28 Mayıs tarihine kadar âlemi değiştirme, dönüştürme şansı var mı-yok mu, bilemiyorum, ancak ben Kemal beyin yerinde olsam, o genel merkezde tek bir danışmanın dahi oturmasına izin vermem.
Neden vereyim ki?
Sadece partiye yük oldular.
O nedenle, oralarda oturup, yer işgal etmelerine de gerek yok.
‘Ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanıyım’ diyerek, hava bastılar, muhtemel iktidarın tepelerinde yer almak gibi bir çaba içinde oldular. Bu saatten sonra oturup ne üretecekler, ne yapacaklar?
‘Kemal Kılıçdaroğlu gönüllüleri’, ‘Doğu Masası çalışma grubu’ gibi, parti mekaniğinin dışında örgütlenmeler üreterek kafa karıştırdılar, bol, bol fotoğraf çektirerek, sosyal medya üzerinden kendileri kazandırıyor gibi bir algıya neden oldular. Hiç de öyle olmadı, çünkü toplumda hiç birinin karşılığı yok. Zaten kazandıramadılar.
Daha önce de defalarca yazdım; 100 yıllık bir parti var, kurulları, yönetim kadroları var.
Mahalle, belde, ilçe, il örgütleri var. Parti meclisi var, MYK’sı var, Genel Başkan Yardımcıları var.
Bu kadar ciddi yapılanması olan parti kurulları dururken, kendine mevzi ve mevzu yaratan danışmanların ürettiği, alternatif yapılanmalar neyin nesi.
Kürt seçmen Kemal Kılıçdaroğlu’na oyunu vereceğini deklare etmiş, geriye dönüşü mümkün olmayan bir yola girmiş, bunu da açık, açık beyan ediyor. Buna rağmen, ‘gönüllüler’ adı altında bir araya gelmiş gruplar, Kürt illerini dolaşıp, Kemal Kılıçdaroğlu propagandası yapıyor, Cumhurbaşkanlığı için oy istiyor. Oy vereceği garanti olan bölgeleri dolaşmak yerine oy verme ihtimali olmayan bölgelere program yapıp dolaşmak, oy istemek daha doğru olmaz mıydı?
YOK.
İlla da ‘Sen, ben, bizim oğlan’ muhabbeti olacak ki, ‘Çalışıyoruz’ fotoğrafları çekilsin. Dostlar da alışverişte görsün. Bunlardan bazıları da, partiden azade, ‘Özel’ olduklarını, parti sistemine dâhil olmak istemediklerini açıkça beyan ettiler. Bunlar, seçim sürecinde hakikaten sabrın sınırlarını zorladılar.
Kim kime bağlı, nasıl bir organizasyon içindeydi, doğrusu anlayamadık, ancak, yansıdığı kadarıyla doğru işler yapılmadığı ayan beyan ortadaydı.
Sonuç: CHP yine yüzde 25, Kemal bey ikinci turda, yani kimsenin bir katkısı yok, olmamış da.
Ne 6’lı masanın kahramanlarının ne de Genel merkeze birikmiş olan danışmanlar ordusunun!
Sadece CHP kimliğiyle, Türkiye genelinde örgüt çalışmasıyla, kendi adaylarıyla, mevcut tablonun üzerinden ancak bu kadar oldu.
Şimdi son noktadayız, ya devri daim olacağız, ya da devri âlem…