Yaşam alanlarına dair

NACİ SAPAN

Karşısındakinin gazeteci veya ilgili kişi olması hiç önemli değil kentteki esnaf veya normal yaşam sürdüren birey için. Onlar için, ilk kez ve her sabah yaşama ‘Merhaba’ dedikleri, gözlerini açtıklarında ilk defa tanıdıkları kentleri, ilçeleri, köyleri önemlidir. Bir de duyarlıdır, karşısındakine anlatır ilk tanıdığı, doğduğu yere yapılan haksızlıkları. Takipçidir, kanalizasyondan, suyuna kadar, asfaltından, kaldırımına kadar varsa eksiklikleri sorgular, şikâyet eder. Şikâyet mercii duyarlıysa, sorunu çözdüyse, mesele yok.  Çözüm kulak ardı edildiyse, sorgulayıcılık orada başlıyor birey için.

Diyarbakır’ı dolaştığınızda aktarılan şikâyetler sadece kent merkezi ile ilgili değil. zorunlu yâda gönüllü göçten dolayı ilçe ve köylerden kente gelerek yaşamını sürdüren bireyler, kentle birlikte, geldikleri alanların da sorunlarını aktarıyorlar. Evlerinin ve iş yerlerinin bulunduğu bölgelerin sorunlarını vatandaş elbette ki belediyeye bildirecek. Sorunlarını çözeceğine inandıkları için oy verdiklerinden hizmet beklemek en doğal hakları.

Son yağışlardan dolayı işyerinin önünde biriken, zamanla çamurlu bir gölete dönüşen alanı gösteriyor esnaf. ‘3 kez telefon açtım, geleceğiz, çözeceğiz dediler, tablo karşınızda. Bakıyorum; kentin göbeğinde çamur deryasına dönüşmüş, yakışmayan bir tablo. Yağışlardan sonra, Bağcılar, Dicle kent bölgesinde tur atıyoruz; bir gün önce sorunsuz görünen yollar daha önce hiç yokmuş gibi bir hal almış. Yol bozulmuş, çukurlar oluşmuş, yol güzergâhı değişmiş.

Vatandaşın bu durum karşısında şikâyet yoğunluğu elbette ki olacak. Oy verdiği, kendi belediyesi olarak gördüğü organizasyonun görev yapmasını istiyor. Sorunların çözümü için yapılan periyodik toplantıların, ‘Gelin sorunlarımızı birlikte çözelim’ sloganlarının tek başına sorunların çözümü için yeterli olmadığını görmek ve bilmek durumundayız. Zaten çok fazla toplantıların yapıldığı yerlerde sorunların çözülmediği tecrübe ile sabit. Kentinin yâda bulunduğu alanların günlük sorunlarını çözmede geciken yönetim biçimleri, büyük ve halka hitap eden sorunları çözmede başarılı olamazlar.

Çözülmemiş sorunların olduğu alanlarda sloganların geçerliliği olmaz. Çözülmüş sorunlar var ise, sloganlar anlam bulur.

**

Biz, uyuşturucu kullanımın kent merkezinde 12 yaşlara düştüğünü biliyorduk. İlçe merkezlerinden gelen yurttaşlarla sohbetlerimizde, bu durumun ilçelerde de yaygın hale geldiğini bize öğretti. Doğrusu çok şaşırdım. Herkesin birbirini denetleme imkânı olduğu küçük yerleşim birimlerinde de böyle bir tehlike kapıyı çaldıysa toplumsal geleceğimizin nasıl olacağını gözden geçirmemiz gerekiyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.