Bölgemizde; Diyarbakır ve Mardin ilçelerinde çıkan yangın sonucu ondan fazla insanımız vefat etti.
Yüzlerce küçük ve büyükbaş hayvanda telef oldu.
Yüzlerce dönüm ekili arazi yandı.
Maddi ve manevi bir felaket yaşandı.
Allah ölenlere ğani ğani rahmet eylesin. Yakınlarına ve sevenlerine Sabri cemil nasip etsin, hepimizin başı sağ olsun.
Rabbim böyle felaketi bir daha yaşatmasın.
Olay büyük, olaylarda yaşanan kayıplar daha büyük.
Sevinçler paylaştıkça çoğalır.
Acılar ise paylaştıkça azalır.
Bizler de maddi ve manevi yardımlarla bu acıyı paylaşarak acıyı yaşayanların acısını bir nebzede olsa azaltmaya yardımcı olalım.
Yangında ölenler ahrette büyük bir mükâfat görecek, yanma ile gördükleri azap günahlarına kefaret veya makamlarının alı ve "şehit" hükmünde olacaklardır inşallah. (İbn-i macce)
Ya geriye kalanlar için ne yapabiliriz?
Asıl sorulması ve cevap verilmesi gereken sorular bunlardır.
Elbette gideni getirmek gibi bir imkân ve durum söz konusu değildir.
Ancak yardım elimizi uzatarak bir nebzede olsa yardımcı olabiliriz.
Kürtçe bir deyim vardır "söhor gora rıtlaxu" kısaca "herkes gücü nispetinde" çaba harcamalıdır.
Yardım beklemek yerine yardımı başlatan ve yardım eden olmalıdır.
Bölge insanları, STK lar ve kanaat önderleri; şeffaf, güvenilir ve yangından zarar gören kişilere fark gözetmeksizin yardımı ulaştıracak kriz merkez oluşturulmalıdır.
Yardımlar bu merkezde toplanıp dağıtımı yapılmalıdır.
Siyasi parti ve kimlik belirtilmeden işin insanı ve İslami boyutu öne çıkarılmalıdır.
"Damlaya damlaya göl olur" misali camiler dahil her kesimden yardım toplama yoluna gidilmelidir.
Valilikler ve belediyeler oluşacak bu yardım merkezlerinde amir değil hizmet eden birimde görev almalıdırlar.
Gün acıları paylaşım günüdür.
Gün siyasetin değil insanı boyutunun öne çıkarma günüdür.
Rant ve çıkarın değil yangında etkilenen kesime hizmet elini uzatmak günüdür.
Gün paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma günüdür.
Allah'a emanet olun.