TİGRİS HABER - Parti kapatmaya karşı olduklarını ifade eden Altaç, “Bunu demokrasi standartları açısından da kabul etmek mümkün değil. HDP ya da bir başka parti fark etmez, parti kapatmaya ilkesel olarak yaklaşıyoruz ve bunu doğru bulmuyoruz. Siyasi partiler kapatılamaz. Siz bir siyasi partiyi kapattığınız zaman demokrasinin ülkede kurumsallaşmasını ve sorunların demokratik çerçevede çözümünün önünü kapatmış oluyorsunuz” dedi.
Tigris Haber - Özel
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç, HDP’nin kapatılması tartışmalarına, reform paketine, iktidarın esnafa yönelik destek paketine ilişkin Tigris Habar’e konuştu.
‘HDP’yi kapatmakla Bahçeli hangi sorunu çözmeyi bekliyor?’
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç, HDP’nin kapatılması tartışmalarına ilişkin şunları söyledi: “Türkiye siyasal tarihine baktığımızda yakın zamanda AK Parti de kapatma davası ile karşı karşıya kalmıştı. Şuan AK Partide siyaset yapanlar parti kapatmanın ne olduğunu eni iyi bilecek kimselerdir. Sonuçta bir siyasi partinin tabanı olur, gönüllüleri olur, oy vereni olur, çalışanları olur vs. Sonuçta ciddi bir toplumsal kesim var, bundan etkilenecek. Artı temsil ettiği bir toplumsal kesim var. Vatandaşlar sonuçta o partiye oy vermiş ve tüm bunları bir araya getirdiğimiz zaman bir partinin kapatılması kabul edilemez. Bunu demokrasi standartları açısından da kabul etmek mümkün değil. HDP ya da bir başka parti farketmez, parti kapatmaya ilkesel olarak yaklaşıyoruz ve bunu doğru bulmuyoruz. Siyasi partiler kapatılamaz. Siz bir siyasi partiyi kapattığınız zaman demokrasinin ülkede kurumsallaşmasını ve sorunların demokratik çerçevede çözümünün önünü kapatmış oluyorsunuz. Sayın Bahçeli her sıkıştığında HDP’yi kapatın diyor. Çözüm süreciyle de ilgili yeri geldiğinde durdurun diyor. Bahçeli bir öyle bir böyle konuşuyor ve bunun toplumda karşılık görmesi mümkün değil. 17-25 Aralık sürecinde Sayın Bahçeli’nin Sayın Cumhurbaşkanı hakkında ne dediğini çok iyi hatırlıyoruz. Bugün ise çok farklı şeyler söylüyor ama siyasetin doğrusu bir olmalıdır. Toplumun yararına olan ve genlini ilgilendiren konularda eğer istikrarlı söylemlerde bulunuyorsak bu toplumda bir karşılık bulur. HDP 6 milyondan fazla vatandaşın oyunu almış bir partidir. Sayın Bahçeli’nin keyfi istediği için biz bunu kapattıracağız, ondan sonra da Türkiye’deki sorunları çözeceğiz diyeceksiniz. Bu yaklaşımla hangi sorunu çözebilirsiniz? HDP’yi kapatmakla Bahçeli hangi sorunu çözmeyi bekliyor?”
‘MHP’nin her söylediğini tasdik eden, Bahçeli’nin bütün taleplerini yerine getiren AK Parti’dir’
Türkiye’de son dönemde demokratik standartların aşağı çekildiğini ifade eden Altaş, şöyle konuştu: “Türkiye’de mevcut sistemin yürümediği açık. Türkiye’yi bir bataklığın içine çektiler ve bunun baş müsebbibi de Bahçeli’dir. Sonra da Sayın Cumhurbaşkanı, Bahçeli ile birlikte hareket etmekle en büyük müsebbiplerden bir tanesidir. Ekonomik olarak, sosyal olarak bataklığın içindeyiz. Sağlık olarak bataklığın içindeyiz, eğitim olarak bataklığın taa göbeğindeyiz. Şimdi ne oldu, Sayın Bahçeli “HDP Kapatılsın” demekle kendini temize çıkaracağını zannediyor. Numan Bey birşeyler söyleyerek kendini temize çıkarmaya çalışıyor vs. Bundan kaçamazlar, sorumluluk hepinizdedir. Siz bütün bunları birlikte yaptınız. Sistemin inşasında insanların iyi niyetini de istismar ederek ülkeyi bataklığa gömdünüz. Şimdi bu şekilde çıkışlarla sorumluluktan kaçamazsınız. Sayın Bahçeli bu ülkede siyasetin ve toplumun ayrışmasında en büyük sebeplerden bir tanesidir. Ama bu alanı da Bahçeli’ye açan AK Parti’nin bizatihi kendisidir. MHP’nin her söylediğini tasdik eden, Bahçeli’nin bütün taleplerini yerine getiren AK Parti’dir. Kusura bakmasınlar her işi beraber yaptılar ve sorumluluğunu da beraber çekecekler. Bölgeye gelsinler de yaptıkları tahribatı görsünler. Siyasi partiler demokrasinin temel unsurlarıdır. Partilerin düşüncelerine, fikirlerine herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Beğenmeyebilirsiniz, size aykırı da gelebilir ama saygı duymak zorundasınız. Demokratik standartları aşağıya çekemezsiniz.”
‘Kürt meselesi tamamen demokrasi problemidir’
Kürt sorununu konuşmaktan çekinmemek gerektiğini belirten Altaç, şunları ifade etti: “Millet en yakın seçimde hem AK Partinin hem de MHP’nin üzerini çizecek. Vatandaş seçimi bekliyor. Ülkenin gerçeklerini, toplumun sorunlarını dile getirmek hangi dönemde bu kadar suç unsuru olmuş, böyle bir şey olabilir mi? Ülkede bir sorun varsa bunu herkes özgürce dile getirebilmelidir. Türkiye’de sorunlar var ve siyaset de bunları dile getirmek için vardır. Sorunları dile getirenleri farklı bir şekilde lanse ederseniz demek ki, sizin farklı düşünceleriniz var. Demek ki, sizin gocunduğunuz şeyler var. Kürt meselesiyle konuşacak o kadar çok şey var, neden konuşmaktan korkuyoruz. Neden çekineceğiz, 2013-2015 sürecini herkes yaşadı ve o süreçten herkes de memnundu. Türkiye’de bu meselenin çözümü kime ne zarar verecek? İnsanlar ölüyor, ekonomik olarak kayıplarımız var. İnsanlar mağdur olmuş, peki biz neyin derdiyiz. Her şeyi konuşabiliriz, tartışabiliriz. Bunun da çözüm adresi siyasettir; silah değil, yakma, yıkma, öldürme değil. Kürtlerin bu memlekette yaptığı hizmetleri kimse yadsıyamaz. Neyin peşindeyiz, birbirimizden alıp veremediğimiz ne var? Utanmadan, sıkılmadan “Kürt kökenli vatandaşlarımız” diyor, yazıklar olsun. Biz Kürdüz, bu memlekette yaşıyoruz. Bir taraftan kardeşiz diyecek, etle tırnağız diyecek vs. Biz etle tırnak değiliz. Biz bu memleketin asli unsuruyuz. Bu memleketin harcında Türklerin de Kürtlerin de Lazların da Çerkezlerin de hizmeti var. Kürtler bu coğrafyanın kadim halkıdır. Siyaset kurumu bu memleketin meselelerini çözmek zorundadır. Biz bu meseleleri kendi içimizde çözmezsek birileri bu meseleleri bize çözdürmez. Bize göre Kürt meselesi tamamen demokrasi problemidir. Sadece bu meselede değil inanç anlamında da Türkiye’de demokrasi problemi var. Alevilerin de demokrasiden kaynaklı problemleri var. Gayrımüslümlerin de problemleri var. Müslüman kesim de demokrasiden kaynaklı problemler yaşamışlar. Yakın tarihe kadar da bu problemleri yaşıyorlardı. Biz tüm bu sorunları siyaseten tartışacağız.”
‘Demokratik standartlar çerçevesinde siyaset bu meseleyi çözmelidir’
Devletin Kürt meselesini çözmek zorunda olduğuna dikkat çeken Altaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt meselesini hükümetler hiç bir talep olmasa dahi çözmek zorundalar. Ben bir Kürt olarak anadil talebinde bulunmasam bile devlet bunu düşünüp hizmet etmesi gerekiyor. Falan, örgütün, yapının, partinin talebi olmaksızın, Türkiye’nin selameti için hükümetin bu meseleyi masaya yatırması gerekiyor. Ülkedeki iç barışın sağlanması için bu konuda yasal anayasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bunun için birbirimizi düşmanlaştırmanın, kriminalize etmenin gereği yok. Demokratik standartlar çerçevesinde siyaset bu meseleyi çözmelidir.”
‘Ülkeyi batırdınız, adalet yeni mi aklınıza geldi?’
İktidarın reform paketinde hiç bir beklentisi olmadığını ifade eden Altaç, şunları söyledi: “Bütçe görüşmelerinde bakanların nasıl bir üslupla konuştuklarını gördük. Topluma örnek olması gereken kişilerin kullandığı basit dili gördük. Bu dili kullananlardan reform çıkmaz. Bu dilde olsa olsa siyasi kulvarda ortamı gerginleştirerek oy devşirme ve mevcut oyları da tahkim etme derdi var. Reform yapmaya niyeti olan ilk başta dilini, söylemini düzeltecek. Ekonomik güvenceleri için yasal düzenleme yapacaklarmış. Yeni mi aklınıza geldi. Zaten bunları kaldıran sizsiniz. Siz bunları yaparken, yapmayın, etmeyin ülkenin altına dinamik koymayın dedik. Bu kadar hukuksuzluk olmaz, bu kadar adaletsizlik olmaz. Bir de utanmadan reform yapacağız diyorlar. Hangi reformu yapacaksınız? Var olanı ortadan kaldırdınız. Toplumda yeni bir beklenti yaratıp bunun üzerinden oy devşirmek istiyorlar. Vatandaş bunu yutmaz. Siz bu memlekette son 4 yılda resmen yüzbinlerce insanı biçtiniz. Ekonomik olarak biçtiniz, sosyal olarak biçtiniz. Adalet olarak, hukuk olarak biçtiniz. Yaptıklarınız ortada. Adalet Bakanı bile adaletsizliklerin boyu aştığının farkında ve adalet ‘gelsin’ diyor. Adalet kurumunun başındasın, hangi adaletten bahsediyorsun? Adalet taraftarı bir adamsan, adaletsizlik yapıldığında tepki gösterecektin. Ülkenin yasaları var, adaletsizlik varsa buna dur demen gerekiyordu. Şimdi mi aklınız başınıza geldi. Ülkeyi batırdınız, adalet yeni mi aklınıza geldi? Adalet herkese lazım. Kişiye, gruba, partiye göre adalet olmaz.”
‘Esnafa kira yardımı yapacaklarsa Almanya’ya, İngiltere’ye baksınlar’
Her hafta Cuma günleri ilçe başkanlarının rutin olarak esnaf ziyareti yaptığını ve esnafın sorunlarını dinlediğini belirten Altaç, şöyle konuştu: “Bölgede genç nüfus çok yüksek. Diyarbakır nüfusunun yarısı 35 yaş altı. Bu insanların işe ihtiyacı var, çünkü yarısı işsiz. Pandemi süreciyle birlikte işsizlik daha da arttı. İnsanlar ekonomik cenderenin içinde eziliyor. Evine asgari ücret girmeyen binlerce insan var. Devletin bu insanlara destek olması gerekiyor. Türkiye’de açlık sınırı 3 bin TL’ye dayandı. Asgari ücret ise 2 bin 324 TL. Hükümet bunu görmüyor mu? Asdgari ücrete reel enflasyon üzerinden zam yapılması gerekiyor. Reel enflasyon yüzde 25’lerde. Asgari ücretten hiç bir şartta vergi alınmamalıdır. Sosyal devlet vatandaşın eğitim ve sağlık giderlerini karşılamalıdır. Hükümet esnafa 750 TL kira desteği yapacakmış, bu acizlik göstergesidir. Pandemi ilk başladığında biz parti olarak esnaflara kira yardımını ve çalışanlara maaş desteğini dile getirmiştik. Pandemiye ilişkin yeni bir bütçe oluşturulması gerektiğini söyledik. Esnafa 750 TL kira yardımını nasıl hesaplamışlar, hangi çağda yaşıyorlar? Esnafın kirası 5 ila 10 bin TL. Esnaf 8 aydır iş yapamıyor, 750 TL nedir? Esnafın çalışanı var, sigorta primleri var. Eğer esnafa kira yardımı yapacaklarsa Almanya’ya, İngiltere’ye baksınlar. Devede kulak bile olmayan yardım olmaz. Ödemeler 6 ay ertelenmişti ve bu aydan sonra ödemeler başlayacak. Vatandaşa yardım etmediler, vatandaşı borçlandırdılar. Borç boyu aşmış, işyerleri kapanmış ve 750 TL kira desteği, olmaz bu. Bütçe görüşmelerinde CHP milletvekili ‘millet aç, karnına sadece kuru ekmek giriyor’ diyor, ‘utanmaz’ bir milletvekili de oradan ‘o zaman aç değil’ diyor. Bu kişi de şuan Türkiye’yi yönetiyor, vatandaşın sorunlarını çözmeyi taahhüt ediyor. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı bunu nasıl değerlendiriyor, nereye koyuyor? Kuru ekmek yiyen biri aç kapsamına girmiyor mu?”