Görsel sanatlarla da ilgili olduğu için, teknolojiden de yararlanarak bunları modifiye ediyor.
Ortaya çıkardığı önceden eski olan ama dönüştürerek şimdi olan ürünleri cafe, ofis, ve vitrinleri süsleyen birbirinden güzel aksesuarlara dönüştürüyor.
Farklı bir çalışama yapıyorsunuz. İnsanların daha önceden kullandıkları, eskidi diye çöpe attıkları veya hurdacıya verip demir fiyatına sattıkları birçok eşyayı buralardan toparlayarak, bunlar üzerinde tasarımlar yaparak, çok güzel aksesuarlar haline getiriyorsunuz, değerlendiriyorsunuz. Böyle bir işe başlama fikri sizde ne zaman oluştu?
İki yıl önce bir yerde, kullanılıp eskimiş diye atılan malzemeyi görünce bunlar başka biçimde değerlendirilebilir mi? Diye düşündüm. Üzerinde bazı değişiklikler yapınca, ortaya çıkan yeni görünümler hoşuma gitti. Bu durum bende buna benzer eşyaların değerlendirilebileceği fikri gelişmeye başladı.
Dünyada birçok modern toplumlarda geri dönüşüm esas alınmakta ve modifiye edip, yenileyip tekrardan kullanıma sunulmaktadır. Görsel sanatlarla da ilgili olduğum için bunu estetik kaygılarla, sanatsal disiplinlerle bağdaştırarak bir bütünlük oluşturarak yapmaya başladım. Hurdacılardan, eskici dükkânlarından, bitpazarlarından hatta İstanbul’a kadar birçok yerden temin ettiğim ürünleri, objeleri, farklı ışık sistemiyle ve bazı düzenlemelerle güçlendirerek, estetikleştirerek yeni görünümler kazandırmaya başladım.
Ne tür eşyaları topluyordunuz?
Mesela eski işlenmiş koltuklar, sehpalar, eski bavullar, ahizeli telefonlar, daktilolar, gitarlar, kömürlü ütüler, elektrik saatleri, su saatlerine kadar akla gelebilecek birçok eşya sayılabilir. Eskiden babalarımızın, dedelerimizin kullandığı ama çocukları ve torunları tarafından artık eskidiği veya modası geçmiş diye onlardan kurtulmak için sokağa attıkları veya hurdacıya verdikleri birçok eşya artık benim ilgimi çekmeye başlamıştı.
Siz eşyalara hurdacıların veya ondan kurtulmak için elinden çıkaranlar gibi bakmıyorsunuz?
Benim gözümde daha farklı bir görünüm kazanıyor. Eşya kendini belli ediyor. Adeta gel beni al der gibi duruyor. Bu konuda hayal gücünü sınırlamamak gerekiyor. Bende acaba bundan güzel nasıl bir şey çıkarabilirim diye fikirler birbirini kovaladığı için, benim gözüme farklı görünüyor. Bütün mesele nasıl baktığınla ilgilidir. Bu konuda hurdacılar ve herkes çok şaşırıyor.
Bunlar üzerinde nasıl bir tasarım yapıyorsunuz?
Eski bir ahizeli bir telefonu ona bir ışık sistemi tasarlayarak farklılaştırıp, eski elektrik saatini daha farklı bir nesneye dönüştürme, yine bir başka nesneyi ergonomik tasarımla su borularını kullanarak ayaklı abajur haline getirme, tematik çalışmalarda kovboy şapkaları, motosiklet veya bir savaş miğferini de kullanarak çok farklı tasarımlar elde ettim. Belki kimsenin aklına gelmeyecek atık durumda olan veya kullanılmayan birçok nesneyi yan yana getirerek güzel bir aksesuar haline getirmeye çalıştım.
Yaptığınız bu tasarımlara bir talep oluştu mu?
Bunların alıcısı çıkmaya başladı. Bir biçimde haberdar olan çevrelerden talepler gelmeye başladı. Cafe, büro ve vitrinini değişik aksesuarla süslemek isteyenler tarafından ilginç bulunuyor ve bir talep oluşuyor.
İşyerlerinde, bürolarında bir farkındalık yaratmak için dekoratif amaçlı olarak kullanmak istiyorlar.
İnsanlar artık fabrikasyon işlerden sıkılmış durumdalar. Yeni arayışlar içindeler. Sanatsal atölyemizi buna belki bir cevap olabilir veya birilerine bir fikir verebilir diye sanatsal atölyemizde çalışmalarımızı yürütmeye çalışıyoruz.
İnsanlar artık eski kullanım eşyalarını atarken bir kez daha düşünmeleri gerekmiyor mu?
Eski bir bavulu, valizi veya başka bir eşyayı artık çöpe atarken düşünmeleri lazım. Çünkü üzerlerinde bazı değişiklikler yaparak, modifiye ederek, değişik amaçlarla kullanılabilecekleri çok güzel bir aksesuara dönüştürebilirler. İşlevsel hale gelebilirler. Bir gitardan, bir kemandan, bir masa, salon veya vitrini süsleyecek güzel bir aksesuara dönüştürülebilir. Tabi bunun için üzerinde biraz düşünüp, hayal gücünün de geliştirilmesi gerekiyor. Çünkü yaratıcılıkta sınır yoktur.
Daha önceden ne iş yapıyordunuz?
Ankara Gazi Üniversitesi Resim İş Bölümünden mezun oldum. Şu an Silvan Yolunda Ambar Çayı Köprübaşı Ortaokulunda öğretmenliğe devam ediyorum. Görsel Sanatlar, Teknoloji ve Tasarım derslerine giriyorum.
Okul çıkışından atölyeme geliyor, geri kalan zamanımın büyük bölümünü atölyemde çalışarak değerlendirmekteyim. Öğrenmek isteyenlere de yardımcı oluyorum. Kendilerine ait tasarımlar üretebiliyorlar.
Okul dışında zamanı boşa harcamaktansa, bir şeyler üretmeye, ortaya çıkarmaya çalışmak için uğraşmak hoşuma gidiyor ve bu durumdan da çok da mutlu oluyorum.
Çalışmalarınızı nasıl finanse ediyorsunuz?
Maaşımdan ayırdığım bir kısım parayı ve satılan ürünlerden elde edilenleri de birleştirerek devam ettirmeye çalışıyorum.
Böylesi bir işle uğraşmanın öğretmenlik mesleğinize nasıl bir katkısı oldu?
Farklı düşünme teknikleri uyguluyorum. Bir sorun ve problemi faklı düşünme teknikleriyle yaratıcığa teşvik ediyorum. Hayal güçlerinin gelişmesi ve beslenmesi için öğreticinin yetenekleri de önemlidir. Üreten öğretmen öğrencilerini de tek düze değil, üreticiliğe teşvik eder. Olumlu bir katkısı mutlaka oluyor. Öğrenci hiçbir şeyin atık olmadığını kavradıktan sonra, kullanılan birçok şeyin başka türlü de değerlendirilebileceğini kavrayabiliyor. Yaratıcı ve üretici yönleri gelişmeye açık hale geliyor. Bir soruna farklı çözümler bulma konusunda beyin fırtınası yaratmaya çalışıyoruz. Çocuğa sadece müfredatı öğretmek değil yaşamın içerisinde nasıl ayakta kalabileceğini de öğretmek gerekiyor.
Hangi mesleği veya işi yaparsa yapsın en iyisini yapmaya; araştırma, dokunma ve kendisinden bir şeyler katmaya teşvik ediyorum.
Ama teknolojinin gelişmesi ve tüketim alışkanlığıyla bu eşyalar eskiciye, hurdaya ya da çöpe gitmeye başladı. Tüketici toplum olmamak adına da olsa; yeteneklerimizi kullanarak, bazı tasarımlar yaparak bunları tekrardan değerlendirmek gerekmiyor mu?
Bir dönem burada gördüğünüz eşyalar evlerimizde başköşede yer alıyordu. Dedelerimizin, babalarımızın, annelerimizin göz bebeği gibi koruduğu eşyalardı. Şimdi yaptığımız gibi tekrardan evimizin, büromuzun bir köşesini süsleyecek güzel bir aksesuara dönüştürebiliriz. Kapitalist sistemin her şeyi durmadan yenilettiren tüketiciliğine kendimizi kaptırmamamız gerekiyor. Eskiden sevdiğimiz yerine yenisini aldığımızda onları hemen çöpe atmamalıyız. Tüketiciliğin peşinden sürüklenen bir toplum olmamalıyız. Mümkün olduğu kadar değerlendirmek gerekiyor. Teknolojik imkânlardan da yararlanarak, biraz da hayal ve yaratım gücümüzü geliştirerek farklı biçimlerde değerlendirmek mümkündür.
Ayrıca şunu da görmek gerekiyor; neredeyse antikalaşmış bu eşyalar artık üretilmemektedir. Geçmiş kültürümüz bir biçimde kendini bu eşyalar üzerinde yaşatıyor. Bunlardan kurtulmaya çalışmakla, evde fazlalık gördüğümüz zaman geçmiş kültürümüzle olan bağlantılarda kopmuş oluyor. Mesela el işlemeciliğiyle yapılmış bir koltuğu kaldırıp attığımız zaman bir daha aynısını elde etmek mümkün değil ancak fabrikasyonlarını alabiliriz. Çünkü o işi yapan ustalar, bazı meslekler artık kayboluyor.
Bizim yaptığımız tasarımlarda hem teknolojiyi kullanıyoruz hem de eskiyi dönüştürerek, ondan daha farklı biçimlerde nasıl yararlanabileceğimizin tasarımlarını yapıyoruz. İnsanların kendileri de çok çeşitli tasarımlar yapabilir. Birbirinden güzel sanatsal tasarımlar ortaya çıkarılabilir. Böylece aşırı tüketiciliğin de önüne bir ölçüde geçilmiş olur. Evde bir ütünün değişik tarzda dekoratif bir şeye dönüştürülmesi onun yaşamında çok şeyi değiştirmeyebilir. Ama burada bir yaşam tarzı anlayışı açısından önemli görüyorum. Aşırı tüketen ve israf eden bir toplum olmama adına, bunun özünü kavramak gerekiyor.
Bu konuda duyarlı olmak hem evindeki eşyalara, kullandığın giysilere, doğaya ve topluma karşı da bir sorumluluk olmaktadır.
Bu işleri yaparken enteresan durumlarla karşılaştınız mı?
Sürekli gittiğim bir hurdacı var. Onlar için hiçbir kıymeti olmayan araba parçaları alıp onları farklı bir boyuta getirdikten sonra çok şaşırıyorlar. Demir fiyatına alıp sattığı o parçadan çok güzel bir aksesuar çıktığını görünce inanamıyor. Onlardan için sıradan olan eşyaları alırken ve onları neye dönüştüreceğimi bilmedikleri için önce bir anlam veremiyorlardı. Sonradan buna alışınca bana o acayip şeyleri yapan adam olarak bakmaya başladılar.
Sarı kaynak yaptığım bir yer vardı. Abi ne yapacaksın dedi bittiğinde ona da gösterdim. Geçenlerde Hewsel Bahçelerinde bir yerde otururken gördüm. Ona nasılsın dediğimde önce çıkaramadı sonra o acayip şeyleri yapansın dedi. Bizim işimiz bir yerde o acayip şeyleri yapan oldu.
Sıra dışı bir iş yapıyorsunuz. Ne tür tepkiler aldınız?
Bu tür işlere merakı olanlar gördüğü zaman çok ilginç geliyor, şaşırıyorlar ve beğeniyorlar. Objeleri seçmekte ve hangisini alacağım diye zorlanıyorlar.
Benim yaptığım iş antikacılardan daha farklı olarak dönüştürmektir.
Objeyi gördüğüm zaman bende hemen bir fikir oluşuyor. Bunu nasıl dönüştürebilirim ya da bundan nasıl bir şey çıkar diye. Daha sonra üzerinde bir düşünme, tasarlama süreci oluyor. Yapıp deniyorum. Beğenmediğim zaman yeniden tasarlıyor ve üzerinde değişik alternatifleri deniyorum. Sonunda aradığımı bulduğumda artık beğenicisiyle buluşuyor.
Bu kadar yoğun çalışma içerisinde bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
Bende size gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.
Özel Röportaj/ Mümin Ağcakaya