Mümin Ağcakaya - Röportaj
TİGRİS HABER - Amida Höyük kazı çalışmalarını yürüten Arkeolog Prof. İrfan Yıldız, her çalışma döneminde yeni bulgulara ulaşıldığını, birçok medeniyet döneminde yönetim merkezi olma açısından önem kazanan Diyarbakır kent tarihinin şimdiden 8 binlere dayandığını söyledi. Bu çalışmaların devamında 12-13 binli yıllara kadar uzanacağını ifade eden Yıldız, şu ana kadar yürütülen çalışmalar hakkında Tigris haber’e değerlendirmeler de bulundu. Yıldız, Kazı çalışmalarının hız kazanması için sponsora ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
Diyarbakır birçok medeniyet döneminde yönetim merkezi olmuştur
Amida Höyük kazı çalışmaları ne zaman başladı ve geçmişe ışık tutacak ne tür bulgulara rastlanıldı?
Amida Höyük Artuklu Saray Kazısı 56 yıl aradan sonra, Diyarbakır Müze Müdürlüğü Başkanlığında benim bilimsel danışmanlığında 2018 yılında tekrardan başladı. 2019 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı kararıyla benim başkanlığımda devam eden kazı statüsüne kavuştu. 3 yıldır burada kazı çalışmaları yapılıyor. Amida Höyük Diyarbakır’ın kalbi konumundadır. Diyarbakır Roma döneminde Mezopotamya’nın yönetildiği bir yerdir. İçkale müze kompleksinin bulunduğu bir alandır. Her dönem yönetim merkezi olarak kullanılan bir alandır. Amida 8 bin yıldır kesintisiz olarak yönetim merkezi olan Dünyadaki tek kenttir. Açıkhava müzesi konumundadır. Artuklu Sarayında yapılan kazılarla beraber bu açık hava müzesine yeni değerler de katılmış olacaktır. 2018 yılında başlayan kazılarda Amida Höyüğün Güneydoğu tarafında bir kaçış tüneli olarak adlandırabileceğimiz bir gizli tünel ve tünelin içinde bir su kaynağı tespit edilmişti. Artuklu’lar döneminde sarayda yaşayan ve İslam âleminin en büyük mucitlerinden biri olan, bugünkü otomasyonun, bilgisayar sisteminin, sibernetiğin babası sayılan El Cezire, Höyüğün içinde bulunan su kaynağındaki suyu Artuklu sarayına çıkartıp burada dağıtmıştır. Yapılan kazılar sonucunda bu su sisteminin bir kısmı ortaya çıkartıldı. İleriki kazı çalışma döneminde bu sistem tamamen ortaya çıkartılacaktır.
Evliya Çelebinin övdüğü divanhane
Evliya Çelebi’nin Artuklu Sarayı överek anlattığı ve Mısır’daki meşhur Kalavun Medresesi dışında; ‘bu kadar süslü başka bir divanhaneye rastlamadım’ dediği Divanhane 2019 yılında tamamen ortaya çıkartıldı. Ayrıca; 2019 yılı kazı çalışmalarında sarayın büyük bir kısmı, özellikle mozaikler ve çini süslemeler gün yüzüne çıkarılmıştı.
Dünyada bilinen en eski kalorifer sistemi bulundu
Pandemi döneminde çalışmalar nasıl yürütüldü?
2020 yılı kazı çalışmaları pandemi dolayısıyla biraz daha zor şartlarda yapıldı. Daha küçük bir ekiple çalışma yaptık. Buna rağmen 2020 yılı çalışmalarımız bol buluntunun olduğu, sürpriz gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Bu çalışmalarımızda 1800 yıllık kalorifer sistemi tespit edildi. Şimdiye kadar bilinen en erken kalorifer sistemi Doğu Beyazıt’ta bulunan İshak Paşa Sarayında idi. Oradaki sistemin yapım tarihi de 1700’lere aitti. Osmanlı döneminde yapılmıştı. Diyarbakırda Artuklu Sarayında tespit edilen kalorifer sistemi ise; dünyada şimdiye kadar bilinen en eski kalorifer sistemiydi. Günümüzden 1800 yıl önce yapılmıştır. Sarayın doğu tarafında bulunan hamamın sıcak suyundan yararlanılarak, yerden sarayın mekânları ısıtılmıştır.
Atık su sistemi
Ayrıca bu kalorifer sisteminin yanında atık su sitemi de bulundu, Roma dönemine ait 1800 yıllık atık su sistemi 6,5 metre uzunluğunda 70 cm yüksekliğinde ve 40 cm genişliğindedir. Dönemin atık su tahliye sistemi hakkında bilgi vermesi açısından önem arz ediyor.
Romalı yönetici ve ailelerine ait sanduka mezarlar
Bu yılki kazılarda diğer bir sürpriz buluntumuz da sarayın altında Roma dönemine ait mezar odalarının bulunmasıdır. Odalarda taş sanduka şeklinde mezarlara rastlanıldı. Muhtemelen o dönemde burada yöneticilik yapan Romalılara ait mezarlardır. Yöneticiler ve aileleri bu mezarlara gömüldü.
Amid baskılı sikkeler de bulundu
Bunun dışında küçük buluntular açısından birçok veri elde edildi. Geçen yıl sadece bir tane bulunan Nasrettin Mahmut dönemine ait sikkelerden bu sene üç tane daha bulundu. Sikkeler Amid baskılı olup aynı zamanda sikkelerdeki bilgilerden Artukluların Eyyubilere bağlı olduğunu anlıyoruz. Sikkelerde Artuklu hükümdarı Nasüreddin Mahmut’la beraber Eyyubi hükümdarlarının da isimleri geçiyor. Sikkelerin ön yüzünde Nasüreddin Mahmud’un arması olan çift başlı Kartal figürü yer almaktadır. Ayrıca; Eyyubi dönemine ait sikkeler de bulundu. Bunlardan başka çok sayıda çanak, çömlek, seramik parçaları ortaya çıktı.
1920 ve 1927 yıllarına ait iki maden mühür bulundu. Mühürlerin birinin üstünde Ahmet, diğerinin üstünde ise Muhammed ismi geçiyor.
Diyarbakır yerleşim tarihi 12-13 binlere dayanabilir
Amida Höyük kazısı Diyarbakır için önemli bir çalışmadır. Birçok devlete başkentlik yapmıştır. Amida kazısı ilerledikçe yeni sürprizlerle karşılaşacağız. Amida Höyük kazısı tamamlandığında Diyarbakır için önemli bir turizm değeri olacaktır. Diyarbakır yerleşim tarihini daha eskiye götürecek veriler ortaya çıkacaktır. Kazıdan önce Diyarbakır’da yerleşim tarihi günümüzden beş bin yıl önce başladı diye biliniyordu. Ama yapılan kazı çalışmalarında günümüzden sekiz bin yıl öncesine ait veriler ortaya çıkıyor. Önümüzdeki süreçte yerleşimin 12-13 binlere dayandığına ait verilerin bulunacağını tahmin ediyorum.
Çünkü, Kalede büyük bir su kaynağı var. Diyarbakır İçkale aynı zamanda Dicle nehrine hâkim bir konumdadır. Dicle’nin kenarında ve önemli yollar kavşağındadır. Dolayısıyla insanlığın başladığı günden itibaren muhtemelen bir yerleşim yeri olarak seçilmiştir. Bu stratejik konum o dönemdeki insanlar tarafından fark edilmiştir diye düşünüyorum.
Bir sponsora ihtiyaç var
Diyarbakır Amida Höyük kazısı üç yıldır devam etmesine rağmen kıt imkânlarla devam ediyor. Artık gelinen noktada bir sponsor desteğine ihtiyaç var. Eğer bir sponsorluk desteği olursa kazı çalışmaları daha çabuk ilerleyecek ve daha fazla veriler elde edilecektir. Şayet yeterli destek olursa üç yıl içerisinde Artuklu Sarayının bulunduğu höyüğün tepe kısmındaki kazılar tamamlanacak ve burası hem turizme açılacak hem de bir seyir terası olarak düzenlenmiş olacaktır.