TİGRİS HABER - TBMM’de bugün yaptığı konuşmada, Türkiye’deki her davanın hukuki kaygılarla açılamayacağını belirterek, yakın süreçte açılan bazı davaların siyasi kaygılar içerdiğini söyledi. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yargılandığı Kobane davasına dikkat çeken Tanrıkulu, “Kendi tarihimizden biliyoruz ki, Türkiye’de her dava hukuki kaygılarla açılmaz ve yakın tarihimizden de biliyoruz ki, bazı davalar siyasi kaygılarla açılır. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, ki bu kürsülerde Milletvekilliği yapmışlardı, yargılandığı bu dava bir siyasi davadır, hatta bir siyasi intikam davasıdır. Kendileri tutukludur ama bana göre tutuklu değiller, bir Mahkeme tarafından verilmiş bir karar olsa bile bu arkadaşlarımız, bu dostlarımız bir siyasi rehinedir. Kürt Meselesinin bir siyasi rehinesi olarak bir mahkeme kararı ile cezaevinde tutulmaktalar” dedi.
Kobani davasını baştan sona kadar takip ettiğini hatırlatan Tanrıkulu, şunları söyledi:
“Şimdi başından beri bu davayı takip ediyorum, takip etmeye çalışıyorum, savunmaları takip ettim, iddianameyi okudum, en son mütalaayı okudum ve bu ‘kanı’m değişmez. Bazı şeyleri belki aynı düşünmeyiz ama kendi hukukçuluğuma güvenirim. Burada Ak Partili arkadaşlarıma söylüyorum: Selahattin Demirtaş’ın Cuma günü, yayıncısına bugün sordum, Cuma günü çıkacak şu kitabı var, ‘Onurlu Yaşam Davası – Demirtaş Savunması’ ben her gün takip ettim sosyal medya üzerinden ve kitap haline dönüştü. Eğer burada ne yaptığınızın farkında olduğunuzu öğrenmek istiyorsanız, sizden ricam yakın zamanda Kürt Meselesinin ne olduğunu ve bu davanın nasıl açıldığını ve hangi delillerle yürüdüğünü, burada 9 yıl Milletvekilliği yapmış, Cumhurbaşkanı Adayı olmuş Selahattin Demirtaş’ın, ki kendisi Ankara Hukuk Fakültesinden mezun iyi bir avukattır ve aynı zaman dilimi içerisinde avukatlık yaptık Diyarbakır’da, bu kitabı okumanızdır, yani ne yaptığınızın farkına varmanız açısından, yapar mısınız bu sizin takdiriniz. Bu bence sizin ileride kendi vicdanınızla kendi partinizin arasındaki makası da aynı zamanda tayin edecektir.”
Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Ekim 2014 tarihinde Kilis’te yaptığı konuşmayı canlı olarak dinlediğini anlatan Tanrıkulu, “Neden bunları söylüyorum? Değerli Arkadaşlar, 6 Ekim 2014 tarihinde Sayın Erdoğan Kilis’te konuştuğu zaman ben de kendisini canlı dinledim. O zaman da Milletvekiliydim, hukukçuydum, bu Cumhuriyetin yurttaşıydım ama aynı zamanda Kobane’de yaşayan yurttaşlarla aynı kimliğe sahip bir Kürt’tüm. Sayın Erdoğan’ın ‘Kobane düştü, düşecek’ dediği sözleri ve kullandığı ifade, yüzündeki ifade bir yurttaş olarak, bir Milletvekili ve bir Kürt olarak beni son derece beni rencide etti, beni üzdü birçok Kürt’ü üzdüğü gibi. Tam da bu nedenledir ki o zaman Halkların Demokrasi Partisi akşam MYK bildirisiyle bir ‘tweet’ attı, o ‘tweet’i de aynı zaman diliminde inceledim” diye konuştu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tweet ile ilgili büyük dairesinin konu ile ilgili verdiği karara değinen Tanrıkulu, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu tweetle ilgili olarak Büyük Dairesinin verdiği karar var: Hangi illiyet bağını kuruyorsunuz diye. Biraz önce de ifade edildi Değerli Arkadaşlar, bu bir siyasi intikam davasıdır, bir tweetten 52 tane idam istenemez, bir tweetten bu kadar çok siyasetçi bu kadar ağır cezalarla karşı karşıya kalamaz. Bunun farkında olun sadece ve size şunu söyleyeyim, Kullanışlı Yargı Mensuplarından vazgeçin. Bu iddianameyi yazdığı zaman da Başsavcı olan, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan şahsın neler yaptığını biliyorsunuz, çete iddianamelerinde adları geçti, bunları kullandınız, böyle hukuk dışı iddianameler yazdınız ama tarih sizden bu dava nedeniyle hesap soracak ve Adalet ve Kalkınma Partisine bu dava bir sabıka kaydı olarak, Kürt meselesi bakımından da bir sabıka kaydı olarak, ağır bir sabıka kaydı olarak burada yazılacak; bundan emin olabilirsiniz. O nedenle, biraz sonra kaldıracağınız her el, aynı zamanda burada kaldırılan her el sizlerin de tarihine bir sabıka kaydı olarak yazılacaktır“ şeklinde konuştu.