VİDEO - DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı: İktidar sandıktan korkuyor

Muhalefetin erken seçim talebini değerlendiren DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, iktidarın sandıktan çekindiğini söyledi.

Ali Abbas Yılmaz - Özel

TİGRİS HABER -  Ülsen, “İktidar istediği kadar seçimlerin 2023’te yapılacağını söylesin ama Türkiye’nin bir gerçekliği de var ve kimse bu gerçeklikten de kopamaz. Ekonominin bu kadar kötüye gittiği, hak ve özgürlüklerin bu kadar askıya alındığı bir dönemde erken seçim artık kaçınılmazdır” dedi.

DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen, kentin sorunları, muhalefet partilerinin erken seçim talebini, Ali Babacan’ın Diyarbakır ziyareti ve ekonomi konularında Tigris Haber’in sorularını yanıtladı.

Muhalefetin erken seçim çağrısı oldu ve iktidar bu olasılığa kapıları kapattı. Siz seçimlerin 2023 yılında yapılacağına inanıyor musunuz?

Türkiye’deki Genel Seçimlerin 2023’te doğal seyrinde tam belirlenen tarihte bir seçim gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Türkiye’nin öyle ya da böyle bir erken seçime gideceğini düşünüyorum. Bu 2021’de mi olur 2022’de mi olur onu bilemem ama bir erken seçim olacağını düşünüyorum. İktidar istediği kadar seçimlerin 2023’te yapılacağını söylesin ama Türkiye’nin bir gerçekliği de var ve kimse bu gerçeklikten de kopamaz. Ekonominin bu kadar kötüye gittiği, hak ve özgürlüklerin bu kadar askıya alındığı bir dönemde ve vatandaşın sistemle kurduğu bağın bu kadar zayıfladığı bir dönemde erken seçim artık kaçınılmazdır. Evet, şuan erken bir seçime gitmiyorlar, çünkü korkuyorlar. Yapılan bütün anketlerde muhalefet bloku bütün halinde Cumhur İttifakı’nın önünde. Muhalefet bloku sağlam duru ve seçime bu şekilde girerse bu iktidar büyük ihtimalle kaybedecektir. İktidarın seçim kaybetme korkusu ile erken seçimden uzak durması kendi açılarından reel bir bakış açısıdır. Ama istedikleri kadar erken seçimden uzak durmayı sürdürmeye çalışsınlar, Türkiye erken bir seçime gidecektir. Seçimlerin 2023’ü bulacağını düşünmüyorum.

Partinizin Diyarbakır İl Kongresi’ni yaptınız ve kongrede Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bir konuşma yaptı. Siz İl Başkanı olarak Babacan’ın Diyarbakır’da Kürt sorunu hakkında verdiği mesajları yeterli buldunuz mu ve Babacan’ın mesajları vatandaşta nasıl yankı buldu?

Kongreden bir gün önce Tigris Haber’e yaptığım değerlendirmede Genel Başkanımızın Diyarbakır’da yuvarlak cümleler kurmadan net mesajlar vereceğine dair umudumu söylemiştim. Çok şükür o umudum gerçekleşti. Konuşmasında Ceylan Önkol ve Tahir Elçi vurgusundan Van’da yaşanan işkence vakasına kadar Deva Partisinin Kürt meselesine bakışını net bir şekilde tanımladı. Genel Başkanın konuşması benim içime sindi. Diyarbakırlılara Kürt meselesini anlatmaya gelmediğini ve Diyarbakır’dan Türkiye’ye Kürt meselesini anlatmak için geldiğini söylemesi de önemli bir vurguydu. Yani, ders verir nitelikte ya da kibirli bir havası yoktu. Bu konuşma sadece beni değil birçok insanı memnun etti. Biliyorsunuz biz Kongre sürecinde sivil toplum ile de bir görüşme yaptık. Diyarbakır’daki bütün sivil toplum örgütlerini davet etmiştik. Yaklaşık 120 kurumu davet ettik ve bunlardan 40’ı davetimize icabet etti. Farklı kesimlerden STK’ların da Babacan’ın verdiği mesajlardan tatmin oldukları olduklarını gördük. Tabii bu verilen mesajların sürdürülebilirliği noktasında kaygılarını da dile getirdiler. Gerek parti programında gerekse de Genel Başkanımızın duruşundan kaynaklı söz konusu bu mesajların sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum. Genel Başkanın pozisyonu ile parti programının örtüştüğünü hatta yer yer onu aşan söylemlerinin olduğunu da gördük. Kürt sorununun çözümü konusundaki bu söylemin iktidarı hedefleyen bir muhalefet partisi için bunları ifade etmesinin ve bunlarla kendini bağlıyor olmasını da kıymetli buluyorum. DEVA Partisi iktidara gelir gelmez ya da seçim atmosferi ne zaman olur olmaz bunu bilmiyorum ama her hal ve şartta Diyarbakır konuşması herkesin aklının bir köşesinde olacaktır.

Vatandaş temkinli yaklaşıyor

Vatandaş ise aslında temkinli yaklaşıyor. Bu temkini de anlıyorum, çünkü daha önce siyasette söylenen ama tutulmayan çok sözler sarf edildi, çok vaatlerde bulunuldu. Kongreden sonra insanlarla konuştuğumda bu mesajların yansımalarının çok olumlu olduğunu gördüm. Ali Babacan’ın daha önce Kürt meselesine bu kadar açık ve net yaklaştığı bir konuşması yok. İnsanlar onu daha çok ekonomi konusundaki başarılarından dolayı bildiği için genel siyasetteki yaklaşımlarını aslında çok da bilmiyorlar. Babacan, Kürt meselesine ilişkin ilk defa bu kadar açık, net ve sarih bir şekilde beyanlarını ortaya koydu. Bu da Ali Babacan’ın sadece ekonomi yönünden iyi bir lider değil, diğer meseleler konusunda da iyi bir lider olduğunu gösteriyor.

Erken seçimin zorunluluğundan bahsederken, ekonominin kötü olduğunu söylediniz, bunu biraz açar mısınız?

İnsanlar ekonomik anlamda ülkenin uçuruma yaklaştığını düşünüyorlar. Ama ben artık Türkiye’nin uçurumdan düştüğünü düşünüyorum. Bizim artık şuna bakmamız lazım. Ne kaldı geriye? Kurtarılacak ne kaldı? İşsizliğin had safhaya çıktığı, yoksulluğun, fakirliğin ülkede hakim hale geldiği, insanlara inayet ekonomisinin,  yani lütufla bir şeylerin verildiği bir dönemde ekonominin iyi olduğundan söz edilemez. Ekonomik rakamlarla oynanıldığı, insanların bunlara güvenmediği, kurumların özgürlüklerinin ve özerkliklerinin kalmadığı bir ortamda ekonomik verilerle bir yere gidilemeyeceğini düşünüyorum. Nereden bakarsanız bakın, sayılar üzerinden de baktığınızda, sokağa çıkıp insanlarla da konuştuğunuzda, çarşı pazardaki fiyatlara da baktığınızda söylenenle yaşanan arasındaki derin uçurum aslında Türkiye’deki ekonominin özetidir. Bu durum şuan gizleniyor. Bir taraftan iktidarın büyük ortağı ekonomide bir problemin olmadığını ve dünya ülkelerinin kendilerine gıpta ila baktığını söylerken, diğer küçük ortağı ise ‘askıda ekmek’ uygulamasıyla aslında bir şekilde bu yoksulluğu ve fakirliği tescilliyor. Devletin, hükümetin görevi askıda ekmek dağıtmak değildir. Askıda ekmek dağıtma işi toplumsal bir olaydır ve toplum içinde insanlar birbirine yardım ederler. Devletin görevi ise askıda ekmek dağıtmak değil askıda ekmeği kaldıracak ekonomik refahı halka sağlamaktır. İnsanları ekmeğe muhtaç hale getirdiğinizi ‘askıda ekmek’ uygulaması ile ortaya koyuyorsunuz. Bunun öncesinde de Cumhurbaşkanının sabırla ilgili insanlara telkinde bulunması vardı. Sabır ve askıda ekmek, bu iki uygulamayı yan yana getirdiğinizde aslında hem ekonomiye hem de geleceğe dair iktidarın bir şey söyleyemediğini açıkça görüyoruz. Sabredin meselesi aslında şunun açık göstergesi; bizim yapacak bir şeyimiz kalmadı, ülke kötüye gidiyor, ekonomi kötüye gidiyor ama sabredin düzelecek. Bunun üzerini de dış meseleleri gündeme getirerek örtmeye çalışıyor. Hayali bir düşmen üreterek insanları buna alıştırmaya çalışıyorlar. Dış güçler Türkiye üzerinde oyun oynuyor, ekonomi bundan dolayı kötü, sabredin. Ama artık insanların buna çok itibar ettiklerini de düşünmüyorum. Bu söylemler aslında iktidarın ömrünün de kısaldığını açık bir göstergesidir.

Deva Partisi Diyarbakır İl Başkanı olarak kentin ve bölgenin en öncelikli sorunlarının neler olduğunu düşünüyorsunuz?

İki temel sorun var. Birincisi hak ve özgürlüklere bağlı olarak Kürt meselesi, diğeri de ekonomi ve istihdam sorunu öne çıkıyor. Kürt meselesi aslında diğer tüm meseleleri doğuran bir meseledir. Bugün ekonomiyi de konuştuğumuzda ikinci madde yine Kürt meselesine geliyor. Sosyal adalet meselesini konuştuğumuzda, turizmi konuştuğumuzda, hayvancılığı konuştuğumuzda bizim Kürt meselesine gitmememiz, oradan geçmememiz neredeyse imkansızdır.   Hayvancılığı konuştuğumuzda mera ve yayla yasaklarını konuşmamız gerekiyor. Bölgede hayvancılık neredeyse yok olmakla karşı karşıya. Bölgede güvenlik gerekçesiyle alınan önlemler hayvancılığı neredeyse bitirmiş durumda. Turizmi konuştuğumuzda güven ortamının olmadığı, insanların kafalarının rahat olmadığı bir yerde biz hangi turizmden bahsedeceğiz. Biz istediğimiz kadar Diyarbakır’a ve bölgeye insanları davet edelim ama insanların kafalarında hala bir “terör” meselesi var. İnsanlar buralara gelip gelmeme konusunda bir sıkıntı yaşıyorlar. 2016’da Sur’da tahrip olan tarihi yapılarımız var. Sur’da restorasyon adı altında tarih yok ediliyor. Sur’u Sur yapan aslında oradaki sokak kültürüydü. Oradaki vatandaşların komşuluk ilişkileriydi. Oranın restorasyonu bu şekilde olmamalıydı. Şuan Sur’daki yeni yapıların yüksek fiyatlarla ve Diyarbakır’dan olmayan insanlara satıldığına dair ciddi duyumlar var. Orada 100-200 bin TL para karşılığında alınan evler şimdi 800 bin ila bir buçuk milyon arasında satılıyor. Orada aslında topyekun bir kültürü, mirası reddeden bir yapılanma söz konusu. Bundan dolayı Kürt meselesi her şeye sirayet etmiş durumda.

Kaynartepe’deki insanlar nereye gidecek?

Ekonomik soruna gelince, biliyorsunuz Diyarbakır’da sanayileşme bir türlü istenilen düzeye gelmiyor. Niye yerine gelmediğine yönelik de bir çalışma yok.  Ekonominin sürekli durağan halde olduğu bir kentte nüfus da sürekli olarak artıyor. Bu artan nüfusu karşılayacak bir ekonomik güç de ne yazık ki yok. Şuan Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinde çalışan işçi sayısı 8 bin. Koskoca Diyarbakır OSB’de 8 bin işçinin çalışıyor olması korkunç bir şey. Diyarbakır’ın en başat iki sorunu bunlardır. Bu sorunların yanına turizmi ekleyebiliriz. Diyarbakır transit geçişin yapıldığı bir şehir haline geldi. Burada insanlar konaklamıyor, vakitlerini, günlerini geçirmiyor. Şehirleşme meselesi ayrı bir sorun. Bağlar’daki kentsel dönüşümle ilgili sorunlar insanları çok kaygılandırıyor. Bunlar haklı kaygılar da. Çünkü Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu bir açıklamasında diyor ki, ‘Bağlar Sur gibi olmayacak’. Bu deniyorsa aslında bu bir yerde Sur’da yapılanların yanlış olduğunu da kabul etmektir. Yani, olayın mefhumu muhalifinden çıkardığımız sonuç budur. Sur’da yapılan yanlışların idare tarafından bir şekilde kabul edildiğini görüyoruz. Bizim haricen öğrendiğimiz 6 bin 500’e yakın Kaynartepe’de insan var ve ancak bunun 2 bin 500’üne konut sağlanacağına dair bir planlama yapıldığı söyleniyor. Eğer öyle ise Kaynartepe’deki 4 bin insan nereye gidecek? Bu konuda net bir şey yok. Bağlar’daki kentsel dönüşüm uygulamalarının nasıl olacağını, planlamaların nasıl olduğunu, süresinin ne kadar olduğunu ve neye mal olacağı konusunda net bir bilgi yok. Bu konuda bir şeffaflık yok.

Kentteki korona vakalarında son günlerde bir artış olduğu yönünde duyumlar var, sizin bu konuda gözleminiz nedir?

Kentte koronavirüs vakalarında yüzde 21 civarında bir artış olduğu yönünde bilgiler var. Yine, kapalı olan yoğun bakım ünitelerinin yeniden açıldığı yönünde duyumlar var. Bu gidişle vakaların daha da artacağını ne yazık ki düşünüyorum. Bunun yanında devletin de yeterli ve gerekli tedbirleri almaşığını düşünüyorum. Sağlık çalışanlarının çok ciddi problemleri var. Covid-19 salgınının yayılmasını engelleyecek çözümler de maalesef üretilmiyor. Vakalar bu kadar artarken kamu erki, idare bu konuda ne yapıyor? Somut bir şey gözükmüyor. Sadece insanlara temennide bulunuluyor. Sağlık Bakanlığı ya da idare temenni makamı değil ve temenniden daha fazlasını ortaya koymaları lazım.

DEVA Partisi İl Başkanı olarak Diyarbakır halkına ne mesaj vermek istersiniz?

DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı olarak kongre sürecinden sonra çalışmalarımıza başladık. Bir taraftan teşkilat çalışmalarımız, ilçe kongrelerimizle ilgili süreç devam ederken, bir taraftan da siyasal çalışmalara başladık ve sahada olmaya başladık. Sahaya indikçe insanlarla temas ettikçe onların sorunlarını, sorun alanlarını daha rahat bir şekilde tespit etme fırsatımız oluyor. Bu anlamda DEVA Diyarbakır İl Başkanlığı bütün çalışma süresi boyunca, diğer partilerin sürdüre geldikleri il başkanlıkları gibi değil, sürekli halkla temas halinde olacaktır. Üretken bir şekilde adeta bir sivil toplum örgütü gibi çalışacaktır. Diyarbakır İl Başkanlığı olarak hem halkın sorunlarını dineme hem de sorunlar gündemleştirme ve ilgili makamlara iletme konusunda azami bir çaba içinde olacaktır. Hizmete açılan il başkanlığımızda bütün vatandaşları çay içmeye, dertlenmeye, beraber sorunlara çözüm bulmaya davet ediyoruz. Kapımız herkese açıktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri