Mümin AĞCAKAYA
TİGRİS HABER - İlk Tıp okulunun diğer adıyla Cerrahhaneyi Umumiye olarak 2. Mahmut döneminde açıldığını, 1919 yılında 14 Mart’ında öğrencilerin İngiliz işgalini protesto ettiğini söyleyen Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen; Cumhuriyet döneminde balo, 12 Eylülden sonra da bir mücadele günü olarak kutlandığını söyledi.
Tabip Odası Başkanı Veysi Ülgen, 14 Mart ile ilgili Tigris Habere konuştu, şunları söyledi;
“Cumhuriyet döneminde nasıl ki 1 Mayıs İşçilerin Birlik Dayanışma Günü Bahar bayramına dönüştürüldüyse; 14 Mart'ta Tıp Bayramına dönüştürüldü. Cumhuriyet Döneminde Tıp Bayramı’nı daha çok bir şenlik havasında geçen, baloların düzenlediği bir gece olarak kutlanıyordu.
‘12 Eylülden sonra mücadele günü olarak kutlanmaya başladı’
12 Eylülden sonra özellikle sağlıkta serbest piyasanın yerleşmesi, özelleştirmenin başlamasıyla; o eski hekim kimliği kayboldu. Ücretlerde, mesleki ve özlük haklarında kayıplar oldu. Hekimlerde bir sınıfsal dönüşüm olunca, bir mücadele geleneği başladı. 14 Mart artık bir bayram olarak değil de; bir mücadele günü olarak kutlanmaya başlandı. Özellikle her yıl 14 Mart'ta hekimler ve sağlık çalışanları; sağlık iş kolunda yaşanan sorunlara dikkat çekildi.”
‘Sağlıkta yaşanan sorunlara dikkat çekiyoruz’
Ülgen, bu yıl sağlık iş kolunda performans, taşeronlaştırma, ticarileşmenin gündem olduğuna dikkat çekti. Ülgen, “En son sağlıkta çeteleşmelere de tanık olduk. Hastalardan ücret almadan tedavi olma mümkün değil. Bu anlamda hekimlerin birçok sorunu var. Mesleki kimlik erozyonu var. Vatandaşın sağlık hakkına erişiminde büyük engeller var. 14 Mart'ta bunlara dikkat çekiyoruz.
‘Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkündür’
Öncelikle biz şunu diyoruz; güvenceli çalışma. Hekimler olarak tek bir işte çalışmak istiyoruz. Ek iş yapmak istemiyoruz. Bu anlamda hastayla aramızda bir para ilişkisi görmek istemiyoruz. Herkesin eşit, ücretsiz erişebilir ana dilde sağlık hizmetini talep ediyoruz. Sağlıkta ticarileşmenin geldiği noktaya dikkat çekeceğiz. Bu anlamda; bu politikanın sona ermesini talep edeceğiz. Aslında TTB bu yıl; ‘Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkündür’ dedik. Bugünkü sağlık politikalarına mahkûm değiliz dedik. Bunun imkânları var.
Bu anlamda TTB, 25 Şubat'ta İstanbul'dan Ankara'ya 6-7 ili kapsayan bir yürüyüşü başlattı. Sorunlarımız 1 Mart’ta Ankara'da da yüksek sesle dile getirildi. Başka bir sağlık sistemi mümkündür denildi. Bugünkü özelleştirmeci, piyasacı, artık ticarileşmeye varan boyutuna son denildi. Hekimler daha uygun şartlarda çalışmak istiyor. Hastasına en az 20 dakika zaman ayırmak istiyor. Bugün 14 Mart'ta bu açıklamayı yapacağız.” Dedi.
‘Koruyucu sağlık hizmetleri özelleştirildi’
“Birinci basamak sağlık hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetleri çok önemlidir. Ama koruyucu sağlık hizmetleri de özelleştirildi. Birinci basamakta, 2 Kasım da başlayan grevler süreci oldu. En son Kasım 2024’de yönetmenlik çıktı. Biz buna eziyet yönetmenliği dedik. Özellikle birinci basamak alanı tamamen özel sektöre açılıyor. Performans derinleştiriliyor. Para ilişkisi derinleştiriliyor. Bilimsel olmayan tıp yöntemlerinin yerleşmesi gündemdedir” diyen Oda Başkanı Ülgen, sözlerine şu ifadelerle son verdi;
“Bu anlamda; bu eziyet yönetmeliği hekimin reçetesine müdahale ediliyor. Yani hekimin özgürce ilaç yazmasına müdahale ediliyor. Bu yönetmeliğe karşı çıkarken birinci basamak aile sağlık merkezlerinin, kamuoyuna müstakil yerlerde görev yapılmasını istiyoruz. Apartman katlarında, binalarda aile sağlık merkezlerinin kurulmamasını söyledik. 6 Şubat Maraş merkezli depremde; apartmanlardaki bütün aileyi sağlık merkezleri yıkıldı. Biz birinci basamakta hekimlerin ve diğer bütün sağlık çalışanlarının sözleşmeli değil de güvenceli çalışmasından yanayız.”