Dicle Üniversitesi’ndeki kongre merkezinin adı değişti.
Diyarbakır’a ve ülkeye ‘hayırlı’ olsun!
Ne diyelim?
Senato karar almış, bir faaliyete imza atmış!
Kolay yöntem, 15 Temmuz ile ilgili faaliyete imza at, raf ömrün uzasın.
Herhangi bir şeyin içinde 15 Temmuz telaffuz edilince akan sular duruluyor!
Biz üniversiteleri, sorun olmayan, sorun çözen, geleceğe hazırlayan, vatandaşla, öğrenciyle, başka kurumlarla didişmeyen, dalaşmayan kurum olarak bilirdik. Bu mevcut üniversiteler ve rektörleri sorunların kaynağı pozisyonlarını hiç kaybetmiyorlar, sürekli kendilerini bu anlamda güncelliyorlar. Son kullanma tarihlerinin uzamasına zeminler hazırlıyorlar.
‘Nasıl göze gireriz, nasıl mevcut pozisyonumuzu korur, kalıcı oluruz’ diye düşünüyorlar, pozisyonlarını kişisel ikballeri üzerine planlıyorlar. Üniversitelerin asıl görevi, çalışma alanı toplumun ikbali ile ilgilidir. Beka dediğimiz şey, toplumun ikbali ile ilgili yapılan çalışmalarda hayat bulur.
Rektörler ve ekiplerinden söz ediyorum.
Buna senatodakilerde dâhildir.
Dicle Üniversitesi senatosunda arada bir alınan bir iki karar olur, onlara da karar demek bin şahit ister.
Üniversitede öğrenci sayısı her yıl düşüyor.
Düşe, düşe neredeyse öğrenci kalmayacak.
Senatodan, yönetimlerden, rektörlerden, ‘öğrenci sayısını artırmak’ adına bir çalışma, açıklama duyduk mu?
Duymadık.
Bunu sadece yeni yönetim için söylemiyorum.
Günahlarını almayalım.
En az 3-4 dönem öncesine kadar gidebiliriz, bu vurdumduymazlığa vurgu yapmak için.
Vurdumduymazlığı birbirlerine devrettiler, geleneksel hal aldı.
Üniversitenin asli sorunlarıyla değil, atıl işlerle uğraşıyorlar.
Dicle Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezi tabelasına 15 Temmuz yazınca kendilerini hizmet yapmış olarak kabul ediyorlar, bununla övünüyorlar. Ya da Şafii mezhebi araştırma merkezi kurarak, bir faaliyet yaptık diye vicdanlarını rahatlatıyorlar. Vicdan, hizmetle, hizmetin verimliliği ile rahatlar. Mevcuda yapılan bir iki rötuş hizmet hanesinden sayılmaz.
Üniversite için, üniversitenin ait olduğu kent için bir şeyler yapın, kafamızı kırın, siz bizi taşlayın. Yapmadığınız sürece hiç kusura bakmayın, biz sizi daha çok taşlarız. Hamasetle, körler sağırlar birbirini ağırlar mantığı ile ne üniversite ne şehirler, ne de ülke yönetilir. Domino taşları nasıl tek, tek diziliyorsa, öyle de tek, tek yıkılır.
*