Mümin Ağcakaya - Özel
TİGRİS HABER - Diyarbakırlı Remzi Gör (55) çocuk yaşlarından itibaren babasının yanında çalışarak taş işlemeciliğini öğrenir. Babasıyla birlikte camilerin yapımı, minarelerin onarımı, tonozların, cumbaların, sütunların, kemerlerin yapımından; kabartma, tavan nakışları ve oyma figürlerine kadar birçok tamirat, tadilat işleri yapar.
BAZI HOCALARDAN MÜZİK DERSİ ALIR
Sesi güzel olduğu için müziğe de ilgisi gelişir. Remzi Gör o dönemi şöyle anlatır; “ O zaman mahalli sanatçılar düğünlere giderlerdi. Büyüklerim bir ara beni çağırdılar. Sesimi dinlediler, ‘gel beraber çalışalım’ dediler. Yanlarında çırak olarak başladım. Folklor oyunları içinde mani tarzında okunan türküler okuyordum. Birkaç yıl sonra çok değerli müzisyen rahmetli Sadık Zibak’ın yanında saz imalatı, tamirci çırağı olarak çalıştım. Sadık hocadan solfej ve nazari eğitim almaya başladım.” Daha sonra iyi bir müzisyen olan avukat Abdülaziz Şahin’den de şan dersleri alır.
Son dönemlerde minareleri betondan ya da fabrikasyon tarzı hazır kalıplar üzerinde yapıldığı için artık kendilerine eski sanatı yapabilme olanakları, yeterli iş yapabilme imkânı kalmadığından ekonomik sorunlarını çözebilmek için başka alanlarda iş yapma yollarını arıyor.
BATI İLLERİNE ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIR
Çalışmak için İstanbul’a giden Remzi Gör. Geceleri sahneye çıkarak müzik yapar gündüzleri de cami onarımı, taş işçiliği tadilat- tamirat, bazen pirografi işleri yapar, arta kalan zamanlarında da işportacılık yapar.
İstanbul’dan İzmir’e gider, orada da aynı şekilde çalışır. Kendi kendine ney çalmaya başlar. Müzik öğretmeni Hasan Ali Karasu’dan da bir yıl özel ders alır. O zaman 21- 22 yaşlarındadır. İzmir fuarında bazı sanatçılarla birlikte solist olarak sahne alır.
Sonra 90’lı yıllarda Diyarbakır’da Türkiye genelinde bir yarışma açıldı. Kültür Bakanlığı bünyesinde açılan bir yarışmaya Diyarbakır’da klasik sanat müziğinden bir parçayla katılır. Sınavı kazanır. Diyarbakır Devlet Musiki Konservatuarına girer. 3 yıl sonra okulu bitirir. Konservatuar sonrası tekrar çalışmaya başladım. İzmir’de ve İstanbul’da Avni Anıl’ın da bulunduğu birçok müzik ustasından dersler alır.
‘İŞ VE SANAT GEREĞİ ÇOK YER DOLAŞTIM’
Remzi Gör çalışmak için tekrar, İstanbul’da, Sakarya’da ve İzmir’de çalışır. Buralarda birçok sanatçıyla sahne alır. Yine aynı şekilde geceleri müzikli mekânlarda, gündüzleri de kendi mesleği ve ek işlerde çalışır. Bu durumu Remzi Gör; “Çünkü ekonomik olarak eve de bakmak zorundaydım. Babam yaşlanmıştı evin büyüğü olarak yük benim sırtımdaydı. Çalışmak zorundaydım. Toplam on kardeştik. Ağbim ve küçük kardeşim vefat etmişti. Dolayısıyla evin ekonomik yükü benim sırtımdaydı. Bu yüzden yoğun olarak bir çalışma içinde olmak zorundaydım.” Diye açıklamaktadır.
CAZA SÖZ YAZDIM
İstanbul’da müzikle uğraştığım zaman benim dünya folkloruna da bir ilgisi olan Gör; “Bütün müzik portreleri beş çizgiden oluşur. Japonya müziğinde portreler dört çizgiden oluşuyordu. Solfej olarak biraz daha kısıtlıdır. Ben bunu görünce araştırdım. Latin müziğini inceledim. Latin müziğinde caz benim çok hoşuma gidiyor. Müzik dalında sanat müziği, deyiş ve halk müziklerini çok sevdim. Bir de caz müziği. Baktım caz müziği genelde dört ses üzerine işleniyor. Bemor ve diyez kullanılıyor. Yarım sesler, natürel sesler kullanılıyor. Dünya tarihinde baktım ki; kimse caza söz oturtamamıştır. Ben bununla çok uğraştım. Benim sesimde tenor olduğu için diyaframım iyiydi. İki yıl uğraştım. İki yıldan sonra cazdaki entstürmanlar nasıl yarım sesten yarım sese koşuyorlarsa, naturel sesleri kullanabiliyorlarsa aynı şekilde bunu şan üzerinde denemeye başladım. İki yıl solfej yaparak başardım. Cazda kullanılan enstrümanlar gibi boğazımı kullanmaya başladım.”
GELENEKSEL SANATLARIMIZI KORUMAK VE YAŞATMAK GEREKİR
Diyarbakır’da sadece müzik açısından değil; geleneksel sanatları, meslekleri korumak ve yaşatmak gerekir diyen Gör; ”Kaybolmuş sanatları araştırmak, bulmak için bir çalışmanın olmasını çok istedim. Maalesef bu konuda istenen sonuçlar alınamadı. Bu konudaki çalışmalar beni tatmin etmiyor. Bazı illerin müzik koroları var. Diyarbakır’da ne koro ne de folklor grubu yok.”
“Daha önce korolar kuruldu ama dağıldı. Bunlar yaşatılamadı. Halktan derlenen türküleri daha doğru tarzda seslendirilmesi, halk arasında söylenen ve şimdi unutulan parçaları, folkloru ortaya çıkarmak, yaşatmak gerekiyor. Müzikle ilgilenenlerin bu işe el atması gerekiyor. Diyarbakır’da sanat açısından bunu önemli görüyorum.”
Müzikle beraber şimdi çok kimsenin hatırlamadığı oyunları da var. Diyarbakır’da folklor olarak ilk ekibi kuran Alipaşalı Memet amca vardı. Dört kardeştiler. Boti Reşit ve Çerkez Nami vardı. Bunlar Diyarbakır’da resmi olarak ilk folklor ekibini kuran kişilerdi.
Mehmet amca bizim komşumuzdu zaman zaman biz toplar sohbet ederdi. Bize derdi ki; ‘Bizim Diyarbakır’da 52 tane oyunumuz var. Buna sahip çıkılmaya çıkılmaya, oynanmaya oynanmaya bunların sayıları azaldı.’ Şimdi piyasada ancak birkaç oyun var. Ne var Delilo, çepik, esmer var. Birçok oyun artık kayboluyor. Çok insan adını dahi bilmiyor. Folklor ekibinin kurulmasını sanat açısından önemli görüyorum.
Bir kentin tanınması aynı zamanda sanatıyla ve folkloruyla oluyor. Burada birçok el sanatı da kayboldu.
MÜZİKTEN UZAKLAŞMAYA BAŞLIYOR
Daha sonra müzik dünyasında gördüğü bazı olumsuzluklardan dolayı müzikten uzaklaşan Remzi Gör, “Şimdi müzikten ziyade bedenimi yoran, uğraş vereceğim işlere daha fazla ilgim oldu. Kalemkarlık, pirografi yani yakma sanatı. Beni fiziki olarak da yoran işler daha fazla ilgimi çekiyor. Müzik de bir emek sarf etmeyi gerektiriyor ama böylesi fiziki işlere daha fazla ilgi duyuyorum” dedi.
ANTİKA MERAKIM VARDI
Antika işi konusunda görüşlerini dile getiren Gör,“Antika işi önceden beri bir merakım vardı. Evde biriktirmiş olduğum eşyaları değerlendiriyorum. Eskiden beri bir antika merakım da vardı. Antikalara baktığım zaman geçmişte yaşananları gözümde canlandırmaya çalışıyorum, beni geçmişe götürüyor. Buradaki eşyalarından bir kısmı benim uzun yıllardan beri severek aldığım ve biriktirdiklerimdi. Hazır dükkânım varken bunları da değerlendirmek istedim. Pirografi işini yaparken arada bunu da yapıyorum.”