Özel Haber/ Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Hasan Paşa Hanı’nda birkaç metre karelik dükkânda babasının ve abisinin yanında çalışmaya başladığında henüz 12 yaşında olan Ali Sait Özkal, o tarihten beri hep bu dükkânda küçük hediyelik eşyalar satarak hem evinin ihtiyaçlarını karşıladı hem de çocuklarını okuttu. Özkal, şimdiye kadar bu küçük dükkânın dışında hiç çalışmadığını, kehribar ve gümüşten yapılma hediyelik süs eşyaları dışında başka iş yapmadığını dile getirdi.
İskender Paşa mahallesinde doğan, çocukluğu ve hayatı burada geçen Ali Sait Özkal, mesleğe 12 yaşında, Mustafa isimli ustasının yanında çırak olarak başladığını anlatıyor. Ustasından kehribar, gümüşten yapılma tespih ve süs eşyalarının nasıl yapıldığını öğrendiğini anlatan Ali Sait Özkal, ustasından mesleği öğrenirken, yaşama ilişkin de öğütler aldığını aktarıyor. Ustası ona, herkesin esnaf olamayacağını, esnaf olacak insanın terbiyeli, güvenilir ve dürüst olması gerektiğini de öğütler.
Ustasının yanında çıraklık döneminde yaparak bozarak kolye, bileklik gibi süs eşyalarını yapmayı, antika eşyanın nasıl anlaşılacağını öğrenir. Bununla yetinmeyen Özkal, Hasan Paşa Han’ındaki diğer dükkânlarda çalışan başka ustaları da izler. Onların nasıl iş yaptıklarına bakar. ‘Onlar yapabiliyorsa ben neden yapamayayım’ diyerek gördüklerini, deneyerek yapmaya çalışır. Böylece zamanla kendisini geliştirerek gümüşçülük mesleğine adım atar. Eski özellikler taşıyan bir süs eşyasının hangi dönemde yapıldığını, hangi ustaların elinden çıktığını anlayacak duruma gelir.
Hasan paşa Hanı’nın girişinde olduğu için Han’ı gezmeye gelenlerin hemen dikkatini çeken bir yerde olduğu için ziyarete gelenleri eksik olmayan küçük dükkânın müşterileri de çok olmaktadır. Dükkânı ve içindeki süs eşyalarını merak edenler, sohbete başladıklarında genellikle hediyelik bir şeyler almadan da geçmiyorlar.
Çok kanaatkâr olan Ali Sait bu küçük dükkândan elde ettiği kazançla çocuklarını okutuyor, çocuklarını evlendiriyor, evinin ihtiyaçlarını karşılıyor. ‘Derdimde kahrım da yok bu bana yeter’ diyor.