Covid-19 pandemisinde 1 Haziran itibariyle normalleşme sürecine girildi. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve özellikle bölgede olmak üzere ülke genelinde vakalar hızlı bir şekilde yükselmeye başladı. Birçok ilde peş peşe maskesiz sokağa çıkmama gündeme geldi. Bölge illerinde ise sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda vaka sayılarının ciddi oranda arttığı ifade ediliyor.
Yetkililerden ise pandemi sürecinde normalleşmenin vatandaş tarafından yanlış algılandığına yönelik açıklamalar yapılıyor. Türk Tabipler Birliği de yaptığı açıklamalarda normalleşme sürecine kontrolsüzce girildiği yönünde eleştiriler yöneltiyor.
Kim haklı kim haksız mevzusundan ziyade ortada normal olmayan bir sürecin işlediği ve vaka sayılarında artışın olduğu açık. Sağlık Bakanlığı tarafından günlük paylaşılan koronavirüs tablosunda da Bakan Fahrettin Koca’nın uyarılarında da vakaların arttığı ve önlemlerin titizlikle uygulanması gerektiği ifade ediliyor.
Tüm bu tablodan da anlaşılacağı gibi normalleşmeye niyet ettiğimiz bir süreçte virüsün yayılma hızında anormal bir artış var. Bunun önüne nasıl geçileceği konusunda kim ne kadar yetkili, etkili bu bir yana toplum olarak bunda hepimize düşen sorumluluklar var.
Şuan semptomlu olmayan temaslılara test yapılmıyor ve test yapma sorumluluğu da yetkisi de e-imza ile hekimlere bırakılmış durumda. Filyasayon ekipleri testi pozitif çıkanlarla teması olan herkesi karantina altına alıyor. Evlerinde karantina süreçleri Aile Hekimliklerince de sürekli olarak takip ediliyor ve herhangi bir semptom belirtisi çıkması halinde 112 Acil karantinadaki vatandaşları hastanelere test için götürüyor. Hatta vatandaş kendi imkanları ile de test için hastanelere gidebiliyor.
Vaziyet halihazırda bu ancak bir gariplik var. Covid-19 testi yaptıran ve test sonucunu bekleyen kişi ya da kişiler ve onların temaslı olduğu kimseler normal hayatlarına devam ediyorlar. Haliyle salgın da yayılmaya devam ediyor. Yani virüs bulaşan biri semptom gösterinceye kadar test için gitmiyor ve bu sürede virüsü etrafına yayıyor. Semptom göstermesi halinde test için gidiyor ve test sonucu çıkıncaya kadar da virüsü yayıyor. Testi pozitif çıktığında ancak karantinaya alınıyor ve temaslı olduğu kişiler de filyasyon kapsamında kontrol altına alınıyor. Virüs tam da bu yüzden hızlı yayılıyor, çünkü virüsün bulaşma zamanı ile test sonucu arasında kalan günlerde virüs yayıldıkça yayılıyor. Virüsün yayıldığı bu sürenin mümkün mertebe minimize edilmesi gerekiyor. Bunun için filyasyon ekiplerinin test sonucundan önce harekete geçebilmesi gerekiyor.
İkinci bir husus ise virüsü sokaktan çok yanıbaşımızdaki insanlardan kaptığımız gerçeğidir. Yani yabancı olan, bizi tanımayan insanlardan çok biz virüsü tanıdığımız bildiğimiz ve sürekli iletişim halinde olduğumuz yakınlarımızdan, çevremizden kaptığımız gerçeğidir. Virüs uzakta değil yanıbaşımızda; iş arkadaşımızda, akrabalarımızda, arkadaşlarımızda vs. Çünkü biz en yakınımızdakilere karşı kendimizi korumasını bir türlü başaramıyoruz. Niye, çünkü onlardan beklemiyoruz. Hal bu ki, bize virüsü en kolay bulaştıracak olan en yakınımızdaki insanalardır. Bizi hasta edecek virüs yükü en çok temasta olduğumuz yakın çevremizdedir. Dışarıda maskemizi takmışız, sosyal mesafemizi korumuşuz, buradan bize virüs bulaşma riski ile yakınımızdaki insanlarda virüs bulaşma riski arasında dağlar vardır. O yüzden yanıbaşımızdaki insanlara karşı çok daha fazla dikkat etmeliyiz. Ne kadar az temas o kadar güvenli bir yaşam demektir. Yine evimize günü birlik gelen kargocu, mobilyacı, tamirci vs. çok dikkat etmeli ve fiziksel temastan kaçınmalıyız.
Normalleşme sürecinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için ve günlük yaşamımızda virüsten korunabilmemiz için hem genel önlemleri sıkı sıkıya uygulamalı hem de yakınımızdaki insanlara karşı çok daha fazla dikkat etmeliyiz. Virüs uzakta değil yanıbaşımızda.