Bir İktidarın gideceğine, son anlarının yaklaştığına nasıl kanaat getirirsiniz, diye soracak olsam, sanırım çok sayıda cevap gelir.
Bence en net cevap; hırsızlık, yolsuzluk, soygun, talan gibi konular konuşulmaya başladığında, bir süre daha devam etmek için zorlasalar dahi, o iktidarın gidişi kesindir. Bu konular evde, kahvede, çayhanede, parklarda, toplu taşıma araçlarında açıktan konuşulmaya başlandığı andan itibaren iktidar için geçmiş olsun demekten başka söylenecek söz kalmamıştır.
Zaten devamda ısrar söz konusu olursa da bir süre sonra konuşmalar bedduaya dönüşür, halkımızın en kızgın zamanlarda kızdıklarına söylediği, ‘Gidişin olsun dönüşün olmasın’ cümlesi, son noktadır artık.
Şaka değil, vatandaş tam da bu noktada.
Sabahın erken saatleri her zaman saftır, temizdir, henüz kirlilikler sokaklara, caddelere, parklara, çayhanelere musallat olmamıştır. Kendisini buralara atanlar temiz, içten, saf, yürekten konuşur. Dün sabah yine sokaklardaydım günün ilk ışıklarıyla birlikte. Küçük bir çayhanede benden önceki müdavimleri konuşuyordu, kulak misafiriyim. Hırsızlık, yolsuzluk, soygun, talan konuşuyorlar. Kızgınlar, ayrıca yukarıda sözünü ettiğim beddua modundalar.
Konunun aktörleri, iktidar ve üst düzey bilinen zatlar.
Konunun kendisi ise; Kent merkezinde yıkılan, şu an arsa konumunda olan Yurt kur’a ait kıymetli yerler.
Talip olunmuş, ancak İktidarın eski milletvekillerinden birinin kontrolünden söz edilmiş, ondan habersiz bir tasarrufun söz konusu olmadığı söylenmiş. Vatandaş kızgın, ‘durum böyleyse vallahi de billahi de gazetelere söyler rezil ederim’ diye söyleniyorken, ‘aha da buradayım’ dedim.
Elbette tanıdığım birileri. Bu vesile ile orada olduğuma da vurgu yapmış oldum, çünkü kızgınlıktan beni bile görmemişlerdi sohbet sırasında. Gülüşüyoruz, Soygun-talan-hırsızlık-yolsuzluk-ayarsızlık konusunda vatandaşın ikna olduğu noktanın bu olduğuna ben de ikna oldum.
Vatandaş ikna olmuş.
İktidar gitti-gidiyor.
Giderken de götür götürebildiğin mantığı ile nerede ne var ne yok talan ediyorlar.
Hiç iftirası, yalanı-dolanı yok.
Yangından mal kaçıranlar gibi.
Depremden mal kaçıranlar gibi.
Ne var ne yok, topluyorlar.
İktidar sonsuz değil, yaşam sınırlarınız kadardır.
Kasaptan 10 liralık kıyma alanların hakkını yiyenlerin gidişleri olacak dönüşleri olmayacak galiba.
Nereye kadar giderler, onu da yakın zamanda göreceğiz gibi.