Mümin Ağcakaya - Özel
TİGRİS HABER - Diyarbakır Sur'da yaşayan analar eski yaşamlarını büyük bir özlem içinde anlatmaktadırlar. Çocukluklarının, gençliklerinin ve hatta düğünlerinin geçtiği mahalle ve sokakları her sabah kendileri temizleyen Sur'da yaşam mücadelesi veren analar eski alışkanlık içinde bulundukları sokağı yine her sabah süpürüp suluyorlar. Onların zaman zaman evlerinin önüne çıkarak eski komşularından kalanlarla sohbet etmesi, güneşlenmesi sokaklara ve mahalleye ayrı bir güzellik katmaktadır. Yaşadıkları bütün sıkıntılara rağmen , yoksulluk içinde geçen hayat koşullarına karşı ayakta durmaya çalışıyorlar. Konuşulduğunda hemen eski yaşam ve komşuluk ilişkilerini büyük bir özlem içinde anmaktadırlar. Şimdilerde o ilişkilerden bir eser kalmadığını anlatmaktadırlar. Burada yaşayan komşularının her birinin başka bir mahalleye gitmek zorunda kaldığını, zaman zaman onlarla görüştüklerini onlarında eski ilişkileri aradıklarını, yeni yerlerinde fazla mutlu olmadıklarını anlattıklarını söylüyorlar. Kentin apartmanlaşmasıyla birlikte eski geleneklerin, komşuluk ilişkilerinin de ortadan kalktığını söyleyerek kendilerinin de yeni ilişkilerden mutlu olmadıklarını söylüyorlar.
O eski komşuluk kalmadı
Yıllardır Sur’da ikamet eden ve Sur doğumlu olan Zeynep Ay, artık eski komşuluk ilişkilerini sürdürebilecekleri çok az insanın kaldığını söyleyen Ay; "Komşular olarak birbirimizi seviyorduk. Komşunun bir rahatsızlığı olduğunda, bir iş yaptığında diğerleri hemen yardıma koşulurdu. Yalnız bırakılmazdı. Bir yerde kocaman bir aile gibiydik. Eğlencemizde sevinçler paylaşır, üzüntülerin de ortak olurduk.
Sur yıkılınca herkes bir tarafa dağıldı. Çok az insan kaldı. Buranın eski sakinlerinin çoğu başka yerlere taşındı. Metropollere gidenler de oldu. Eski komşuluk ilişkileri kalmadı. Gidenler şimdi burayı arıyorlar. Bir gün gidenlerden biri gelmişti; “Ben bu taşları öpeyim, buraya kurban olayım.” dedi. Buranın eski ilişkilerine alışan bir insan başka yerde bunu bulamıyor. Belki daha lüks, pahalı, konforlu evlere taşınıyorlar ama buradaki insan ilişkilerini arıyorlar. Keşke gitmez olsaydık diyorlar.
Dairelerde bizim bu eski ilişkileri bulmak imkânsız oldu. Kimse kimsenin kapısını çalmıyor. Birbirini ne tanıyor ne de birbirlerine merhaba diyorlar. Hal hatır bile sormuyorlar. Hatta komşusunu bile tanımıyorlar.” diyerek geçmişe olan özlemini dile getirmektedir.