Mahsum Kara-Mahsum Rençber
TİGRİS HABER - 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde 28. Dönem DEVA Partisi Diyarbakır Milletvekilliği aday adaylığı için başvuruda bulunan Prof. Dr. Cenap Ekinci, “Halkımın taleplerini karşılamak üzere bu halka hizmet etmek için aday oldum. Bu ülkeye barış gelsin istiyorum” dedi.
Prof. Dr. Cenap Ekinci 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde 28. Dönem Demokrasi ve Atılım Partisi’nden Diyarbakır milletvekilliği aday adaylığı için başvuruda bulundu. Diyarbakır’dan milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulunan Akademisyen Ekinci, 30 yıllık saha deneyimi ve birikimini aktif siyasete taşıyarak, başta Kürt sorunu, işsizlik ve istihdam olmak üzere çözüm bekleyen sorunlara katkıda bulunmak istediğini söyledi.
2013 yılından sonra demokrasiden uzaklaştık
2002 yılında ülkenin demokratik bir döneme geçeceği günler umuduyla bir dönüşüm oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Cenap Ekinci, “Bu dönemde yeniden şekillenen iktidarda bu ülkenin temel unsurları olan tüm halkların ve tüm halkımızın, ortak talepleri kısmen olsa yerine getirilmeye çalıştı. Ülkede demokratikleşme süreçleri başladı. Kürt sorununa ilişkin bazı ön adımlar atıldı, ekonomik düzenlemeler oldu. Nispeten ülkede sağlıklı bir siyasi hava oluşmaya başladı. Sonrasında 2013 yılı itibari ile ülkenin geldiği bu demokratikleşme sürecinden sonra, Türkiye’ye bir el dokundu bir şeyler değişti. Elde edilen bütün kazanımlar tepe taklak oldu. İlk önce demokratik ortam zehirlendi, demokrasiye dönüş sinyalleri ortadan kalkmaya başladı. Kürt sorunu üzerinden yapılan bütün çalışmalar bir tarafa devrildi ve halk bekledikleri umutları tükenmeye başladı. Şu anda bu ülke hiç olmadığı kadar demokratik açıdan gerilemiş, ekonomik açıdan halkın perişanlığı göz önünde, Avrupa Birliği müzakerelerinden uzaklaşılmış, kişi başına düşen milli gelir gittikçe düşmüş, faiz yükselmiş ve artan enflasyon altında halk ezilmiştir” dedi
30 yıllık birikime sahibim
30 yıldır bu kentte hekim olarak hizmet ettiğini ifade eden Ekinci, “Karacadağ’ın köylerinde çocuklara aşılamayla başlayan hekimlik sürecim, halkımızın ve köylerimizin bütün sağlık sorunlarıyla, ilgilendiğim bir dönemde 10 yıl boyunca pratik hekimlik dönemimle beraber yaptığım hizmetler ve ondan sonra Diyarbakır şehir merkezinde, Bağlar’da, Şehitlik ve kentin bütün sokaklarında devlet hastanesinde yöneticilik sürecinde gelişen bir dönem ardından gelen bir üniversite hayatı dönemim var. 30 yıllık hizmet birikimimi sloganlarla ve sembollerle değil halka hizmet etmiş birisi olarak, halkın sorunlarını çözmemek için kutsal göreve ilk adımı atmış bulunuyorum” dedi
Bütün partilerin programına hakimim
Tüm partilerin parti programlarını incelediğini ve bütün patilerin yol haritasına hakim olduğunu belirten Ekinci, “2002’deki AKP programı, son derece demokratik ve o dönem içerisinde baya ilerici bir programdı. Ama önemli olan, program değil, önemli olan yazdığın programa sadık kalmak, ilkeli olmak ve o programı uygulamaktır. Ali Babacan, Türkiye’de genç yaşında siyasete atılmış bir parti kurucusu olmuş ve Avrupa birliği müzakerelerini yürütmüş, başbakan yardımcılığı, dışişleri bakanlığı yapmıştır. Avrupa siyasetini, Avrupa normlarını, medeni dünyanın tüm ülkelerini araştırmış bir insandır. Onun kurduğu bir parti ve parti programını incelerseniz son derece demokratik, şu anki ülkenin ve özelliklede bölgenin kodlarını tam anlamıyla uygulamak isteyen ve son derece kendi alanlarına yetişmiş bir ekip oluşturduğu, bir parti ve kendi halkına hizmet için en iyi programa sahip en iyi lider olarak ben Ali Babacan’ı gördüm. Bundan dolayı Ali Babacan ve DEVA Partisi dedim” dedi.
Sistemin değişmesi lazım
“Hak yerine kuvvet, liyakat yerine kayırmacılık, dürüstlük yerine ikiyüzlülüğün yaşandığı bir dönemden geçiyoruz” diyen Ekinci, şunları söyledi: “Ülkenin hazinesi boşaltılmış, ülkenin kaynakları çalınmış, halka ulaşması gerek kaynaklar çarçur edilerek dört beş kişilik bir sürüye teslim edilmiş. Demokratikleşme noktasında da çok büyük bir gerileme var. Biz kendi evimizde konuşurken bile perdeleri ve kapıları çekmek zorunda kalıyoruz. Biz bunu nerden hatırlıyoruz 80’lı yılarda Hafız Esat dönemini hatırlarsınız, böyle bir rejim ve böyle bir baskı döneminden geçiyoruz. Yönetmelikler ve kanunlar hiçbir şekilde uygulanmıyor, sadece umut veriliyor. En kötüsü de depremde başımıza gelenleri gördünüz. Müdahale edilemedi, insanlarımız enkaz altında kaldı. Devletimiz onlara yardım edemedi. Biz, bu sitemi değiştirecek yeni bir sitem kurmaya çalışıyoruz.”
Bu ülkeye barış gelsin istiyorum
Kürt sorununun çözümüne dair değerlendirmeler yapan Ekinci, “Ötekileştirilen ve yok sayılan Kürt halkından bahsetmemiz gerekiyor. Ben bir profesyonel siyasetçi değilim, akademisyenim. Bende halkım adına dersime çalışarak geldim. Şu anda üniversitede benim çalışma arkadaşlarım, komisyonlar kurmuş durumda. Öncelikle ekonomiyle ilgili olarak bir çalıştay yaptık ve bitirdik. Kurduğumuz bir anayasa çalışma grubumuz var. Kürt kimliğinin anayasal tanımıyla ilgili bir hazırlık çalışması bitmek üzere. Vatandaşlık tanımı ile ilgili maddede Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür, maddesine hiçbir şekilde dokunmadan oraya uygun bir şekilde Kürt kimliğinin de o maddenin içerisine yerleştirilmesiyle ilgili akademisyen arkadaşlarımız çalışma yapıyor. Kürt dili ile ilgili eğitim fakültesi hocalarımla beraber, bir ana dil eğitim modeli geliştirdik. Biz buna da ikili eğitim modeli diyoruz. Bir okulda öğrenciler hem Kürtçeyi hem de Türkçeyi öğrenecek. Türk kardeşlerimiz de Kürtlerin haklarının olduğunun farkına varmalıdır. Artık haklarımızı geri alma zamanı gelmiştir. Halkımın taleplerini karşılamak üzere bu halka hizmet etmek için aday oldum. Bu ülkeye barış gelsin istiyorum” dedi.