İşleyen bir eğitim çarkı var ve her gelen taze Bakan, bu çarkın iyi işlemediğini, daha iyisinin olabileceğini öne sürerek ya öğrencilerin hayatını ya da öğretmenlerin hayatını alt üst eden ve sonuçta da bir arpa boyu yol gidemediğimiz uygulamaları başlatıyor.
Eğitim ve öğretim süreçleri kararlılık ve süreklilik isteyen uygulamalarla gelişir. Bir ülkenin en önemli kurumu da kimse alınmasın ama eğitim kurumlarıdır. Ne askeriye ne emniyet ne adalet ne diyanet, hiçbiri köklü ve nitelikli bir eğitimin yerini tutamaz.
Öğretmeni mutlu olmayan, nitelikli olmayan bir ülkenin hiçbir kurumu nitelikli olamadığı gibi, insanı da mutlu ve nitelikli olamaz!
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda “Öğretmenlik, eğitim ve öğretim ile bununlailgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.” diye tanımlanan bir mesleğin “Uzmanlık” saçmalığıyla uğraşıyoruz.
“İhtisas” bilinen anlamıyla uzmanlık anlamına gelir. Zaten her öğretmen alanında uzmandır. ÖBA sisteminde verilen videoları izleyen ve verilen birkaç soruyu bilenler “uzman” olacak, yıllarca diyelim ki matematik, fizik, edebiyat, tarih, bilişim, elektrik, motor, sağlık, sınıf öğretmenliği vb alanlarda emek harcayan, binlerce insan yetiştiren öğretmen sırf o videoları izlemedi ya da birkaç soruyu veya sistemi ciddiye alıp çözmedi diye “uzman” olmayacak, öyle mi?
Ey Milli eğitim Bakanlığı, derdiniz ne? Öğretmenler arasına nifak sokmak, öğretmenleri derecelendirerek eğitim ve öğretim sistemini mahvetmekten başka bir şey değil bu yaptığınız. Öğretmenlerin bu yaz tatilini de onları zaten Covid sürecinde alt üst eden monitörlerin, ekranların başına hapsederek mahvettiniz!
Erbakan başbakanlığı döneminde mezuniyet alanı öğretmenlik olmayan birçok kişiye öğretmenlik yolunu açarak ilk darbe eğitime vuruldu, şimdi de bu uygulama ile öğretmenler odasına uzman, başöğretmen sıfatları sokularak eğitim ortamını resmen dinamitliyorsunuz!
Örneğin yirmi yıllık bir tecrübeye sahip ve alanında kendini çok iyi yetiştirmiş bir öğretmen sırf o soruları yapmadı/yapamadı diye uzman olamayacak, öyle mi?
ÖBA sistemine yüklü videolara bakıyorum da gülmekten kırılıyorum. Ya EBA öğretmenleri daha nitelikli ve donanımlıydı. ÖBA videoları izlenerek eğitim alıyor öğretmenlerimiz, yaşasın! Gerçekten teknoloji ve çağı yakalamışız, kutlarım!
Bir de bu uzmanlık hikâyesinin “sendikalar” boyutu var. Akıl alır gibi değil, ses çıkmıyor sendikalardan. Dedikodu boyutu da aldı başını gitti. Bir sendika özel üniversitelerle (Tabiki her üniversite değil, belirli bazı üniversiteler)üyelerine yönelik toplu yüksek lisans anlaşmaları yapıyormuş. Hatta rivayet o ki, derslere doğru dürüst girmeden, parayı basıp yüksek lisans alan da varmış. Yüksek lisans başvurusu toplu yapılıyorsa ve sendika üzerinden yapılıyorsa kimse kusura bakmasın orda da yanlış olan, kötü koku çıkaran bir şey vardır!
Diğer taraftan böylesi bir durumda yüksek lisans var diye uzmanlık, doktora var diye başöğretmenlik veriliyorsa ve maaşlara da yansıyorsa büyük çekişme ve karışıklıklar olacaktır. İyi kötü işleyen bir eğitim sistemini durup durup karıştırmanın mantığı nedir, biri bana izah etsin!
Bir an önce öğretmenlerin de büyük çoğunluğunun kabul etmediği, sadece avantajlı olduklarını düşünenlerin benimsediği bu yanlıştan dönülmeli ve öğretmenleri sınıfta biricik öğrencileri ve kötü ekonomik koşullara rağmen öğretme azimleriyle başbaşa bırakmalıyız.
Bu girişim, öğretmenlerin huzurunu kaçırmıştır ve eğitim-öğretim sistemimize zarardır, yapmayın!