Salih Yeşil
TİGRİS HABER - Diyarbakır’da sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya gelen Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin toplumun bütün kesimleriyle müzakereyi esas aldığını belirterek, “Demokrasi güçleriyle görüş alışverişinde bulunmak, onlara kulak vermek bizim temel yöntemlerimizdendir. Müzakere de aynı işlevi görüyor, toplumun farklı kesimleriyle ortak bir iletişim dili kurmak için çabalıyoruz” dedi.
Mevcut yönetim şeklini “zorba bir rejim” olarak tanımlayan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Eğer bugün bu zorba rejimi geriletebilmişsek, yeni başlangıç umudunu tartışabiliyorsak bunda bizim mücadelemizin büyük bir payı olduğunu söyleyebiliriz” ifadesini kullandı.
İnkârcı zihniyeti durdurmalıyız
Türkiye çoklu krizler ve çok boyutlu kriz aşamasından geçtiğini ve bunun için farklı çıkış arayışları olduğunu dile getiren HDP Eş Genel Başkanı, partisinin önerdiği çıkışın en etkili çıkış olduğunu belirtti. Partisinin seçim ittifaklara yönelik tutumu hakkında bilgi veren Mithat Sancar, “Bir ekonomik çöküş, siyasal tıkanma var. Bu çok boyutlu krizlerden ve çöküşten çıkmak gerekiyor, bu zorba soyguncu, talancı, savaşçı iktidarı, inkârcı zihniyeti durdurmak istiyoruz. Bu rejimi değiştirmek istiyoruz” diye konuştu.
‘Rejimi değiştirmek istiyoruz’
İktidarın değişmesini isteyen ancak muhalefetin tutumunu eleştiren Sancar, “Bu rejim ve iktidar değişmelidir. Mevcut rejimin devamı senaryosunu açıkça reddediyoruz, ama bu rejimin yerine eski zihniyeti farklı bir ambalajla getirme çabalarına karşıyız. Yani eski rejime dönüşü, devletçi restorasyonu da reddediyoruz. Ne öneriyoruz? Devletçi restorasyona ve mevcut rejime ‘hayır’ diyoruz, yeni bir başlangıç öneriyoruz. Bu başlangıç demokratik dönüşüm programıyla mümkün olabilir. Bunun için imkânlar mevcuttur, krizler yeni imkanların ortaya çıktığı dönemlerdir. Bu dönemin imkânlarını yeni bir başlangıç demokratik bir dönüşüm için değerlendirmek gibi önemli ve hayati bir hedefimiz var. Bu konuda üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız” şeklinde konuştu.
‘En etkili fren yerel demokrasidir’
Değişim için yeni bir başlangıç öneren Sancar, güçlü bir demokrasi istediklerini belirterek, sadece parlamentonun güçlendirilmesinin Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmeyeceğini, dile getirerek, unun için katılımcı, denetim, mekanizmaların güçlü ve toplumsal kontrolün etkili olduğu bir demokratik sistem istediklerini kaydetti. Önerdiği sistemin de en önemli ayağının yerel demokrasi olduğunun altını çizen Sancar, şunları söyledi:
“Eğer bu zorbalığı tek adam rejimini değiştirmek istiyorsak kuvvetler ayrılığına dayalı, yargı bağımsızlığını içeren güçlü parlamentonun bulunduğu bir sistem merkezde kurulmalı. Tek adam rejimine, otoriterliğe karşı en etkili frenin yerel demokrasidir. Yerel demokrasiden kastımız, yerel denetimlerin güçlü olması, kaynaklarını ve yetkilerinin güçlü bir şekilde kullanılmasının güvence altına alınmasını kast ediyoruz.”
Yerel demokrasinin yerel yönetimlerden ibaret olmadığını vurgulayan Sancar, şöyle devam etti:
“O nedenle bizler bugün kayyım rejiminde ifadesini bulan yerel demokrasinin imhası rejimini temelden reddediyoruz. Bunu reddetmeden merkezde de, yerelde de, demokrasiyi inşa etmek mümkün değil. Yerel demokrasi yerelde ortak demokrasi mücadelesini gerektirir. yani yerelde olabilecek en geniş ittifakların ve ortaklıkların kurulmasını gerektirir. Yerelde mücadeleyi birlikte yürütme arayışını samimi olmayı gerektirir. Bizlerin bu çabası sizlerle buluşma konusundaki bu programların amacı da yerel demokrasiyi yerel mücadeleyle var edecek yolları bulmaktır.”
Türkiye’nin en kilit sorunun Kürt sorunu olduğunu değerlendirmesinde bulunan Sancar, Kürt sorununun demokratikleşme ile doğrudan alakalı bir sorun olduğunu aktararak, şöyle konuştu:
“Demokrasinin inşası yeni bir başlangıçta Kürt sorununun demokratik çözümüyle mümkündür, bunları birbirinden ayıramayız. O nedenle bizler hem Kürt sorununun demokratik çözümü hem de Türkiye’nin bütününde demokratikleşmeyi iç içe ele alan bir program ve mücadele yürütüyoruz. Şu anki hakim senaryolar Kürt halkının hak ve özgürlük taleplerini toplumsal alandan dışlamaya dayanıyor. Bütün senaryoların çıktığı temel nokta Kürt sorununda yüzyıllık zihniyetin küçük rötuşlar devam etmesini öngörüyor. Bu iki yaklaşım içinde esasta bir fark yoktur. Ne mevcut rejim ne de devletçi restorasyon Kürt sorununda çözüm gibi bir derde sahip değildir. O nedenle bizler bu senaryoların ana hedefinin ve sonucunun Kürt halkının bir siyasal özne olarak çıkarılması. Kürtlerin siyasal alandan ve toplumsal alandan etkisizleştirilmesi noktasına çıktığını görüyoruz. O nedenle diyoruz ki yeniden başlangıç olacaksa Kürt sorununa demokratik çözümün önünü açacak asgari mutabakatlar gereklidir. Burada saymak gerekirse öncelikle Kürtlerin kendi olarak var olmaları için ihtiyaç duyulan ve evrensel kabul gören hak ve özgürlüklerinin tanınmasıdır. Anadilinde eğitim şüphesiz ilk akla gelendir. Bunların yok sayıldığı, bunların dışlandığı senaryoların yeni bir başlangıç getirme imkanı yoktur. Eskiye dönüşün ne anlama geldiğini 90’lardaki konseptin Susurluk’a 2015 konseptinin şimdiki suç imparatorluğunda dönüşmesinde açıkça görebiliriz. Biz yeniden aynı kirli ve kanlı döngünün yaşanmasını istemiyoruz.Esas olan Türkiye’nin yeni döneminde Kürtlerin toplumsal talepleriyle siyasal iradesinin nerede yer alacağı meselesidir.”
‘Bakanlık tartışmasını konuşmaya değer bulmuyoruz’
Türkiye’nin gerçek anlamda yeni bir başlangıç yapması için partisinin anahtar aktör olduğunu vurgulayan Sancar, yürütülen bakanlık tartışmalarına değinerek, “Burada ülkenin yönetiminde etkili güç olmayı, koalisyon ortağı ya da bakanlık gibi sığ tartışmalara bağlamayı da reddediyoruz. Bunun aslında konuşmaya değer bile bulmadığımızı söylüyoruz. Biz halkların ortak gücünü, ezilenlerin dışlananların iradesini en güçlü şekilde ortaya çıkaracak birlikteliği hedefliyoruz. Bu toplumsal alanda ortak mücadele ve parlamentoda anahtar güç olmayı gerektiriyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde üzerimize düşen sorumlulukların farkındayız. Bu sorumlulukların da aşama, aşama halklarımızla, toplumun temsilcileriyle somutlaştıracağımız tartışmalara devam edeceğiz” şeklinde konuştu.