VİDEO - Kıymık ve sütür

Farklı disiplinlerden 7 kadın sanatçının hafıza ve anı taşıma konulu yaptıkları çalışmalar; ‘Birlikte Hareket ve Hafızayı Kaydetmek’ adıyla A4 Açık Sanat Alanı mekânında sergileniyor.

Özel Haber/ Mümin Ağcakaya

TİGRİS HABER - Sergiye ‘Sütür’ (fotoğraf yerleştirme) ve ‘Kıymık’ (enstalasyon) adını verdiği iki çalışmayla katılan sanatçı Ruşen Dicle Aytaş, bu çalışmalarıyla eril bakış açısını eleştirmektedir. Aytaş, eleştirileriyle neye dikkat çekmek ve nasıl bir mesaj vermek istediğini Tigris Haber Gazetesine anlattı.

Eril anlayış egemen olduktan sonra sadece ekonomik ve siyasal alanda değil kadın üzerinde de egemenliğini inşa etti. Hatta zamanla bunu kurumsallaştırdı. Yasalarla da pekiştirdi. Kadına bir dizi yasaklar getirdi. Bunlardan biri de kadının saçları oldu. Sanatçı Ruşen Dicle, ‘Sütür’ adını verdiği çalışmasında eril anlayışın saça nasıl baktığını, kendisinin de nasıl anlatabilirim diye sorgulayan sanatçı;

ZİHNE BATAN KIYMIK

“Eril bir gözü kendi bakışımla tanımlamaya çalıştım. Bakiş açımca eril göz, eril bakış şu demekti; fazlasıyla mekanik, fazlasıyla keskin ve aynı zamanda soğuktu. Bu soğukluk da duygusuzluğundan ileri geliyordu. Eril bakış bakılan nesnelere nasıl bakıyordu? Bakılan nesneler, insanlara nasıl bir karşılık veriyordu. Sorguladığımda saça döndüm. Saç bakıldığının farkında olsa, bir arzu nesnesi olarak bakıldığının ya da bazen erotikleştirildiğinin ya da bazen adaklaştırıldığının anlamını bilse bu erinç bakışa nasıl bir direnç sergilerdi ve nasıl karşılık verirdi diye düşündüm. Bu da beni Nietzsche’nin söylemiyle aslında felsefenin o zihne batan kıymık olduğuna götürdü.

BAŞKALDIRAN SAÇLAR

Ben de çalışmamda saçların göze batan kıymığa dönüşmesini istedim. Saçlardaki teller bilinçli saç telleriydi. Kadınlardan bir direniş ve dayanışma olarak toplanan saç telleriydi. Çünkü bilinçli bir edim olarak o saç tellerinin bu çalışmada yer almasını istedim. Çalışmaya saçları iliştirirken; kimi saçlar göze batmayı ve ona dönük göze batan kıymık olmayı tercih etti. Kimi saçlar da yüzeyde kalmayı tercih etti. Kimileri de yere düşmeyi tercih etti. Yere düşen Albert Camus’un uyumlularıydı. Ve toplum içindeki baskılara ve yıldırmalara dayanamayıp, direnç gösteremeyenlerdi belki. Saçı takılanlar ise başkaldıran insanlardı. Başkaldıran saçlar ve aynı zamanda eril göze batan absürt saçlardı.”

FARKINDALIK İÇİNDE OLAN SAÇLAR

“Benim çalışmamdaki saçlar bilinçli ve karar vericidir ve amacım direnen, direndiğini bilen, farkındalık içinde var olan saçlardı. Var olan kimliklerdi.

DİKİŞ ATILAN FOTOĞRAFLAR

Diğer bir çalışması ise yine suçlanan, her zaman suçlu gösterilmek istenen, her olayda erkeği suçsuz ve haklı göstermek isteyen eril yaklaşıma karşı yüzlerine dikiş atılmış vesikalık fotoğraflarla bir eleştiri getiren sanatçı ‘sütür’ adını verdiği bu çalışmasıyla ise;

‘Haksız Tahrik Yasası’nın çok görünür olmayışının nasıl görünür kılabilirim diye düşündüm. Bu yöntemle kız çocuklara ve kadınlara nasıl bir direnç inşa edebilirim diye düşündüm. Bu yolla aslında öncelikle üç kadının sabıka fotoğraflarına benzeyen vesikalık fotoğraflarla tek bir kadına dönüşmesini, çok kadının da kadınlığa dönüşmesini arzuladım. Bunu yaparken de fotoğrafları çerçevelere bırakmak istemedim. Bunun yerine toplu bir görsel oluşturarak, fotoğrafları zemine yapıştırmak yerine dikiş atmak istedim. Çünkü kurguda dikiş anlam yaratma sanatıydı ve buna da ‘Sütür’ denirdi.

KADINA DÖNÜK SALDIRILARA GEREKÇELER ARAMA

Bir şekilde başını bildiğimiz ve sonunu da bildiğimiz hikâyelerin arasındaki boşlukları kendi zihnimizle doldururduk. Tıpkı eril söylemin başını bildiği taciz, tecavüz eylemlerinin ve sonunu bildiği ölümlerin arasını kendi söylemleriyle doldurması gibiydi bu. Çünkü bu tip olaylardan sonra; ama baktılar, ama güldüler, ama o saatte orada ne işi vardı ama çarşafı dardı ama o da istiyordu gibi çokça duyduğumuz gerekçelendirmelerle; ölümler, tacizler ve tecavüzler haklı kılınmaya ve sanıklar masumlaştırılmaya çalışılmasına bir eleştiridir. Bu tür eylemlere maruz kalan kadınları suçlu gösterilmesine karşı hem eleştiri hem de bunlara karşı bir direnç olsun istedim çalışmamda.”

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Kültür-sanat Haberleri