Mümin Ağcakaya - Röportaj
TİGRİS HABER - Daha önceleri ağırlıkta kent kimliği ve kültürü üzerine yazdığı yazılarla tanınan Diyarbakırlı yazar Şeyhmus Diken son olarak yayınladığı ‘Coğrafya Kederdir’ şiir kitabıyla okurlarının karşısına çıktı. Bestelenen bazı şiirlerin notalarına da yer verilen kitap üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
-Okurlarınız sizi kent tarihi ve kültürü üzerine yazdığınız yazılar ve kitaplardan tanıyor. Bu kez bir sürpriz yapıp okurlarınızın karşısına; ‘Coğrafya Kederdir’ şiir kitabıyla çıktınız. Ne zamandan beri şiir yazıyordunuz, bu kitap nasıl ortaya çıktı?
Bu röportajı gerçekleştirdiğimiz için Tigris Haber’e ve sana teşekkür ediyorum. ‘Coğrafya Kederdir ‘ kitabının hikâyesi biraz eskilere dayanıyor. Biliyorsunuz, ben edebiyat yapıyorum ama edebiyatın biraz farklı türleri üzerinde çalışıyorum. Yani benim ağırlıkta yazdığım ve ilgilendiğim; kent kimliği ve kültürü üzerine olan çalışmalardı. Tabi ki; buna sözlü tarihi de ekleyebiliriz. Bunun içerisinde öyküler ve roman taslakları da var. Bunlar da şehir üzerine yazılmış metinler. Şiirlerin aslında kitaptaki ilk bölümü pek yeni değil. Benim 2000- 2004 yılları arasında kara kaplı bir Ece Ajandasına yazdığım şiirler vardı. Bir gün Udi Yervant’la, Diyarbakır Kültür Sanat Festivallerine geldiği dönemlerde sohbet ederken bu yazdıklarımdan Yervant haberdar oldu. Bana; ‘görebilir miyim, o ajandayı’ dedi. Bende olur dedim. Zaten elimin altındaydı. İhtiyaç duyduğum zaman bir şeyler yazıyordum. Ajandaya bakınca dedi ki; “Abi kabul edersen ben buradaki kimi şiirleri bestelemek istiyorum.” Ben de; “Olur.” Dedim. Sonra ajandayı incelemesi için kendisine verdim. Ama Yervant Amerika’da yaşıyordu. Ajandayı gideceği zaman bana geri vermesini istedim. Hatta bilgisayardan geçirilmiş halini hazırlayıp kendisine verip öyle çalışmasını istedim. Bilgisayardan geçirdim ve son halini kendisine verdim. Yervant Amerika’da bazı şiirleri besteledi. Sonra birkaç örneğini de bana attı. Çok hoş besteler olmuştu. Bir şekilde o dönemde Lis Yayınlarının da yapılan bu çalışmadan haberi oldu. Ve Lis Yayınlarının yönetmeni ve editörü olan Lal Laleş, Şener Özmen ve Miran Janbar;” Güzel olmuş, biz bunu kitap olarak basalım.” Dediler. Ben tabi o zaman basılmasını çok istemedim. Fakat arkadaşlar isteyince onları kıramadım. Kitap ‘Taşlar Şahit’ ismiyle çıktı. Yervant’ın bestelediği şarkıların CD’si ve kente ait fotoğraflar da kitaba eklendi. Kitabın birkaç yıl sonra baskısı tükendi. Son birkaç yıldır, Taşlar Şahit kitabını merak edenler bulamıyorlardı. Tabi 2004 yılından 2020 yılına kadar yazdığım şiirsel metinler devam ediyordu. Kitabın yayınından sonra yazdıklarımı yayınlamamıştım. Bir buçuk yıl önce İzmir TÜYAP Kitap Fuarına gidince orada, kendisini daha önceden tanıdığım, çok güzel kitaplar basan Arketip Kitapları Yayınevinin sahibi Eren Barış Eke benden bir dosya istedi. ‘Abi senin bir kitabını yayınlarsak ne hoş olur.’ Dedi. Ben de ona daha önceki kitap kadar, yayınlanmamış şiirler de var, istersen bunlardan bir dosya yapalım, onu yayınlarsın. O ara Yervant bu kitabın yeniden yayınlanacağından haberdar oldu. Yervant “Abi daha önce bestelediğim şiirlerin notalarını da, ben devlet korosundaki notist bir arkadaşa yazdırdım. Bu notaları kitabın sonuna koyarsak belki başkaları da şarkıları okumak isteyebilir.” Dedi. Yayıncı arkadaşımız Eren Barış Eke Yervant’ın bu düşüncesi üzerine o da güzel bir sürpriz yapmak istedi. Eren; “Madem Yervant bize bu notaları kitabın sonuna ekletti. Ben de kitabın arka kapağına kare kod bırakayım. Bu kare kodu akıllı telefonlarına okutanlar, otomatik olarak youtube kanalına girsin ve oradan dinleyip izlesin” dedi.
Şiirlerle zenginleştirdik
‘Taşlar Şahit’ kitabımın ilk basımın Udi Yervant’a ithaf etmiştim. Bu kitabı da ona ithaf ettim. Ve kitabın serüveni böyle başlamış oldu. Ama artık kitap yeni bir kitap oldu. Önceki kitaba bir o kadar daha ek olarak yayınlanmamış şiirlerle zenginleştiği için Taşlar Şahit yerine, yeni bir isimle yayınladık. ‘Coğrafya Kederdir’ ismi bu kederli halimize biraz daha denk düşen bir başlık oldu.
-Bu başlıkla coğrafyada yaşananlara mı dikkat çekmek istediniz?
Biraz o da var tabi. İbn-i Haldun doğrudan coğrafya kaderdir dememiştir. Daha doğrusu coğrafyanın kader haline denk düşen ifadeler kullanmış ama zaman içerisinde coğrafyanın kader olduğu gerçeğine mal olan bir cümleye dönüşmüştür. Bu çok bilinen bir ifadeydi. Baktım ki çok kederliyiz yani hüküm giyiyoruz, damgalanıyoruz, mimleniyoruz. Bu bizim ruhumuza bir şekilde nüfuz ediyor. O zaman dedim ki; kader yerine keder dedim. Böylece kadere de kedere de vurgu yapmanın daha iyi olacağını düşündüm.
Yani kader ve keder halimizi içeren bir hayat halimiz hep var oldu. Buna biraz işaret etmek istedim. Yaşadığımız coğrafyada sürekli bir altüst oluş var oluyor. Kentsel mekânlar tahrip oluyor, insan ilişkileri giderek zedeleniyor. Bütün bunları dile getirmek bir anlamda edebiyatçıların ya da işi yazmakla alakalı olanların haline biraz da işaret ediyor.
-Coğrafya kaderdir ama bu kederli bir kader.
Doğru. Ama bunu ifade ederken; inanç kültürleri açısından insanın alnına yazılan bir kader çizgisinden dolayı vardır. Fakat bir yaşam örgüsü çizgisi çerçevesinde kaderini insanın kendi eliyle değiştirebileceği durumlarda vardır. Kederi de bir anlamda hep kederle yaşamanın insana yük olarak gelen bir tarafı vardır. O kederi de dönüştürmek, yine insanın kendi çabasının, mücadelesinin sonucudur. O sebeple kaderi değiştirmek, kederi dönüştürmek her zaman mümkündür. Yeter ki insan olarak siz buna sahip olun, bunu önünüze ilkesel şekil olarak, maddi olarak koyun.
-Burada kadere esir olmak, alın yazısına boyun eğmek değil, kaderi değiştirmek, kederi bir umuda dönüştürmek insanın elinde mi demek istiyorsunuz?
Hep kederli hale rıza göstermek aslında insanı birazda melankolik yapar. İnsanı aşırı derecede hüzünlendirir ve o hayatı kabullenmek insanı çökertir de yani halden, takatten düşürür. Hani derler ya halden düşmüş tebdil gezer. Bir şekilde onun sonucu insanı her türlü felakete de götürür. Ama bir şekilde kadere rıza göstermeyip, onu değiştirmek, dönüştürmek aslında insanı da diri tutan öğeler de taşır. Tabi bunlar çok felsefik ve ağır ifadeler. İnsanların kendi kendisiyle yüzleşmesi üzerinden okuma metni gibi düşünmek, algılamak lazım kanaatindeyim.
-Ne tür tepkiler aldınız?
Kitap piyasaya çıkmadan önce sosyal medyada kitabın adı ve kapağı paylaşıldı. Bu paylaşım üzerine, kitabın ismi ve kapağı son derece etkili oldu. Yani isim ciddi ölçüde kitabın kaderini bir anlamda belirleyen faktör oldu. Bir hafta on gündür piyasaya çıktı. Bu röportajı yaptığımız gün de ikinci baskısı yapıldı. Bir hafta içinde ilk baskısı tükendi. Ciddi talepler oldu. Eline ulaşan okurlar, dostlar olumlu tepkilerini dile getirdiler.
-Okurlarınız sizden şiir yazmayı beklemiyorlar mıydı?
Benim öyle bir yönümü bilmiyorlardı. Ben de kendimi öyle ifade etmiyorum zaten. Mesela bana soran herkese ben şair değilim diyorum. Öyle bir beklenti içine kimsenin girmemesini de söylüyorum. Çünkü şiir biraz imge işidir. Kelimelere anlam yükleme işidir. Ben o noktada olmayan bir yazarım. Benimki sadece kente dair metinlerin süzülmüş halidir. ‘Sırrını Surlarına Fısıldayan Şehir’ kitabımda da diğer kitaplarımda da giriş metinleri olarak kullanmıştım bu tür şiirsel metinleri. Onlardan süzülenler, damıtılanlar. Böyle not defterlerinde kayıtlı olanlar. İz düşümü, bu güne yansıyanı diyelim.
-Edebiyatla uğraşanlar bir şekilde şiirle de uğraşıyor.
Çeşitli sohbetlerde de dile getiriyorum. Şiir aslında edebiyatın anası, ebesidir. Yani şiirsiz edebiyat olmaz. Kutsal kitaplara, Kuran’a, İncil’e, Tevrat’a, Zebur’a bakın okuyun, hepsinin dili de şiirdir. İnançlı insanlar açısından Tanrı Kelamı kutsal metinlerde de şiirsel bir arka plan görüyorsunuz. İyi edebiyatçıları ele alın Yaşar Kemal, Murathan Mungan gibi birçok roman yazan edebiyatçıları alın, onların edebiyatlarının arka planlarında şiir vardır. Hatta bazıları şiirle yola çıkmışlardır. Sonra düz yazıya, romana, öyküye dönmüşlerdir. Mesela Atilla İlhanın geçmişine bakın böyledir. Ahmed Arif bir şiir kitabıyla sadece ülkeye değil dünyaya da mal olmuş. Anılarını röportajlarını okuduğunuzda zamanında roman yazdığını sonra beğenmeyip çöp sepetine attığını söylemektedir. İyi edebiyatçıların metinlerinin birçoğunun metinlerinde o şiirsel tadı düz yazılarının içinde görürsünüz. Yani şiirsiz edebiyat biraz da zayıf kalır. Onun için edebiyat şiirle var olur.
Şiirsiz edebiyat hamdır
Mesela Türkiye’de şu an yayın dünyasına baktığınızda ciddi ölçüde şiirden uzaklaşmayı da hissediyoruz. Kimi yayınevleri şiir dosyalarını geri çeviriyor. Roman olursa değerlendiririz, öykü olursa basarız ama şiir dosyalarını baştan red edip; ‘lütfen şiir dosyaları göndermeyin’ diyen yayınevleri var. Bu tabi birçok şairin üvey evlat muamelesi görmesini de beraberinde getiriyor. Aslında bu haksızlıktır. Şiirsiz edebiyat hamdır. Buna özel bir dikkat çekmek gerekir.
-Son olarak okuyucularınıza ne demek istersiniz?
Coğrafyanın kederli halinden süzülen yani kadere boyun eğmeyen kedere de eyvallah çekmeyen, meyil etmeyen yani kaderi değiştirmeyi, kederi de dönüştürmeyi mümkün kılan bir bakış açısıyla okumalarını ve tad alırlarsa, kendilerine bir pay çıkarabilirlerse, orada bestelenen şarkıları dinlerken, o hüznü kendi içlerinde de duyabilirlerse ne mutlu. Sağ olsunlar. Teşekkür ederim.
Ne kadere boyu eğelim ne de kederlenelim. İçinde umudu barındıran bir yaşam felsefemiz olsun.
Şeyhmus Diken kimdir?
Şeyhmus Diken, Diyarbakır'ın Suriçi ilçesine bağlı Ali Paşa köyünde doğmuştur. Lise öğrenimi bitene kadar Diyarbakır'da kaldı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset ve İdari Bilimler bölümünü bitirdi. Ardından, 3 yıl Kaymakamlık yaptı.
Şeyhmus Diken, 12 Eylül askeri darbesi döneminde mağdur oldu ve devlet memuriyeti hayatı sona erdi. Türkiye'de yazarlar Sendikası üyesi olan Şeyhmus Diken, uluslararası PEN yazarlar örgütü Türkiye Merkezinin Diyarbakır temsilcisidir. Uzun yıllar Birgün Gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Tigris Haber gazetesinde birçok makalesi yayınlandı. Şeyhmus Diken’in Türk edebiyatına kattığı çok sayıda kitabı ve makalesi bulunmaktadır. Yazılarının bazılarını oyunlaştırarak edebiyat dünyasına kazandırmıştır.
Şeyhmus Diken kitaplarını 6 - 8 yaş 9- 12 yaş aralığındaki çocuklar için yazmıştır. Ayrıca, Anı, Anlatı, Günlük, Seyahatname konularında da birçok eser vermiştir. Şeyhmus Diken kitaplarını Aras Yayıncılık, Can Çocuk Yayınları, Dipnot Yayınları, Evrensel Basım Yayın, Heyamola Yayınları, İletişim Yayınevi, Metis Yayınları, aracılığıyla kitapseverlere ile buluşturmuştur. Yazar Türk edebiyatına birçok eser vermiş popüler yazarlarımızdan biridir.