Tigris Haber- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen 3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde konuştu.
Erdoğan, ilk adaylığı olan 1989'daki Beyoğlu Belediye Başkanlığı kampanyasından bugüne kadar siyasette kadınların neler başarabileceklerinin en yakın şahidi olduğunu söyledi
Erdoğan, "Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 53'ü AK Partili olmak üzere 104 kadın milletvekili bulunuyor. İspat ortada. Meclis'in yüzde 17,5'ini oluşturan bu sayı yeterli olmamakla birlikte tarihi bir rekorun seviyesi ve ifadesidir. Ülkemizdeki üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının yarıya yakını, yüzde 44'ten fazlası kadındır. Mimarlarımızın ve avukatlarımızın da yine yaklaşık yüzde 44'ü kadınlardan oluşuyor. Hakim ve savcılarımızın yüzde 31'inden, diplomatlarımızın yüzde 20'den fazlası kadındır.
Kadın oranı öğretmenlerde yüzde 56'yı, bankacılarda ise yüzde 51'i buluyor. Nereden nereye. Toplam kamu istihdamında kadın oranı yüzde 38'e yaklaşıyor. Bizim dönemimizde kadınların istihdama katılma oranı yüzde 28'den yüzde 38'e, istihdamdaki kadın oranı da yüzde 21'den yüzde 30'a yükselmiştir. Çalışma hayatındaki 9 milyon 122 bin kadınımız ülkemizin gücüne güç katmış, üretimleriyle başarılarıyla yüzümüzü ağartmışlardır" dedi.
"BİR NUMARALI ÜLKE TÜRKİYE'DİR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir kadının sahipsiz ve korunaksız kalmamasını sağlayacak tedbirleri aldıklarını dile getirdi. Erdoğan, "Eğitimde kız öğrencilerimize yönelik düzenlediğimiz kampanyalarla okullaşma oranında cinsiyet ayrımını neredeyse sıfırladık. Tabi bunun yanında ailenin korunması ve desteklenmesiyle ilgili de çok önemli adımlar attık. İllerimizin hemen tamamında aile destek merkezlerini, aile sosyal destek programlarını ve aile eğitim-öğretim programlarını hayata geçirdik. Gençlerimizi evliliğe teşvik etmek için çeyiz ve konut hesaplarıyla onlara destek oluyoruz. Vatandaşlarımıza sağladığımız sosyal desteklerin önemli bir bölümü aynı zamanda aile bütünlüğünü sağlamaya yöneliktir. Yaşlıların ve engellilerin evde bakımlarını teşvik ederek, öğrencilerimizin eğitimine katkı sağlayarak daha pek çok uygulamamızla ailelerimizin bir arada hayatlarını huzur içinde sürdürmelerini amaçlıyoruz. Araştırın, inceleyin, bakın. Batıda bugün bizim yaşlılarımıza verdiğimiz önemi veren bir başka ülke yoktur. Biz bir numarayız. Yani evdeki bakımına varıncaya kadar biz bunu yapıyoruz. Başta Amerika olmak üzere daha sağlık reformunu bile geçiremediler. Biz bunu da hallettik. Şu anda bizim yaşlılarımızla ilgili uygulamalarımız hiçbir yerde yok. Dünyada en az gelişmiş ülkelere destek noktasında milli gelire oranla bir numaralı ülke Türkiye'dir. Biliyoruz ki imkansızlık veya sair sebeplerle ailede yaşanacak huzursuzluktan en çok ve en önce kadınlarımız etkilenecektir. Bu bakımdan aileye verilen her desteği kadına verilen destek olarak görmenin yanlış olmayacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"ADALET HERKESE HAKKINI VERMEKTİR"
Adaletten de bahseden Erdoğan, "Adalet herkese hakkını vermektir" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dikkat ederseniz herkese hakkını vermek demek, bir şeyi herkese eşit şekilde dağıtmak veya herkese aynı şekilde davranmak anlamına gelmiyor. Burada da yanlış hareket etmeyelim. Büyükle küçüğü aynı terazide tartamazsınız. Güçlüyle zayıfı aynı yarışa sokamazsınız. Bazıları "eşit, eşit" diyor da şimdi yani biz 100 metreyi kadın-erkek aynı şekilde mi koşturacağız?
Böyle bir şey olabilir mi? Hadi eşitiz; erkekle, bayan 100 metreyi koşsunlar. Bu adalet olur mu? Olmaz. Olması gereken nedir? Kadın kadın ile koşar, erkek erkekle koşar. Olması gereken budur. Çünkü yaradılışa, fıtrata uygun olan da budur. Onun için de dünyanın hiçbir yerinde zaten böyle bir uygulama da yok. Zalimle mazlumu aynı dairede tutamazsınız. Bunun için Mevlana Hazretlerinin, "Adalet, bir şeyi yerli yerine koymak, zulüm ise bir şeyi olmaması gereken yere yerleştirmektir" tanımını önemli gördük. Şayet her şeyi yerli yerine koymazsak zulüm yoluna girmiş oluruz.
Cinsiyet konusunda da aynı durum geçerlidir. Yaradılıştan gelen fiziki özelliklerini, duygusal farklılıklarını, becerilerini gözetmeden erkeği ve kadını aynı kefeye koyarak adil davranmış olamayız, olamazsınız. Dikkat ediniz burada kadının eksikliğinden değil, fıtri farklılığından kaynaklanan bir ayrışma söz konusudur" ifadelerini kullandı.