Mahsum Rençber
TİGRİS HABER- Amed Emek ve Demokrasi Platformu, başta Cudi ve Lice’deki orman yangınları olmak üzere Türkiye’deki orman yangınlarına ilişkin Roboski Parkı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi.
Açıklamayı Amed Emek ve Demokrasi Platformu Dönem sözcüsü Nujiyan Yıldırım okudu.
‘Yetkililer yangına müdahale etmiyor’
Çıkan orman yangınlarına yetkililer tarafından müdahale edilmediğini bu tutumların doğal yaşam ve insan yaşamı üzerinde büyük tahribat oluşturduğunu söyleyen Yıldırım,”
Geçtiğimiz günlerde basın ve yerel kaynaklar tarafından Lice İlçesinde ve Cudi dağında farklı zamanlarda yangınlar çıktığı belirtilmiş, ilgili kurumlarca yangına gerekli müdahalenin yapılmadığı paylaşılmıştır. Ayrıca yerel kaynaklar, yaşanan orman yangınlarının söndürülebilmesi için katkı sunmak isteyen yurttaşlara izin verilmediğini de ifade etmiştir.
Muğla’nın Akbelen Ormanında devam eden ağaç kesimine karşı tüm çevre ve yaşam savunucularının tepkileri devam ederken, Şırnak’ın Cudi bölgesindeki orman yangını ile ağaçlar ve bölgedeki tüm canlılar yok ediliyor. Yetkililer tarafından yangına müdahale edilmediği gibi müdahale etmek isteyen vatandaşlara da engel olunmaktadır. Bölgedeki doğa kıyımı, uzun yıllardır güvenlik bahanesiyle bir devlet politikası olarak devam etmektedir. Bu nedenle bölgedeki tüm doğal kaynakların talanı gibi orman yangınlarına da meşruluk kazandırılarak, yasal yollarla doğa ve yaşam suçları işlenmektedir. İnsanların yaşam alanları yok edilmekte; ormanlarda yaşam hakkına sahip tüm canlılar yanarak yok edilmektedir. Hava kirliliğine ve doğal felaketlere de zemin oluşturulmaktadır” dedi.
“Anayasanın 169. Maddesi uygulanmıyor”
Anayasanın 169. Maddesinin uygulanmadığını ormanların rant alanı açmak için yakılıp kesildiğini vurgulayan Yıldırım, “Küresel ısınma, çevre kirliliği vb. nedeniyle ekolojik sistemin tehdit altında olduğuna dair aktivistler, çevre ve emek örgütlerinin tüm çağrı ve tepkilerine rağmen, bir yandan Lice ve Cudi’de yaşanan orman yangınları bir yandan Akbelen’de yaşanan ağaç kıyımı nefes almamızı daha da zorlaştırıyor.
Kapitalist sistemden, sömürüden beslenen ve devlet aygıtını kontrol eden sermaye azınlığı, bırakalım tedbirler almayı küresel ısınmayı, çevre kirliliğini, doğa tahribatını, iklim krizini artıracak politikalara devam ediyor. Ülkenin batısındaki ormanlar rant için talan edilirken, bölgedeki ormanlar güvenlikçi politikalarla yok ediliyor.
Anayasanın 169. Maddesinde ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi hükme bağlanmış, yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilmesi devlet sorumluluğuna bırakılmıştır. Bu yerlerde tarım ve hayvancılık dahil bütün faaliyetler yasaklanmıştır.
Anayasanın açık hükmüne rağmen iktidar yıllardır adeta yeşil gördüğü her yeri betona çevirme gayretinde olmuştur. Daha önce yanan ormanlık alandaki yapılaşmalar bunun açık örneğidir. Belirttiğimiz Anayasa hükmü uyarınca Devlet; ormanları ve çevreyi korumak, zarar görmüş veya görmekte ise de derhal müdahale edip bu zararı engellemek ve etkili bir şekilde iyileştirmek zorundadır” diye konuştu.
‘Cudi Doğa kıyımına karşı sembol bölge olmalıdır’
Cudi’deki orman yangınının geniş alana yayıldığını ve Cudi’deki ekosistemin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Yıldırım,
“Müdahale edilmeyen ve gönüllü müdahale edilmesine de izin verilmeyen Cudi’deki yangın geniş bir alana yayılması sadece ağaçları değil, her an bir canlının acı çekerek -yanarak- ölümüne neden olunmaktadır. Devam etmekte olan yangın ile ekosistemi yok olma tehlikesi yaşayan Cudi bölgesinde ormanlık ve çeşitli canlı türünün yaşam alanı olmasının yanı sıra, kadim birçok inanç ve kültürde insanlığın kurtuluş yeri olarak da bilinmektedir.
Kutsal kitaplarda da yer alan Nuh Tufanı‘nda insanlığı ve tüm hayvan çeşitlerini kurtaran Nuh’un Gemisi’nin bu bölgede olduğu anlatılmaktadır. Binlerce yıllık geçmişten günümüze anlatılan bu inançta da ; sadece insanlar değil tüm canlılar kurtarılmıştır. Yani hepimizin aynı gemide olduğunu, tüm canlıların – insanların ve tüm doğa kaynaklarının- yaşamlarının birbirine bağlı olduğunu anlatmaktadır. Ekosistemi çok iyi anlatan ve olayın yaşandığına inanılan yer olan bir bölgeyi korumak tüm çevre ve yaşam savunucularının yanı sıra farklı inanışlara da sahip herkesin sorumluluğu olmalıdır. Çünkü Cudi’yi korumak içinde bulunduğumuz geminin başka yerlerde de su almasına engel olacaktır.
Cudi Doğa kıyımına karşı sembol bölge olmalıdır. Güvenlik ve ekonomi bahanesiyle rant politikalarını ve anlayışlarını kabul etmemek için Cudi’deki yangına acil müdahale için ses olalım. İnsanlığın gemisi Cudi’de yanıyor” diye konuştu.
“Orman yangınlarıyla mücadele eylem planları kamuoyuna net bir şekilde açıklanmalı”
Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu olarak çağrıda bulunan Yıldırım, yangınların nedenlerinin ve faillerinin araştırılması gerektiğini söyledi.
Yıldırım, ”Başta Lice ve Cudi’de yaşanan orman yangınları olmak üzere, bugüne kadar gerçekleşmiş yangınların nedenlerinin etkili bir şekilde soruşturulmasını, ne şekilde yakıldığının ve faillerinin tespitinin yapılmasını ve bu failler hakkında hukuki süreç başlatılmalıdır.
Doğanın rant aracı olarak görülmesi anlayışından ve ranta feda edilmesinden vazgeçilmelidir.
Orman yangınlarıyla mücadele eylem planları kamuoyuna net bir şekilde açıklanmalı, gerekli ekipman eksiksiz temin edilmeli, bu konuda yapılan ihalelerde şeffaflık ilkesi gözetilmelidir.
Emek ve demokrasi güçleri, çevre örgütleri ve halkın da katılımıyla Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı hazırlanarak ranta açılan ve ormansızlaştırılan alanlar yeniden doğal yapısına uygun şekilde yeşil alana dönüştürülerek ekolojik tahribat giderilmelidir.
Bundan sonra bölgede çıkacak yangınların bir an önce söndürülmesi için ilgili kamu kuruluşları derhal harekete geçmeli, yangın söndürme çalışmaları ve doğanın korunması çalışmaları yurttaşların katkısına ve katılımına açık olmalıdır” diye konuştu.