Irkçılık, inkardan sonra en büyük günahlardan biridir. Ben ateşten, Adem topraktan diyerek emre itaat etmeyen ilk ırkçı iblis şeytanıdır, rezil ahvali, onu bekleyen acı akıbet ortada. Düşün ki meleklerle beraber bulunan cennet ehli iblisi, şeytan yapıp ebedi cehennem ehli kılacak olay kibirli ırkçılık, kendini üstün sayma hastalığı... Siyonistler, naziler gibi kendi kavmini üstün sanmak ne büyük ahmaklık... Ve bu Hakk'a iftira... Hakikate ihanet... Rasulullah aleyhisselam sözüdür, ırkçılık yapan bizden değildir, var mı daha ötesi?
Kur'an mucizesi ortada iken inkar ve ırkçılık ne hazin akılsızlık... Taşıyıcı ve aşılayıcı rüzgarları, ekosistemi, yüzbinlerce ton suyu içinde barındıran bulutların ağırlığını, dağların bulutlar gibi sürüklenişi, balı dişi arıların üretmesini, güneşin sabit olmayışını, dünyanın düz olmayışını, bu yüzyılda bilim adamlarının yeni keşfettiği nice hadiseyi 14 asır evvel ümmi bir peygambere indirdiği Kur'an ile insanlığa bildiren Rabbimizi övmeye, anlatmaya kelimeler yetmez, sonsuz teşekkür...
Kutuplar eriyor, sular yükseliyor, karalar eksiltiliyor, Kur'an ki ta o zamandan arzın eksiltilmesini bildiriyor. Geçtiğimiz yıllarda Ezher profesöründen nakledilene göre 7 Japon bilim adamı müslüman oldu. Kur'an'da yedi kez zeytin bir kez incir geçmekte, bir tavsiye üzerine bu ölçüyle yaşlılığı geciktiren bir formül bulmuşlardı. Bu tesadüf olamaz demişler, vakıa onları İslam'a yönlendirdi. Bitkilerde dişilik ve erkeklik var, bu da son asırda keşfedildi. Oysa daha önce Furkan bize bildirmişti. Bebeğin rahimde üç karanlık evresini de yine kelamullah bildirmişti. Modern biyoloji daha yeni keşfediyor. Prembriyonik, embriyonik, fetal evre... Youtube üzerinden Kuran'ın 24 Bilimsel Mucizesi adlı çalışmayı kıymetli okurlara tavsiye ediyorum.
Hakikat aşikarken, batıla sapmak ne diye. Irkçılığın insanlığa getirdiği vahşet ve mahşerde alacağı ceza ortadayken, ısrarla ırkçı olmak ne diye. Hayvana, doğaya gösterilen merhamet insandan esirgeniyor. Ülkede milyonlarca muhacir kardeşimiz var, çoğu yaşlı, kadın, çocuk. Elbette denetim olsun, suçlu cazasını çeksin, suç potansiyeli olan sınır dışı edilsin, hatta şehirlere de akın olmamalıydı, sınırlarda onlara bir bölge kurulmalıydı, ancak yönetim kötü diye, disiplin yok diye toplu düşmanlık ne büyük ırkçılık. İçlerinden kötüler de varsa iyilerin suçu ne. Bizim içimizde kötüler var diye bizim bir suçumuz var mı, onların da suçu yok. Vatandaş veya değil, ülkede kim suçluya o hakkıyla ceza görürse, ağır ve caydırıcı cezalar olursa ülke düzelebilir, aksi takdirde hiç muhacir kalmasa bile sorun çoğalır, kötülük azalmaz. Halkı kin ve nefrete teşvik eden ırkçı ve rezil bir hava estiriliyor bugünlerde, bunu sonu yine mazlum muhacirlerin linçlenmesine, öldürülmesine gider.
Sınırlar iyice kontrol altına alınmalı, sadece savaştan kaçanlar sınırlarda oluşturulacak bölgelere alınmalı. Mesela Pakistan'da savaş yoksa gelen muhacir değilse, vizesiz, kontrolsüz alınmamalı. Burası Avrupa köprüsü değil. Sadece muhacirler için disiplinli bir inisiyatif olmalıydı. İnşallah hayırlılar başa gelir de işler düzene girer. Yoksa işin sonu karanlık...