Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Uygulaması olmayan hiçbir bilginin gerçeğe ulaşamayacağını söyleyen ve El Cezeri’ye hayran olduğunu belirten Dicle Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof Dr. İrfan Yıldız; dört yıldır kazı çalışmalarının başkanlığını yaptığı Amida Höyük’de bulunan Artuklu Sarayında 25 yıl yaşamış olan El Cezeri’yi anlatırken doğum yeri, tarihi ve Diyarbakır’a ilişkin;
“Diyarbakır bir kültür ve sanat şehridir. Aynı zamanda saray kültürünün olduğu bir yerdir. İşte bu saray kültürünün olduğu dönemde dünyanın en meşhur mühendislerinden olan İslam âleminin ünlü bilginlerinden El Cezeri de burada yaşamıştır.
El Cezeri’nin ne zaman doğduğu hakkında bir bilgimiz yok ama yaklaşık olarak 1136 yıllarında Cizre'de doğduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Tabii Cizre dediğimiz bugünkü Cizre ilçesi mi yoksa bölgeye Cizre adı verildiği için Cizre bölgesi mi? Bu tam bir netliğe kavuşmamıştır ama tabi biz bugünkü Cizre ilçesi olarak kabul ediyoruz” diyor.
El Cezeri Amed’de Artuklu Sarayında
El Cezeri’nin Artuklu Sarayına kadar uzanan serüvenini; “Diyarbakır'ın Selahattin Eyyubi tarafından alınıp Artuklu hükümdarlarından Hasan Nurettin Muhammed'in yönetimine verilmesinden sonra Artuklu’ların başkenti Hasankeyf’ten Amid’e taşınıyor. Daha önce Romalılar tarafından yapılan buradaki saray onarılarak kullanılmaya devam ediliyor. El Cezeri de 1183 den sonra Amid şehrine yerleşiyor. Sarayın başmühendisi ve baş müderrisi oluyor. Hem Nurettin Mahmut hem Kudbettin Sökmen hem de Nasrettin Mahmut döneminde bu sarayda 25 yılını geçirmiştir. Özellikle Nasrettin Mahmut'un destekleri ile çalışmalarını Kitab-ül Hiyel adlı kitapta topluyor.”
El Cezeri Kitab-ül Hiyel kitabında; ‘Ben hükümdar için bir şeyler yapıyordum, eserler tasarlıyordum. Bunları dönemin Artuklu hükümdarı Nasrettin Mahmut'a gösterdim. Nasrettin Mahmut dedi ki;’Madem bu kadar emeğin var, eserler yapmışsın. Bu eserleri bir kitaba dönüştür ki, kalıcı olsun.’ Tabii kitaba 50 eser almıştır. Ama El Cezeri’nin 50'den fazla eseri vardır. El Cezeri bu kitabını şimdi bulunduğumuz mekân olan Artuklu Sarayı'nda yazıyor ve uygulamasını da yapıyor.
Dünyada ilk robotları yapan kişidir
El Cezeri robotlar, su saatleri, kan alma tekneleri ve suyu yukarı çıkartan makinalar gibi birçok icatları vardır. Ama bunların içinde en meşhur eserlerinden biri de dünyada ilk olarak kabul edilen çocuk şeklindeki robotudur. Hükümdara yiyecek içecek sunan robottur. Bir diğeri de yine hükümdarın abdest alırken su döken ve bir taraftan da havlu tutan robotudur. Dolayısı ile El Cezeri dünyadaki ilk robotları yapan kişidir.
El Cezeri; ‘Benden önce bu çalışmaları yapan insanlar vardı. Biliyoruz ki, bunlar Yunanlılardır, Beni Musa kardeşlerdir. Bunların bütün eserlerini inceledim, olan hatalarını gidermeye çalıştım. Hatalar olmadan eserler üretmeye çalıştım ve bu eserleri üretip uygulamasını yaptıktan sonra da başarıya ulaştım. Benden öncekilerin yaptığı hataları yapmadığımı da anladım.’ Demektedir. Dolayısıyla da El Cezeri'nin kendinden önceki bütün çalışmaları inceliyor. Başarılarının bir sırrı da budur.
El Cezeri paylaşımcı biridir
Tabii kitabından El Cezeri’nin çok paylaşımcı biri olduğunu anlıyoruz. Bu El Cezeri’nin en önemli özelliğidir. Yaptığı bütün eserlerde, kendisinden sonra gelecek neslin bu eserleri anlayabilmesi için adım adım ölçüleri vererek bunları kitabında tanıtıyor. Dolayısıyla paylaşımcı olmayan, hep ben ön planda olayım hep ben yapayım diyen insanların El Cezeri’yi anlaması çok zordur.
El Cezeri ile ilgili araştırmalar Dünya üzerinde yapılıyor. Amerikalı bilim adamları yapıyor. Alman bilim adamları yapıyor. Ne yazık ki bizim ülkemizde biraz daha geç bir dönemde başlıyor.
Leonardo Da Vinci’ye ilham kaynağı oluyor
Tabii El Cezeri'nin önemli özelliklerinden biri de Rönesans döneminin ünlü ressam heykeltıraşı anatominin babası olarak sayılan Leonardo Da Vinci'ye ilham kaynağı olmasıdır. Leonardo da Vinci El Cezeri'nin kitabını, sibernetik alanında, robotik alanında yaptığı çalışmaları inceleyerek kendisi de bu alanda çalışmalar yapmıştır.
Ölümü
El Cezeri'nin ne zaman öldüğü kesin değil. Ama bugün İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan 1206 tarihli Kitab-ül Hiyel adlı kitabının bir nüshasında Rahmetullahi Aleyh denildiğinde dolayı 1206 tarihinde vefat ettiğini düşünüyoruz. Zaten Artuklu Sarayı'nda 25 yıl çalıştım ibaresinde de yaklaşık olarak ölüm tarihi 1206 yıllarına denk geliyor.
Ulu Camideki güneş saatini tasarlayan kişidir
El Cezeri Diyarbakır'da yaşamış, bugün Diyarbakır Ulu Caminin avlusunda bulunan güneş saatini tasarlayan kişidir. Bana göre aynı zamanda Mesudiye Medresesi mihrabının iki yanında bulunan ve dönen sütünceler dediğimiz sütünceleri tasarlayan kişidir.
Diyarbakır için büyük bir tanıtım olur
Mesudiye Medresesi'nin yapıldığı dönemlerde El Cezeri Diyarbakır'da Artuklu Sarayı'nda yaşıyor ve medrese'nin inşasını görüyor. Bunların yanında yaklaşık 4 yıldır 2018 den beri Amida Höyük üzerindeki Artuklu Sarayı’nda yaptığımız kazı çalışmalarında El Cezeri ile ilgili bazı verilere ulaştık. Ancak El Cezeri'nin yaptığı eserlerden, yani taşınabilir eserlerden maalesef şimdiye kadar bir ize rastlayamadık. Ama en büyük umudum, Amida Höyük kazıları devam ederken El Cezeri'nin yaptığı eserlerden birinin ortaya çıkabileceğidir. Eğer böyle bir eserde ortaya çıkarsa hem bizim için büyük bir sürpriz olur hem de Diyarbakır için büyük bir tanıtım olur.
Amida Höyük’te El Cezeri izi
Yalnız taşınmaz eserlerde El Cezeri'nin Artuklu Sarayında tasarladığı bazı mimari öğeler ortaya çıktı. El Cezeri'nin Amida Höyüğün içerisinde bulunan tünelin içerisindeki su kaynağından yaptığı otomatlarla Artuklu Sarayı'na suyu aktardığını kaynaklardan öğreniyoruz. İşte bu suyu saraya aktarırken, suyun tazyik kazanması içinde su kulesi diyebileceğimiz tuğladan yapılma üç su kulesi tespit ettik.
Bir de bu yıl kazı çalışmasının sonlarına doğru El Cezeri'nin tasarladığını düşündüğümüz Artuklu dönemine ait bir kalorifer sistemini bulduk. Buradaki kalorifer sisteminde bir ocak var. O ocağın üzerinde muhtemelen El Cezeri’nin yaptığı ve ibrik şeklinde olan otomatlardan biri bırakılmıştı. Ocakta ısınan su otomat sayesinde duvar içerisindeki depoya aktarılıyor ve duvarın içerisindeki depodan da kanallar vasıtasıyla mekânlara sıcak su dağıtan bir kalorifer sisteminin oluşturulduğunu tespit ettik.
Diyarbakır'da şimdiye kadar El Cezeri ile ilgili çalışmalar yeterli değildir. Böyle dünyaya nam salmış bir mühendisin bir âlimin Diyarbakır ilinde daha fazla tanıtılması lazımdır.
Diyarbakır’da adına kültür Merkezi Yapılmalıdır
Almanların kitaplardan yararlanarak yaptıkları replikalardan sonra ülkemizde mühendis Durmuş Çalışkan Bey tarafından 15 yıl çalışarak yapmıştır.
Bu eserlere bir El Cezeri müzesi adı verilmiş ama müzeden daha çok bunlar bir sergi şeklindedir. Yapılan bu eserler belli illerde sergileniyor. Şimdi bu sergi Diyarbakır'a da getirilmiş ama Diyarbakır farklı bir yer. Diyarbakır'da El Cezeri'nin adına yakışır bir kültür merkezi ve modern bir müzenin yapılması gerekir. Tabii müze denince de El Cezeri'nin yaptığı eserlerin orijinalleri günümüze ulaşamadığı için yapılacak müze modern yani replikalarının sergileneceği bir müze olacak. Diyarbakır'da bunun yapılması gerekiyor. Çünkü burada 25 yıl hizmet eden bir mühendise, bir bilgine, bir âlime şehir olarak bir borcumuz var. Yaklaşık olarak 1200’lerde günümüzden 800 yıl önce burada teknolojinin zirvesi sayılacak eserleri yapmış ve bu şehre bir kazanım olmuştur. Dolayısıyla onun adına yakışacak bir kültür merkezi, bu kültür merkezinin içerisinde de bir müzenin olması gerekir.
Ekim ayında Sempozyom ve resim sergisi
El Cezeri'yi tanıtacak bilimsel çalışmaların yapılması gerekiyor. Kitab-ül Hiyel kitabının Kültür ve Turizm Bakanlığı Yazma Eserler Başkanlığı tarafından tıpkıbasımı yapılmıştır.Türk Tarih Kurumu tarafından günümüz Türkçesine çevrilmiş, sadeleştirilmiş hali bastırılmıştır. Öğrendiğim kadarıyla Türk Tarih Kurumu aynı kitabın yeni baskısı için çalışmalarını devam ettirmektedir. Mardin’de, Kayseri'de El Cezeri sempozyumları yapılmıştır. Doğduğu şehir olmasa da doyduğu şehir olan, eserlerini ğrettiği Diyarbakır'da maalesef şimdiye kadar El Cezeri ile ilgili bir sempozyum yapılmamıştır. Bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dicle Üniversitesi Rektörlüğü ve diğer iştirakçilerle birlikte Dicle Üniversitesi 15 Temmuz Kültür ve Kongre Merkezinde 20-22 Ekim 2022 tarihinde Uluslararası El Cezeri, Çalışmaları ve Günümüze Yansımaları Sempozyumunu adıyla bir sempozyum yapacağız. Düzenleme kurulu başkanlığını yürüttüğüm sempozyumun sekretaryasını Mühendislik Fakültesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi ve İçkale Artuklu Sarayı Kazı Başkanlığı olarak birlikte yürütüyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor yakın bir tarihte ilana çıkacağız. Bu sempozyumla beraber aynı zamanda “El Cezeri” temalı uluslararası bir resim sergimiz ve Artuklu Sarayı Kazısı fotoğraf sergimiz de olacaktır.
Bu sempozyum, El Cezeri'nin adına yakışır bir bilimsel aktivite olacaktır. Bu aktivitenin dolu dolu geçeceğine inanıyorum. Bu sempozyuma ülkemizin ve dünyanın farklı üniversitelerinden bilim insanları katılacaktır. Diyarbakır’da, yaşadığı şehirde, yaşadığı mekânda El-Cezeri anlatılacak ve tartışılacaktır.
Aslında biz El Cezeri Sempozyumu ile El Cezeri eserlerinin replikasının olduğu serginin eş zamanlı yapılmasını arzu ediyorduk. Ancak Büyükşehir Belediyesi El Cezeri Sergisini Nisan - Mayıs ayında yapmayı tercih etti.
Yaklaşık 4 yıldır El Cezeri üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Okudukça hayran kaldığım bir kişiliktir. Özellikle şu sözü hep aklımda duruyor. “Tatbikata çevrilmeyen her teknik ilim, doğru ile yanlış arasındadır. Dolayısıyla burada da söylemek istediği sadece teorik bilgi ile yetinmemeliyiz. Bu bilgileri uygulamaya geçirmeliyiz. Bunları milletin hizmetine de sunmalıyız. Dicle Üniversitesi olarak asıl hedefimiz budur. İnşallah bunu da gerçekleştireceğiz.