Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Müzik grubunda yer alan öğrencilerin daha önceden ellerine hiçbir müzik enstrümanı almamalarına rağmen altı ay gibi kısa sürede konser verebilecek düzeye gelmeleri hem şaşırttı hem de gururlandırdı.
Okulda müzik atölyesinin kurulmasında ve hayata geçirilmesinde emekleri geçen bütün öğretmenlere, ayrıca bu projelerinin hayata geçirilmesinde özel çaba gösteren Müdür yardımcısı Nebile Dilek Taşkın’a, müzik öğretmeni Yusuf Altuncular ve Bağcılar Halk Eğitim Merkezinden gelerek ders veren eğitmenlere teşekkür eden Edip Adıvar Kız Lisesinin Müdürü Recai Kırtay;
“Aynı binada iki okulumuz bulunmaktadır. Halide Edip Adıvar Kız Anadolu Lisesi ve Bağcılar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi aynı bina olduğundan dolayı da her iki okulun okul müdürüyüm. Okulumuzda öğrencilerimizin eğitim öğretim faaliyetlerini artırmak için nasıl verimli olabiliriz? Eğitimi daha ileri nasıl götürebiliriz? diye arkadaşlarla toplantı yaptık. Bu toplantılar sonucunda müzik atölyesi kurulmasının faydalı olacağı konusunda ortak bir karar aldık.
Aileleri, öğretmenlerin hatta öğrencilerin kendilerinde fark edemedikleri gizli yeteneklerinin olabileceğini düşündük.
Bu fikir şöyle oluştu; eğitim öğretimin sadece sınıfa girip çıkmaktan ibaret olmadığını farkına vardık. Çocuklarımızın hepsinin farklı kabiliyetlerinin olduğunu fark ettik. Resim, spor ve müzik kabiliyeti olan öğrencilerimiz vardı. Okulumuzda bir müzik, resim atölyesi kurarsak, spor takımları oluşturursak çocuklarımızdan bu alanlara ilgisi, kabiliyeti olanları buralara yönlendirirsek; öğrencilerin eğitime ilgilerinin daha fazla artacağını, başarı oranlarının yükseleceğini, ailelerinin, öğrencilerin hatta öğretmenlerimizin de fark edemedikleri yeteneklerin ortaya çıkarılabileceğini düşündük.
Okulumuzda öğrencilerimizin yararlanabileceği bir kütüphane ve kültürel etkinliklerin yapılacağı çok amaçlı olarak kullanılabilecek bir konferans salonu da kurduk.
Öğrenciler sanatla, sporla ilgilendikleri zaman zararlı alışkanlıklardan uzak duracaklardı.
Ayrıca; öğrencilerimiz sanatla, sporla, müzikle meşgul oldukları zaman zararlı alışkanlıklara yönelmeyecekler, sosyal medyaya bağımlı olmayacaklardı. Okula karşı aidiyet duyguları daha fazla gelişecekti.
Okulumuzda müzik atölyesi kurduk. Daha sonra öğrencilerimize, ailelerimize duyurular yaptık. Gönüllü olan öğrencilerimizi bu atölye çalışmalarına dâhil ettik.
Bu çalışmalar için 30'a yakın enstrüman aldık. Bu enstrümanların alımında, öğretmenler, aileler ve bize sponsorluk yapan bazı arkadaşların katkıları oldu. Daha sonra Bağlar İlçemizin Halk Eğitim ile diyaloga geçtik. Halk Eğitimden gelen usta eğitmenler ve okulumuzun müzik öğretmenleriyle birlikte iyi bir ekip oluşturduk.
Müzik derslerimiz hafta içi okulda dersler bittiğinde ve hafta sonları okul eğitim müfredatlarını engellemeyecek tarzda egzersiz çalışmaları devam etti.
Öğrenciler okula daha gönüllü gelmeye başladılar
Bu çalışmalar sonunda gördük ki, daha önceden alt yapıları olmamalarına rağmen hatta bu çalışmalar başlayana kadar ellerine hiçbir müzik aleti almayan öğrencilerimiz, altı ay gibi kısa bir sürede çok büyük başarı elde ettiler. Biz de Diyarbakır Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde konser verecekleri salon işini organize ederek bir müzik etkinliği düzenledik. Öğrencilerimizin verdiği konserden sonra çok olumlu tepkiler aldık.
Bu çalışmalardaki amacımız; öğrencilerimizi hem kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak hem de okula aidiyetlerini arttırarak akademik başarılarını yükseltmekti. Bu konularda başarılı olduğumuzu söyleyebilirim.
Öğrencilerimiz artık okula daha gönüllü geliyorlar. Devamsızlık yapmıyorlar. Öğrencilerimizin gelecekteki hedefleri daha büyüdü. Sosyal sorumlulukları arttı. Biz eğitim öğretim kapsamında çocuklarımıza elimizden geldiği kadarıyla dokunmak istedik. Bu projemizin başarılı olduğunu gördük. İleriki yıllarda bu ve buna benzer başka projeler de yapmak istiyoruz.” Diyerek nasıl başardıklarını ve sonuçlarını dile getirmektedir.
‘Ailelerde çocuklarının doktor, mühendis olması baskın fikirdi’
Edip Adıvar kız Anadolu Lisesi müdür yardımcısı N. Dilek Taşkıran da başarıyı nasıl sağladıklarını şöyle anlatmaktadır;
“Biz iki yıllık bir okuluz. Geçen yıl pandemi sürecinden dolayı pek bir etkinlik yapamadık. Bizim hedefimiz; eğitim öğretimin sadece bilgiden ibaret olmadığını, kültür, sanata ve spor gibi alanlarda da öğrencilerin, ailelerin ve öğretmenlerin fark edemedikleri gizli kalmış yeteneklerini ortaya çıkarmaktı. Onlara yeni pencereler açmaktı. Bu amaçla müzik atölyesini kurduk. Aynı zamanda resim alanında, spor alanında da öğrencilerimizi destekledik.
Diyarbakır'da bir çocuğun müzik öğretmeni olması ya da konservatuara gitmesi, resim alanında kendini göstermesi ailelerde büyük bir tepki yaratıyordu. Çünkü çocuklarının doktor, mühendis olması ailelerde çok baskın bir fikirdi. Velilerle görüşmeler yaparak çocuklarının bu alanlara da kaydırması için her türlü çabayı gösterdik. Velilerimizde katkı sundu. Başarı gerçekleşti.
Birinci dönem başında arbani, gitar, bağlama, piyano çalamayan, sesini kontrol edemeyen çocuklarla atölye çalışmalarına başladık. Bir yıl bile olmadan, 8 ay gibi kısa bir sürede bu çocuklar çok büyük bir iş başardı. Amatör olmalarına rağmen sonuç çok güzel oldu.
Müzik dışında ne tür etkinlikler yapılıyor?
Voleybol turnuvalarına katıldık. Türkiye yarı finaline çıktık, kızlarımız elendi. Türkiye yarı finaline çıkmak büyük başarıydı. Çocuklar turnuvada kendi performanslarını gösteremediler. Okul olarak yeni olmanın getirdiği dezavantaj da söz konusu oldu. İyi olmadıklarından elenmediler. Diğer takımdaki kızların boylarını görünce; başaramayacağız, yenileceğiz diye bir duyguya kapıldılar ve kendi oyunlarını sergilemediler. Bunun nedeni maalesef ki, özgüveni eksik çocuklar yetiştiriyoruz. Başaramazsın diye diye çocuklar da özgüven problemi yaratıyoruz.
Sanatsal etkinlikler öğrencilerin başarısını çok olumlu yönde etkiliyor
Bunun dışında resim alanında da atölyemizi gördünüz. Öğrencilerimiz resim öğretmenlerimizle birlikte resim çalışmaları yaptılar. Resim sergisi yapıldı. Resim alanında da çok yetenekli öğrencilerimiz var. Bizim çocuklarımızın velileriyle de iletişim halindeyiz. Çok yakın bir zamanda Diyarbakır geneli için bir resim sergisi yapmayı planlıyoruz.
Bu sanatsal etkinlikler öğrencilerin başarısını kesinlikle çok olumlu yönde etkiliyor. Burada koro ekibi ile birlikte bahar şenlikleri düzenledik. Eskiden devamsızlık yapan öğrencilerimiz artık düzenli gelmeye başladı. Başarılarında da olumlu yönde bir artış var. Artık okula severek geliyorlar. Öğrenciler cafede oturayım, okuldan kaçayım modundan çıktılar.
‘Klasik okul modundan çıktık’
Artık okulumuzda sanat, spor ve kültür alanında yapılan çalışmalardan dolayı öğrenciler okulu ve öğretmenlerini çok seviyor. Okulu seven öğrenci derslerini ve öğretmenini de sevmeye başlıyor. Başarı her şeyin başı ama öncelik sevmekle başlıyor. Severek yapılan her işte başarılı olur. Biz buna inandığımız için okulu çekici hale getirmeye çalıştık. Klasik okul modundan çıkarak, her yönden çocuğu geliştirmeyi hedefledik. Sadece fizik, kimya, biyoloji öğretmiyoruz. Spor alanında, resim alanında, müzik alanında farkındalık yaratarak, öğrencileri eğitimin bir parçası haline getirmeyi hedefledik. Ve sonuçta başarılarının arttığını çok net bir şekilde gördük.
Müzik atölyesinde yer alan öğrencilerden görüştüğümüz Zelal Özdemir, müziğe başladıktan sonra kendisinde nasıl bir değişim olduğunu şöyle anlatmaktadır;
“Halide Edip Adıvar Kız Anadolu Lisesi'nde 10-a sınıfında okuyorum. Öncelikle daha önceden hiçbir enstrümanla aramda bir bağ yoktu. Şimdi kendimi gitara daha yakın buluyordum. Müzik atölyesi açıldığı zaman, neden ben de yapamayayım? Neden ben de bir çalgı ile uğraşmayayım? Ruhumu dinlendirecek, beni gerçekten anlatan bir çalgıyla neden ilişki kurmayayım? Diye düşündüm. Hocalarımız atölye ayarladı. Onların sayesinde de tabii bu Mazlum hoca ile tanıştık. Bihter hocamız bu kısa bir sürede bizi bayağı ilerletti. 6 ay 7 ay gibi bir sürede konserlere çıkacak düzeye gelmek kolay bir şey değil. Kendisine çok teşekkür ediyorum.
İlk başladığımda ümitsizdim
İlk başladığımda ümitsiz miydim? Evet ümitsizdim. Yapamam, onlar gibi çalamam diye düşünüyordum. Ama daha sonra çalışırsam neden olmasın dedim. Çalıştım, hep beraber çalıştık, ekipçe çalıştık. Sonuçta başardık. Daha da ilerisi var bunun.
Herkes de yapabilir. O yaptı ben yapamam değil. O yaptı ben de yapabilirim. Yani çalışırsam neden olmasın?
Müziğe başlamadan önce böyle bir enstrüman çalacağın aklından geçiyor muydu?
Evde, arkadaşlar arasında olsun sadece şarkı söylüyordum. Gitarı kendine daha yakın buldum. Şimdi o yönde ilerliyorum. Şimdi sadece bununla yetinmeyeceğim daha başka müzik aletleriyle bu keman olur, piyano ve bağlama olur hepsini öğrenmek isterim.
Müzikle ruhum da doydu
Öğrendikten sonra kendinize olan güveninizde ne tür değişiklikler oldu?
Bedeni yemek yiyerek doyururuz. Ama ruh öyle değil. Müzik dinlersin aktivite yaparsın. Ben de bunlarla birlikte ruhum da çok açtı. Daha sonra giderek ruhumu doyurdum. Doymaya da devam ediyor. Mazlum hocam müzikte adeta derya deniz gibidir.
Ruhum toklaştı. Daha mutlu oldum. Daha cıvıl cıvıl bir hayat oldu benim için. Hani canım sıkıldığı zaman telefona gireyim değil de biraz gitarımı alayım, onunla ilgileneyim gibi düşünüyorum. Kendinizi sevmelisiniz. Bedeninizi, ruhunuzu dinlendirmek için bir şeyleri uzaklarda aramayın. Belki de yakınınızdadır.
Eski boş muhabbetler yok artık
Müziği eskiden sadece dinlerdim. Şimdi ise çalınan enstrümanlara bakıyorum. Aaa. Bununla çalınmış, mesela bakın burada farklı bir rota kullanılmış gibi. Şimdi daha çok bu yönden bakıyorum. Düz bir dinleyiş değil artık.
Geleceğe dönük amaçlarımızda bir değişim tabii ki oldu. Ben okuyorum evet okumamla birlikte bunu da ilerletmek istiyorum. Daha büyük hayallerim var. Kendine güvenim daha fazla artı ve artık gerçekten ben de her şeyi yapabileceğime inanıyorum. Yapabilirim ve asla bundan kaçmayacağım. Arkadaşlarımla olan ilişkilerim daha da sıkılaştı, bağlandık. Eski boş muhabbetler yok artık. Sürekli müzik sanat bu yönde ilerliyoruz.”
Müzik güven kazandırdı
Halide Edip Adıvar Kız Anadolu Lisesi'nde 10 C sınıfında okuyan Ayşe Yıldız daha önceden müzik aleti çalma gibi bir isteğinin olmadığını anlatan Yıldız, müzik atölyesi açıldıktan sonra neden bende bir müzik enstrümanı çalmayayım? Diyerek çalışmalara katılan Yıldız kendisindeki değişimi şöyle dile getirmektedir;
“Önce bende müzik aleti çalma isteği yoktu. Kendi çapımda arkadaş çevremde müzik söylerdim. Daha sonra bir müzik enstrümanı neden çalmayayım, sesim de güzel dedim. Müzik öğretmenimiz Yusuf hoca sayesinde bir atölye oluşturuldu. İlk başlangıçta ritim de başlamak istedim, şu anda devam ediyorum.
Müzik şöyle bana güveni kazandırdı. Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başardım. Ailem müziğe karşıydı. Müzik söylememi ya da bir enstrüman çalmamı istemiyordu. Ben bir enstrüman çalmayı çok istiyordum.
Enstrüman çalanlara bakarak ben niye çalamıyorum? Niye ailem bırakmıyor? Diye ailemle konuşuyordum. Ailem,’kız dediğin şarkı söylemez, kız dediğin enstrüman çalmaz’ gibisinden yaklaşıyordu. Ben buna rağmen okula gelerek enstrüman çalmaya çabaladım. Öğretmenlerim Cihat hoca, Ahmet, Barış hocalarım sayesinde öğrendim. Müziğe kendimi yakın buldum. Onlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Yani ailemiz bırakmadı ona rağmen ben bir şeyler yapmaya çalıştım. Başarabileceğimi düşünüyorum. İnşallah devamı gelir.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; siz de denemelisiniz, bir müzik aleti çalmalısınız. Bana güveni kazandırdı, ayaklarımın üzerinde durmayı ve kendi yolumda ilerleyebileceğimi öğretti.
Enstrüman çalmak söze gerek bırakmıyor
Müzik aslında kendini ifade etme, hani bazıları kendini sözlü ifade eder. Ama enstrüman çaldıktan sonra söz gerekmiyor. Artık enstrüman seni ifade edebilecek bir kapasitededir.
Müzik bence sevgidir. Müzik söylerken kendimi bambaşka biri hissediyorum. Yani sanki her şeyi unutuyorum. Yeni bir sayfa açmışım gibi yeni bir dünyadayım. Kendimi daha güzel ifade edebiliyorum, daha iyi sözler söyleyebiliyorum. Yani bence müzik gerçekten hayattır.”
Halide Edip Adıvar Kız Anadolu Lisesi 10 c sınıfından Kevser Dedeoğlu; “Önceden de müziğe bayağı ilgim vardı. Arkadaşlarım sesimin güzel olduğunu söylerdi. Müzik kursunun olduğunu öğrendikten sonra şansımı deneyeyim dedim. Önceden benim hayalim müzik değildi. Severdim ama hobi idi. Ama şu an ileride istediğim meslek haline geldi.
İleride kendimi bir müzik öğretmeni veya bir besteci olarak görüyorum. Umarım istediğim yere gelebilirim. Müzik hayatıma çok şey kattı. En başta sadece okula gidip geliyordum. Hani okul çekilmez, sonuçta neden gidiyorum ki? Diye bakıyordum. Ama şimdi her gün okula gelmek için erken saatte kalkıp hemen evden çıkayım da bir an önce okula gideyim diye heyecanla bekliyorum.
‘Önceden hayata boş bakardım şimdi dolu dolu.’
Yeni aktiviteler edindim. Yeni arkadaşlıklarımda oldu. Eskiden yalnız biriydim, fazla arkadaşım olmazdı. Çevremde 2-3 kişi olurdu ama şu an bir sürü arkadaşım var. Birbirimize saygı, sevgi duyuyoruz. Önceden çok boş bakardım hayata ama şimdi dolu dolu. Eskiden bir kızın erkeğe sesinin gitmesi ya da bir kızın sahneye çıkıp kendini göstermesi aile içerisinde kötü bir şey olarak gözüküyordu ama annem ben ilerledikçe buna kötü olarak değil de beni destekledi. İleride yapabilirsin, ilerlersen belki ailen de seni destekler baban da sana yardım eder gibisinden şeyler söyledi. Şu an ilerledikçe babam da desteklemeye başladı. Yusuf Hocama ve diğer hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Hepsinin emeği üzerimde çok var.”
‘Piyano ile hayata bakışım değişti’
Müzik çalışmalarına piyano ile başlayan Avşin Bilen; “Ben daha önceden içime kapanık biriydim. Bu durum piyano ile birlikte değişti. Sanatın dili müziktir derler şimdi kendi içimdeki duyguları piyanonun tuşlarına dokunarak yansıttığımı düşünüyorum. Yusuf hoca ve diğer öğretmenimiz bizim arkamızda durdu ve bu sayede bir sürü başarıya imza atmış oldum. Kimileri için başarı yüksek notlardır. Benim için o sahneye çıkıp o piyanoya dokunmak dahi büyük başarıydı.
Bana göre müzik hayatın ritmine ayak uydurmaktır ve o ritmi piyano ile yapıldığını düşünüyorum. Müzik atölyesinin kurulmasından sonra bu ritme daha çok ayak uydurduğumu söyleyebilirim. Piyanoya dokunduğum her an içimde daha büyük duygular hissettim. Bu enstrümanı kendime daha yakın bulduğumu söyleyebilirim. Yusuf hocamızın kurduğu bu atölyede ben de dâhil birçok yetenek açığa çıkma fırsatını buldu.
Benim sesim ne yazık ki gibi diğer arkadaşlarım ki gibi güzel değil. Bu yüzden ben piyano gibi tuşlu çalgıları daha çok tercih ettim ve kendimi onlara daha çok yakın gördüm
Ben kendimi ifade edebilen biri değildim. Tuşlara her dokunduğumda ağzımdan farklı bir kelime çıkıyormuşçasına bir his oluşuyor. Müzik atölyesi benim gibi birçok öğrencinin de şansı oldu. Bu yüzden birçok öğrenci yeteneklerini açığa çıkarma fırsatını buldu.
Piyano sizi nasıl bir duygu dünyasına götürüyor?
Çizim yapmayı çok seven biriyim piyano çalmak müzik dinlemek şiir okumak gibi sanatsal etkinlikler benim çizimlerime de yansıdı. Genellikle çizimlerim de her zaman taklitçiliği kullanıyordum ancak şu anda bu piyano bana ilham kaynağı oldu diyebilirim.
Ben de daha önceden hiç kimseyle iletişim kuramayan konuşamayan içine kapanık biriyken şu anda müzik sayesinde piyano sayesinde daha iyi iletişime geçebiliyorum. Bu şekilde müzik benim dilime de yansıdı ve kendimi daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. İçine kapanıklık artık yok oldu ve ben daha özgüvenli kendine daha çok güvenen biri halini aldım. Bu yüzden müziğin faydasını çok gördüm diyebilirim.
Gitar duygularının tercümanı oldu
10-E sınıfında eğitim gören Büşra Nehir Açar; “Gitarı ilk elime aldığımda dedim ki; bununla duygularımı ortaya çıkaracağım, benim yeni arkadaşım bu dedim. Bana eşlik ediyor duygularımı delil getiriyorum. Bana notalarla cevap veriyor. Bütün duygularımı gitarla dile getiriyorum.
Küçüklükten beri etrafımda müzikle uğraşan, sanatla uğraşanlar olduğu için benim yönelim de bu yönde oldu. Müzikle uğraşmak bana çok şey kattı. Bunun başında özgüven var. Ben sanatla müzikle kendimi dile getirebiliyorum. Bana huzur kattı ve kendimi keşfetmemi sağladı diyebilirim.
Gitarla iyi bir arkadaş oldum. Birbirimizi anlıyoruz ve bence müzik birbirini anlayanları bir araya getiriyor. Müziğin bir dili var. Bu özel bir dil
Dediğim gibi biz müzikle kendimizi keşfettik. Yönelimlerimiz değişti. Mesela hiçbir hedefi olmayan arkadaşlarımız bu yönde başarılı olduklarını fark ettiler ve geleceğini buna göre yönlendirmeye karar verdiler.”