Serhan Özdemir/Mahsum Kara
TİGRİS HABER - 5 nolu cezaevinin hafıza müzesi olması için STK'ların çalışmaları ve talepleri sürüyor. 5 nolu cezaevi hafıza müzesi girişim grubu öncülüğünde cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bazı Sivil Toplum kuruluşları ve o döneme tanıklık etmiş eski tutuklular katıldı.
12 Eylül döneminin işkencelerle anılan Diyarbakır 5 nolu cezaevinin hafıza müzesi olması için girişimler devam ediyor. 4 Temmuz 1980 yılında açılan ve 12 Eylül askeri darbesinin ardından askeri cezaevi olarak anılan 5 nolu cezaevi, 20 Ekim 2022'de Adalet Bakanlığından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verildi. Bir bölümünün müze yapılacağı açıklanan cezaevinin Diyarbakır’da ki STK'lar ve o dönem işkencelere maruz kalan tutukluları ise tamamen hafıza müzesi ve o dönemi anlatan yapıda olmasını talep ederek girişimlerde bulundular.
Tanrıkulu’da katıldı
Diyarbakır 5 nolu cezaevi hafıza müzesi girişim grubu öncülüğünde cezaevi önünde basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bazı Sivil Toplum kuruluşları ve o döneme tanıklık etmiş eski tutuklularda katıldı. Açıklamayı 5 nolu cezaevi hafıza müzesi girişim grubu yürütme kurulu üyesi Rahime Karakaş yaptı. İşkencelerle anılan cezaevinin hafıza müzesi olması ve o dönemi açıkça anlatılacak şekilde dizayn edilmesi talep edildi.
'Türkiye sınırlarının tümü açık bir cezaevine dönüştü'
Rahime Karakaş, Türkiye'de askerler darbeci geleneğini sürdürüp "sivil yönetime" el koyarak 12 Eylül 1980'de askeri bir darbe yaptığını, üzerinden 43 Yıl geçmesine rağmen etkisinin hâla devam ettiğini belirterek şunları söyledi;
"Askeri darbe sonucunda, Türkiye sınırlarının tümü açık bir cezaevine dönüştü. Yüz binlerce inşan soruşturmaya tabi tutuldu, gözaltına alındı, binlercesi tutuklandı. İşkencehanelerde ve cezaevlerinde yüzlerce inşan işkence ve kötü muameleden ötürü öldü, öldürüldü, binlercesi sakat kaldı. Binlerce insan idam cezasından yargılandı, 50 kişi İdam edildi. Türkiye cezaevleri özel uygulama alanlarına dönüştü, birer işkence merkezi oldu. Ancak bir yer vardı ki, sadece basit bir işkence merkezi olmadı; aynı zamanda siyasal sosyal bir deney merkezi, insanların kimliklerinin yok edilip, teslim alınmak üzere kurulmuş asimilasyon Okulu, şiddetle beslenen özel bir kişiliksizleştirme laboratuarıydı. Orası Diyarbakır 5 Nolu Cezaeviydi"
'Yapım aşamasında dönemin tanıkları olsun'
Açıklamanın devamında 5 Nolu'da 1980-84 yıllarında yaşanan işkence ve vahşet döneminin tanıkları olarak, cezaevinin aslının tümüyle korunarak bir hafıza müzesi yapılması İle ilgili tüm aşamalarda yer almak ve tanıklıklarını ilgili kurumlar ve uygulayıcılarla paylaşmak istediklerini söyleyerek, taleplerini şu şekilde ifade ettiler;
"Cezaevi bir bütün olarak hafıza müzesine dönüşmelidir. Bu kapsamda Bugüne kadar birçok tadilat gören cezaevi binası, 80-84 yıllarındaki durumuna uygun hale getirilmelidir. Cezaevinin orijinal yapısı İçinde başka bir müze düşünülmemelidir. Etnografya gibi müzeler düşünülüyorsa cezaevinin kurulu olduğu alan 48 dönümdür, Bu alanda farklı mekânlar/yapılar olarak düşünülebilir, bu anlamda müze kompleksine dönüştürülebilir, 5 nolu cezaevine başka bir amaç İçin dokunulmamalıdır. Sadece cunta dönemi işkenceleri ile yüzleşme, gelecek kuşaklara miras olarak bırakma ve hafıza müzesi olarak yapılmalıdır. Cezaevinin iç dizaynında, müze için meteryallerin toplanması sürecinde Kültür ve Turizm Bakanlığı o dönemi yaşayan bizlerle ortak çalışma yürütmelidir."