karar kılın değiştirin yüzünüzdeki o hali.
Zaman geçiyor..Unutmayın...
Her günününüz son gününüz miş gibi yaşayın...
Ertelemeyin. Yaşamaya bakın...