Malumunuz; 4 Haziran 2023'te LGS, 17-18 Haziran 2023 tarihlerinde ise YKS yapılacak. Bugün itibariyle LGS' ye 38, YKS' ye ise 51 gün kalmış oluyor. Bu nedenle öğrencilerin bundan sonraki çalışmaları oldukça büyük önem arz ediyor. Çocukların tüm derslerden eksikliklerini tamamlamaları ve motivasyonlarını en üst seviyede tutmaları büyük önem taşıyor. Yoğun ve stresli geçecek olan bu dönemde büyük oranda konularını bitirmiş olan öğrencilerin deneme sınavlarına girmeleri ve bol soru çözmeleri gerekiyor. Öğrencilerin soru çözdükten sonra eksik ve hatalarını görme fırsatı olacaktır. Bu durum onların demoralize olmasına da sebep olabilir; ancak sınav öncesi bu eksiklikleri görmeleri, onların eksik olan konuları tamamlamaları açısından kendilerine büyük bir katkı sağlayacaktır. Bu nedenle soruyu yanlış yaptım diye üzüleceklerine sınav öncesinde eksiğimi tamamlama fırsatım oldu diye sevinmeleri gerekmektedir. Çözemedikleri sorular ve zorluk yaşadıkları konular ile ilgili öğretmenleriyle birlikte hareket etmeleri öğrencilerin nokta atışı yapmalarını sağlayacaktır. Kendi durumlarıyla yüzleşip gelişmeleri için öğrencilerin son düzlükte var güçleriyle çalışmaları gerekiyor. Zira bu dönemde yapılacak çalışmalar sınav performansında belirleyici bir etkiye sahiptir.
Bugün LGS' ye girecek öğrencilerimizin ailelerine bir konuyu özellikle hatırlatmak istiyorum. Bir öğrencinin nitelikli Anadolu ve fen Liselerine girebilme ihtimali ortalama %5'tir. Bu nedenle her halükarda 100 öğrenciden 95'i ya meslek liselerine yerleşecek ya da mahalli yerleştirme ile nitelikli olmayan okullarda eğitimini sürdürecektir. Bu yüzden %5'lik dilime giremeyen öğrencileri henüz hayatının baharında başarısızlık etiketiyle yaftalamamak gerekir. Fen liseleri ve nitelikli Anadolu liselerinde okumak muhakkak ki daha avantajlı; ancak bu avantajlar da sınırlı. Aynı sınıfta bir arada okuyacağı sınıf arkadaşlarının akademik seviyesinin dışında mahalli Anadolu liselerinden nitelikli Anadolu liselerinin çok da bir farkı yok. Gerek öğretmen kadrosu gerekse de müfredat ile ilgili birçok konuda büyük farklar bulunmaz. Fen liselerinin müfredatında sayısal temelli bir sistem olması münasebetiyle bir fark söz konusu. Dokuzuncu sınıftan itibaren doğru bir stratejiyle nitelikli olmayan okullardan da başarılı birçok öğrenci çıkarılabilir. Bu nedenle LGS sonuç sınavı değil, ara bir sınavdır. Asıl olan sınav, üniversitelere giriş sınavı olan YKS'dir. Nitelikli okulları kazanamayacak öğrenci sayısı kazanacak olanlardan 19 kat daha fazladır. Diyarbakır özelinde baktığımız zaman her yıl 40.000 civarında öğrenci LGS'ye girer ve bunların 1700 civarı nitelikli fen ve Anadolu liselerine yerleşir. Bu rakamlara baktığımızda, her yıl Diyarbakır'da 38.000, ülke genelinde ise bir milyonun üzerinde çocuğumuzu travmatik bir durum ile karşı karşıya bırakıyoruz. Maalesef ülkemizde birçok kişi ikinciliğin bile başarısızlık olduğu düşüncesine sahipken bu kadar çok fidanımızı bu yaşlarda soldurmanın hiç bir anlamı yok diye düşünüyorum. Kazanacak olan yüzde 5'lik gruba odaklanıp yüzde 95'i başarısız addetmek, toplumsal menfaatlerimize uygun olmayacaktır. Kaldı ki tüm çocuklar başarılı olsa bile bunların sadece yüzde beşi bu okullara girecektir. Bu değişmeyen bir gerçekliktir. Bir diğer detay da bu sınavların çocukları sadece akademik başarı açısından birbirinden ayırıyor olması. Özellikle insani değer ve diğer özelliklerle ilgili hiçbir hükme sahip değildir. Bu sınavın sonucu ne olursa olsun çocuklar yine bizim çocuklarımız olarak kalacaktır. Yanlış yaklaşımlarla ebeveyn ve eğitimciler olarak kendi işimizi de zorlaştıracağımızın farkında olalım.
En büyük tehlike de öğrencilerin kendini başarısız ve işe yaramaz kişiler olarak görmeleri. Öğrencilerin kendilerini başarısız olarak görmeleri ve sayılarının bu kadar fazla olması, sekizinci sınıftan itibaren özgüveni düşük, asosyal, okul ve sınavlardan uzaklaşmaya çalışan bir toplumun oluşmasına neden olmaktadır. Henüz hayatının ilk evresinde çocuklarımıza bunu yapmaya hakkımız yok diye düşünüyorum. Sadece onlara değil, geleceğin yetişkinleri olacakları için aslında toplumumuzun sosyal dinamiklerinin de altına dinamit yerleştirmiş oluyoruz. Sınavlara hazırlık sürecinde çocuklarımız için elimizden geleni yapalım; ama sonucun ne olduğuna bakılmaksızın çocuklarımızın kendilerini geliştirme coşkularını öldürmeyelim. Çünkü onları toparlamak yine bizim görevimiz olarak kalacak ve maalesef onları yeniden toparlamak oldukça güç bir iş.
Sevgiyle ve anlayışla kalın!