VİDEO - "Müzik hayatın renkleridir"

‘Kardeş Türküleri’ solistlerinden Vedat Yıldırım folk rock tarzında söylediği şarkılarla dinleyenleri coşturuyor. ‘Bajar’ adlı grubuyla Diyarbakır Tarihi Zerzevan Konağında konser veren Vedat Yıldırım Tigris Haber gazetesine konuştu.

Mümin Ağcakaya

TİGRİS HABER - Uzun yıllar Kardeş Türküleri grubundan tanıdığımız ve söylediği şarkıları zevkle dinlediğimiz Vedat Yıldırım Bajar adıyla oluşturduğu müzik grubuyla şarkıların söylemeye devam ediyor. Kendisini dinlemeye gelenlerle kurduğu sıcak diyalogla herkesi kendi atmosferinin içine çekiyor. Dinleyenleri de bir yerde şarkısına ortak ediyor. Yer yer kocaman bir koroya dönüştürdüğü mekânda dinleyicilerini adeta yerinde duramaz hale getiriyor.

Kültür alanındaki değerler halkın değeridir

Müziğe ‘Kardeş Türküleriyle’ başladınız. Müzik yolculuğunuz nasıl devam ediyor?

‘Kardeş Türküler’ seneye 30. Yılını tamamlayacak. Boğaziçi Üniversitesinde başladım ama okuduğum okulda müzik bölümü yoktu. Ben de işletmeyi bitirdim. Ben alaylı olarak 93 yılında başladım. Otuz yıllık bir maceramız var. Bizim maceramız da Türkiye’nin macerası gibi. Türkiye’nin de son otuz yılı o siyasi, kültürel, sosyal değişimlerin bütün izlerini bizim karşı kalede görebilirsiniz. Temel derdimiz biliyorsunuz Türkiye çok kültürlü bir yer. Çok kültürlülük tırnak içinde şımartılması gerekirken tam tersine biz kendimizi fakirleştiriyoruz. Ne yazık ki bunun değeri sistem tarafından yeterince bilinmiyor. Biz de bunu şımartmaya çalıştık. Çünkü bu memleketin zenginliği de odur. Herkes övünüyor ya yemek kültürü şöyle zengindir, doğası şöyledir, mimarisi şöyledir diye. Bunların hepsi çok kültürlülüğün ürünüdür. Burada bir değer varsa her halkın rengi vardır. Karşı taraf da bunu müzik alanında dans alanında yapmaya çalışıyor.

Hayatın renklerini anlatmaya çalışıyoruz

Kardeş Türleriyle ilişkileriniz nasıl yol alıyor?

‘Kardeş Türküler’ bir taraftan devam ederken, ben eskiden bateristim. Bateri çalmaya özel merakım vardı. Üniversite de böyle yarı amatör diyebileceğimiz bir grubumuz da vardı. Sonra Kardeş Türküler mesaisi artınca o işi boşladım. Sonra Kardeş Türkülerde işler rayına oturunca Roc Müzik alanında bir şeyler yapmak için Bajari’yi kurduk. Bajari Kürtçede şehir demek. Niye ismi Bajar? Çünkü 90’larda köy boşaltmalarla birlikte Kürt nüfusunun çoğu şehirlerde toplandı. Orada yeni bir hayat filizlendi. Karşılaşmalar yaşandı. Bajar da bunun dönüşümünü Kürtçe ve Türkçe olarak yapmaya gayret etti.

Bizim hikâyeler gündelik hayattaki insanların, ara sokaklardaki insanların işportacıların, amelelerin hikâyeleridir. Kapitalizm, beyaz yakalılar onlara ait de şarkılarımız var. Yani hayatın her rengini anlatmaya çalışıyoruz.

Hiç bir zaman gelenekten kopmadık

Bajar bir yerde kentleşmenin getirdiği bir tarz mı? Nasıl bir müzik rotası izliyorsunuz?

Bajar kentleşmenin müziği denilebilir. Tarz olarak biraz da folk rock diyebiliriz. Hiç bir zaman gelenekten kopmadık. Gerek Kardeş Türküler gerekse de Bajar gelenekselle sürekli bir ilişkimiz oldu. Bestelerimiz dinlendiğinde bu toprakların makamlarını, ritimlerini o form içinde rahatlıkla görebilirsiniz. O yüzden folk rock diyoruz. Kentleşmenin müziği çok geniş kapsamlıdır. Kentlerde birtakım popüler formlar vardır.

Kentlere gelen Kürtlere mi daha çok hitap etme var?

Tabi daha çok ama biz Türkçe de söylediğimiz için hitap etmenin dışında o hayatı anlatıyoruz. Dinleyici kitlemiz gençlerden başlıyor orta yaşlara kadar gidiyor.

Ne tür tepkiler alıyorsunuz?

Folk rock geleneğini Civan Hacolar özellikle Koma Beritanlar çok güzel bir yere getirdiler. Biz de aslında o yoldan devam ediyoruz. Kürtlerde o damar var bu tür yönelimleri seviyorlar. Gençler özellikle seviyorlar.

O gelenekle diğer formlar arasında organik ve içerden daha samimi bir bağ kurulursa sadece gençler değil her yaştan insan daha sıcak bakabilir. Dengbej ve geleneksel müziği seven insanlardan bazıları buna farklı bakabilir. Bu tür şeylere neden gerek var ya da müziği bozuyorsunuz da diyebilir. Anlayışla karşılamak gerekir. Ama biz böyle bir tepkiyle karşılaşmadık. Bu tür çalışmaları biraz içerden yapmaya çalışıyoruz.

Şakiro gibi dengbejlerin eserlerini direk almıyoruz. Bizim yaptıklarımızın çoğu beste ama Dengbej geleneğinden esinleniyoruz.

Bajar’ın yolculuğu ne kadar devam edecek?

Bu tür şeyler devam eder. Biz dışa dönük projeleriz. Tam bir grup olmak istemiyoruz aslında.

Domlar Kürt müziğine çok büyük katkıları olmuş. Onlarla birtakım çalışmalar yapmak istiyoruz. Rock müzikle kemençeyi ya da rebap diyorlar, bunları bir araya getiren bir projenin peşindeyiz.

Müziğe ne zaman başladınız? Müzik ilginizi nasıl çekti?

Müzikle ilişkim köyde yaşadığım için köylerde herkes şarkı türkü söylerdi. Düğün olduğunda herkes oynardı. O zamanlarda bir merakım oluştu. Ama esas olarak Üniversitede biçimlendi diyebilirim. Ortaokulda, lisede o hani çimler üstünde bir araya gelindiğinde gençler şarkı türkü söylerler ya ben de o zamanlar öyle. Ama Kürtçe çok okumuyordum. Çünkü ben Ankara’nın bir Kürt köyünden çıkıp Ankara’ya gelmişim. Ortaokul ve lise ortamında Kürtçe söylemek pek de kolay değildi. Daha çok Livaneli, Ahmet Kayalar, Cem Karaca’ların şarkılarını okurdum. Kürtçe biliyordum ama o ortamlarda söylenemiyordu. Daha çok üniversitede Kürtçe icracılığa başladım diyebilirim.

Diyarbakır renkli ve zengin bir yer

Diyarbakır Kürtlerin kültürel başkentidir. Bu etkinlik sayısından anlaşılıyor. Diyarbakır’a çok geldim. İstanbul’da hasbelkader yaşıyoruz ama buralarda nerelerde yaşarsın deseler ben Diyarbakır derim. Renkli ve zengin bir yer gerçekten.

Ama kentte alt ve üst kesimler arasında ekonomik uçurum çok fazla. 75’de yaşayanlarla Bağlarda yaşayanların hayatları arasında ciddi bir makas açıklığı var. Her iki kesim birbirinden tamamen kopuk.

Diyarbakır’da eskiden çok güzel festivaller yapılıyordu. Ne yazık ki artık yapılamıyor. Bütün insanların buluştuğu Newrozlar gibi. Onun yerine kültürel etkinlikler daha çok lokal yerlerde, eski konak, kasr gibi yerlerde yapılıyor. Ekonomik gücü olmayan insanlar da var. Buralara gelemiyorlar.

Sanatın bir takım kurumlara, yapılara, binalara ihtiyacı var. Belli bir yatırım gerekiyor. Herkes katılabilsin. Buranın halkı dinamik bir halkı var. Ortamın rahatlaması, barış ortamının daha güçlenmesi gerekiyor ki bu tür festivaller tekrar yapılabilsin.

Her yaşlı insanımız bir tarih

“Çok ciddi bir arşivlemeye ihtiyaç var. Zaman akıp gidiyor. Her yaşlı insanımız bir tarih. Mezopotamya kültürlerini koruma, sadece Kürtlerin değil, Ermeniler, Süryaniler, Araplar, Türkmen aşiretler, Aleviler var, Bunlara ait kültürlerin müzikal olarak, dans olarak arşivlenmesi gerekiyor. Böyle bir çalışma ve kütüphanelerin kurulması gerekiyor. Mesela ses kayıt kütüphaneleri, görüntü kayıt kütüphaneleri gibi bir çalışmanın olması gerekiyor. Çünkü değerler yavaş, yavaş kayboluyor.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür-sanat Haberleri