Mümin Ağcakaya - Özel
TİGRİS HABER - Diyarbakır’ın su ihtiyacını karşılamak için ilk su isale hattının tarihi en az kentin tarihi kadar eski olduğu bilinmektedir. İç kaledeki Amida Höyüğünde bulunan su kuyusunun kaynağının Seyrantepe tarafında olduğu ve oradan getirildiği söylenmektedir. Daha sonra 1500 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman tarafından su risale hattı yaptırılıyor. Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde de geçen ve şifalı olduğuna inanılan Hamravat suyu şehre getiriliyor.
Şehrin 14 kilometre dışında yer alan Serapgüzeli köyü ve Gözeli mevkiinde çıkan Hamravat suyunun şehre getirilmesiyle su ihtiyacı önemli ölçüde karşılanıyor.
Diyarbakır’da kentin su ihtiyacını karşılayan diğer önemli bir kaynak ise su kuyularıdır. Sur içinde yaşayan halkın içme ve temizlikte günlük su ihtiyaçlarını kuyulardan sağlamışlardır.
Diyarbakır’ın tarihi kadar eski olan su kuyuları birçok evin önünde açılmıştır. Kuyu açma imkânı olmayanlar da kentin bazı sokaklarında yer alan ve Kastal denilen çeşmelerden sağlamışlardır.
Sur içinde yaşayan insanlar kuyulardan su ihtiyaçlarını karşılamanın dışında da yararlanmışlardır. Yazın sıcağında yağ ve kavurma gibi yiyeceklerinin bozulmaması için evlerin bodrum ve kilerlerinden daha serin olan kuyunun içinde yaptıkları yerlerde saklamışlardır. Kuyuların su akışkanlığını sağlamak için bir ağ gibi kanallarla birbirine bağlı olan kuyular birçok söylencenin konusu olduğu gibi içinde birçok gizemi de barındırmaktadır.
Zaman zaman kuyular arasındaki suyun akışkanlığının kesildiği zaman veya kuyuyu temizlemek için; bu konuda uzmanlaşmış kişiler kuyuya inerek kanalları açarlarmış veya temizlermiş. Bu işi de genellikle anlatımlara göre kör hafızlara yaptırırlarmış. Kuyuları temizleme işinde körlerin tercih edilmesinin nedeni ise; kuyuya inen insan bir don katında kadar soyunarak öyle kuyuya indiğinden, evin mahremiyeti açısından erkeğin evde bulunan kadın ve kızları görmemesi gerektiğinden kör hafızlar tercih ediliyormuş.