Ramazan Yavuz-ÖZEL HABER
TİGRİS HABER - UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan 5,5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır Surları’nın ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmiyor. Bazı tarihçiler M.Ö 7 bin yıllarına kadar gitse de daha da eski olduğu söyleniyor. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla Surların Ben û Sen kesimini dış tarafından gezerken, Surların ve çevresinin geçmiş ve günümüzdeki durumuyla bir değerlendirme yazısı kaleme almayı düşündüm.
Eski arşiv fotoğraflarıma baktığımda sadece 1980’li yıllarda çektiğim siyah beyaz fotoğraflarda çok az gecekondu vardı. 1990’lı yıllarda adeta doruğa çıkmış. Bunun nedeni ise 1990’lı yıllarda kırsal kesimden insanların zorla göç ettirilmesi. Köyden kent merkezine yaşanan bu zorunlu göç, kentin birçok yerinde olduğu gibi tarihi surların etrafındaki yapılaşmayı da hayli arttırdı.
Ve Surlar, bu çirkin yapılardan adeta görünmez hale geldi. Surların büyük bölümünde o güzelim burçlar ahır ve depo olarak kullanılırken, bazısının içi sıva ve boya yapılarak evlerin odaları haline getirilmişti. Bu yetmezmiş gibi birde Hevsel bahçeleri manzarası da baz alınarak Burçlarda pencereler açılmış ve Pimapen bile takılmıştı.
Yıllarca Surları gecekondusuz bir şekilde doğru dürüst fotoğraflayamadık. Her fotoğrafta mutlaka o gecekondular bir taraftan çıkıyordu. Özellikle de Ben û Sen kesiminde bulunan ve kentin adeta simgesi durumundaki Yedikardeş ve Evli Beden burçlarında bu sıkıntıyı yaşıyorduk, Geniş açı objektifler götürmeme rağmen Evli Beden neyse de Yedikardeş burcunu gecekondusuz çekmek mümkün olmuyordu. Çünkü gecekondular burca sıfır şekilde bitişikti. Yani Yedikardeş burcunu çekerken genelde o gecekonduların çıkmaması için yarım olarak çekerdik.
Dış kesimdeki evlere dokunulmuyordu
Surların, bu gecekondulardan kurtarılacağı ve restorasyona alınacağı yıllarca söylenip dururdu. Ha bazı yıllarda bu restorasyon olmadı mı? Oldu. Restorasyonlar kurbanlar kesilerek başlıyor, kenti yönetenler objektiflerin karşısına geçerek ballandırarak neler yapılacağını anlatıyordu.
Bu restorasyonlar genelde Surların iç kesiminde yapılır, dış kesimine ise bu gecekondulardan dolayı dokunulmuyordu. Restorasyon başlıyor 2-3 ay sürüyor ve küçücük bir yerle sınırlı kalıyordu.
Restorasyon dedimse, öyle Surların tarihsel yapısı falan dikkate alınarak ta yapılmıyordu. Biz buna onarım diyelim. Normal ev duvarı örülür gibi rastgele bazı yerler sadece güçlendiriliyordu. Zaten iş bittikten sonra baktığınızda da o uyumsuz taşlar kendini gösteriyordu.
Ölümlere neden oldu
Konu açılmışken şunu da ekleyeyim. Zaman zaman Surların dış cephesindeki bazı bölümler bakımsızlıktan dökülüyor, hatta düşen taşların altında kalan insanlar feci şekilde can veriyordu. Yanılmıyorsam 1998 yılıydı. Eski hal’in karşısındaki Surların duvarındaki kocaman taşlar düşmüş, o yıllarda garaj olarak kullanılan bu bölümde 5 kişi düşen taşların altında kalarak feci şekilde can vermişti. Gazeteci olarak olay yerine gittiğimde yetkililer yine bildik açıklamalarla ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, en kısa sürede restorasyona başlayacaklarını dile getiriyorlardı. Ama bir türlü bu gerçekleşmiyor, hep sözde kalıyordu. Ve yıllarca tedavi edilmeyi bekleyen hasta gibi Surlar bir taraftan günden güne yıkılırken, bir taraftan da o kocaman tarihi taşlar ortadan yok oluyordu.
2000 yılında ilk ciddi adım atıldı, işyerleri temizlendi
İlk ciddi çalışma ise 2000 yıllarının başında başladı. 1999 yılında HADEP’ten Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Seçilen Feridun Çelik’in ilk icraatlarından biri Surların iç ve dış bölümündeki işyerlerinin büyük bölümünü yıkarak temizlemek oldu. Feridun Çelik’in Surların etrafını işyerlerinden kurtarma projesine ilk desteği ise, o dönem Naci Sapan’ın Başkanlığı’nı yaptığı Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti verdi. O dönem başkanlığını “Diyarbakır Surları, Kitabeler ve Kabartmalar”isimli kitabı da referans alınan Prof. Dr. Halil Değertekin’in yaptığı Diyarbakır Tanıtma Kültür Ve Yardımlaşma Vakfı(DİTAV) ve yönetim kurulu üyeleri de Surları etrafındaki işyerlerinden kurtarma projesine destek verdi. Dönemin Kültür Bakanı İsmail Cem, Valilik ve Belediye DİTAV’ın görüş ve önerileri doğrultusunda planlamalar yaptı.
Pratiğe geçildiğinde ise yıkımla ilgili ilk adım Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti(GGC) tarafından geldi. GGC Başkanı Başkan Naci Sapan’ın yönetiminde diğer işyerlerine örnek olması amacıyla Ali Emiri Caddesi üzerindeki Surların yanında bulunan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti binası ilk olarak yıkıldı ve bundan sonra da hiçbir işyeri karşı çıkmayarak Belediye ile koordinasyon içinde yıkımlar gerçekleşti. Proje tamamlanınca Surların bir bölümü rahat nefes aldı ve muhteşemliği on yıllar sonra tekrar ortaya çıktı.
Gecekondulara da nihayet el atıldı
2015 yılında Hevsel bahçeleri ile birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Surları kurtarma projeleri özellikle son 5-6 yılda ciddi şekilde ele alınmaya başlandı diyebiliriz. İlk ciddi çalışma 27 sahabe türbesinin de yer aldığı Saraykapı’da bulunan İç Kale ve çevresindeki yapıların kamulaştırılmasıyla başladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kamulaştırma işleminden sonrada bu bölgedeki Surlar onarılıp, Saraykapı’dan Mardinkapısı’na kadar olan 150 dönümlük alan millet bahçesine dönüştürüldü.
Araç trafiğine çözüm bulunmalı
Millet bahçesinde dinlenme mekânları, hevsel bahçeleri seyir yerleri, çeşmeler, banklar ve yürüyüş yolu bulunuyor. Özellikle hafta sonları vatandaşların gezinti alanlarından biri olan millet bahçesindeki problem ise, daracık yolda araçların yarattığı sıkıntı. Kaldırım yok. Bahçenin ortasından geçen daracık yolda araçlardan dolayı yürümek ise oldukça güç. Yolun sağ ve sol tarafında bağımsız olarak daha estetik yürüyüş yolu, yaya yolu ve bisiklet yolu da yapılabilirdi.
Usta ve çırağın intiharına neden olan burçlar
Şimdi gelelim söylenceye göre kalfa ve ustanın intiharına neden olan Ben û Sen Surlarına. Hikâyeyi az çok bilenler var. Bilmeyenler için yazayım kısaca. Hikâyeye göre zamanın hükümdarı, Usta ve kalfasından Surlarda muhteşem 2 burç yapmasını ister. Usta ve Kalfa iki burcu birbirini görecek şekilde bitirdikten sonra yaptıkları burçlardan birbirlerine seslenir ‘benim yaptığım burç mu? Senin yaptığın Burç mu daha güzel?” diye. Yedikardeş burcunu yapan Usta kalfasının yaptığı Evli beden burcunu inceledikten sonra hakkını teslim eder.
“Seninki daha güzel” der. Ancak, bu yenilgiyi de gururuna yedirmeyerek, yaptığı Yedikardeş burcundan kendini aşağı atar. Ustasının intihar ettiğini gören kalfada çok üzülüp yaptığı Evli beden burcundan kendini aşağı atar ve ikisi de feci şekilde ölür. O günden sonra da bu Surlara Ben û Sen denir. Usta ve çırağın intihar hikâyesi ne kadar doğru tabi kimse bilmiyor. Bu arada isimdeki “Ben” “Sen” arasındaki “Û” harfi Kürtçedir ve Türkçe anlamı “ Ve” dir. Yani Ben û Sen Türkçe-Kürtçe karışımı bir kelimedir. Neyse, dillerin içi içe geçme işini dil bilimcilere bırakarak, biz günümüze, asıl meselemize dönelim.
On yıllar sonra nihayet
Açıkçası ben, bu işlerin yapılabileceğini ummuyordum. Ama yapıldı. 5,5 kilometre uzunluğundaki tarihi Surların Urfa Kapı ile Mardinkapı arasındaki 1172 metrelik Ben û Sen Surlarını adeta kuşatan o yapılar kamulaştırıldıktan sonra yıkıldı. Dönemin Diyarbakır Valisi, şimdi İçişleri Bakan Yardımcısı olan Münir Karaloğlu’nun bu kente yaptığı en önemli hizmet diyebilirim. Çünkü “Surlar’da Diriliş Başlıyor” sloganıyla bu restorasyon çalışması onun girişimiyle başladı ve şimdi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından da sürdürülüyor.
Ben û Sen Surlarının başta en önemli iki burcu olan Yedi Kardeş ve Evli Beden burçlarının ortaya çıkması için Surlara bitişik olan Mardinkapı ile Urfa Kapı arasındaki 400’ün üzerinde yapı kamulaştırılıp kısa sürede yıkıldı ve 1172 metrelik Sur hattında restorasyon çalışmasına başlandı. Vali Münir Karaloğlu’nun görevden alınıp merkeze çekilmesinden sonra da çalışmalara aksatılmadan devam edildi. Şimdiki Vali Ali İhsan Su ve yardımcısı Abdullah Çiftçi de, Surların restorasyonu ile peyzaj ve çevre düzenlemesinde herhangi bir aksaklık yaşanmaması için çalışmaları sürekli takip ediyor.
Yedikardeş, Evli beden ve çevresi şimdi daha güzel ama…!
Surlar restore edilirken diğer tarafta ise peyzaj ve çevre düzenleme projesi kapsamında söz konusu güzergâhta yürüyüş yolları, seyir terasları, bisiklet yolu, bisiklet park alanları, açık etkinlik alanları, tuvaletler ve lavabo, anı fotoğraf noktalar yapıldı.
Geçen gün burada neler yapıldığını görmek için şöyle bir turlayayım dedim. Urfa kapı’dan başladım ta Mardinkapısı’na kadar. Çevre düzenlemesinin büyük bölümü bitmiş, çocuklar bisikletlerle tur atıyor, yeşil alanın bir çok yeri rengârenk çiçeklerle bezenmişti. Bazı yerlerde Ben û Sen deki üst caddelere inen estetik tahtadan merdivenlerde yapılmıştı.
Ayrıca Burçlarla ilgili tanıtım yazıları da konulmuştu. Evli beden burcunun altındaki iki ağacın arasında yapılan hamayık dikkatimi çekti. Bebek uyutmak için biraz büyüktü. Kesin Diyarbakır tabiriyle keyifçi biri ara sıra kestirmek için bu hamak’ı yapmıştı. Akşamüzeri olduğu için yeşil alan sulanıyor, yeşilliklerden süzülen su damlacıkları objektifimde güzel kareler oluşturuyordu. Çimen ve toprak kokusu insanı dinlendiriyordu.
Yeni taşlar sırıtıyor, çeşme yok..yine elektrik direkleri!!
Şimdi sıra eleştiride. Surların bazı kısımlarında restorasyonda kullanılan taşlar sırıtmıyor değildi. Yani yeni taşlar eski taşlar ile pek uyumlu durmuyordu. Surlara yakın 2-3 tane daha ev vardı. Bazı evler daha kamulaştırılıp yıkılarak yeşil alan daha da genişletilebilirdi. Evli Beden ve Yedikardeş burçlarının altındaki banklarda oturup alttaki Ben û Sen mahallesi ve bahçelerini seyir ettim. Surların hemen dibindeki yapılar aklıma geldi. Geçmiş yıllarda buralarda gezerken fotoğraf çekimi sırasındaki sıkıntıları düşündüm. Dedim “şimdi çekeyim.” Yine tanıdık bir görüntü.
Yani, yine görüntü kirliliği. Bu kez de Surların önüne dikilen kocaman onlarca elektrik direği. Geniş açı objektifiniz olmasa elektrik direğini arkanıza alıp fotoğraf çekmek çok güç. Benim objektifim yeterli olmasına rağmen Fotoğraf çekerken ha bire yer değiştirme idmanları yaptım. Surların tarafı boş bırakılıp yolun diğer tarafına daha güçlü aydınlatıcı tek sıra elektrik direği konulabilirdi. Veya sadece burçların önü boş bırakılıp alttan aydınlatma yapılabilirdi.
Ha unutmadan yazayım. Önemli çünkü. Urfa Kapı’dan başladınız tura. Mardin kapı’ya kadar gideceksiniz. Çoluk çocuk susadınız veya sıcaktan bunaldınız. Biraz serinlemek ve susuzluğunuzu gidermek için yol boyunda çeşme arıyorsunuz. Boşuna aramayın, çünkü yok. Ben görmedim. Veya varda henüz eklenmemiş. Ancak, Tuvalet ve lavabo tabelaları var. Saray kapı ile Mardin kapı arasındaki Millet bahçesinde belirli aralıklarla çeşmeler var.
Burada da sadece tuvalet ve lavabolarla yetinilmemeli yol boyunca belirli aralıklarla3-5 tane çeşme de yapılmalı. Bu noksanlıkların dışında genel olarak güzel olmuş diyebiliriz. Güzel çalışmaya güzel diyeceğiz. Eleştirilecek şey varsa da eleştireceğiz. Ama eleştirirken de yapıcı olacağız. Son olarak Surların geri kalan diğer bölümlerinde de peyderpey restorasyon çalışmaları halen devam ediyor.