‘İnsanlarımızın yarısı uyumaktan düşünemiyor, yarısı da düşünmekten uyuyamıyor.’
Gibi bir laf duydum, döndüm baktım, TV ekranında bir kadın ekonomiyle ilgili konuşuyor, sitem ediyor.
Lafın gerisini pek fazla dinleyemedim, lafı tuttum çünkü.
Sonra sizlerle paylaşmak için not ettim.
Kendi kendime, doğrudur, ‘Uyuyan düşünmez, düşünen de uyuyamaz’ dedim.
Ne kadar doğru bir tespit, hep diyoruz ya; ‘Her şeye rağmen bu halk siyasetçinin ve siyaset kurumunun çok ilerisinde’ diye.
Ama işte o gerçek insanlar siyasetin içinde değil.
Neyse meselemiz çok genel, biraz ordan biraz burdan meseleyi harmanlayarak yol yürümek gerekiyor.
İki seçeneğimiz var;
Sürekli uyumak, hiç düşünmemek
Hiç uyumamak, hep düşünmek
Al sana mülakat sorusu, çık çıkabilirsen işin
içinden.
Hangisini tercih etmek gerekir?
Toplumsal uyuma hallerini bireysel uyuma
hallerinden azade mi tutmak lazım? Bilemiyorum...
Mesele sadece iktidarlarla ilgili de değil aslında.
Uyutup yönetme meselesi, bir bütün olarak ele
alınıp değerlendirilmesi gereken bir mesele. Muhalefetin de benimsediği bir yöntem, uyutup yönetmek.
Sonuçta ortak nokta; Yönetmekle ilgili. Uyuyanı yönetmek kolay, uyumayanı yönet-
mek zor, soracak, sorgulayacak, itiraz edecek. Çünkü her şey gözlerinin önünde cereyan ediyor, olan-biteni görüyor.
Türkiye'nin mevcut haliyle, iktidar ve muhalefet bloklarının duruşuyla ilgili de durumu değerlendirebiliriz.
Özellikle CHP tabanının muhafazakâr-sağ kesimin desteği ile iktidar olunacağına Genel Merkez tarafından ikna edilmesi, mevcut yönetim kademelerine rağmen, ‘Danışmanlık’ adı altında gerçekleşen kuşatma harekâtı konusundaki sonuçlar, muhalefet kanadının uyutma meselesindeki maharetinin ciddi örnekleridir. 6’lı masayla ilgili hikâyeleri tek başına değerlendirmek zaman alır, tekmili birden, sonuç Meral Akşener'in bugünkü tavrına hitap ediyor.
Peki ya sonuç?
Sonuç Cahit Sıtkı Tarancı'nın 35 yaş şiirinde yazdığı gibi.
Diyor ya;
Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musalla taşında.
İktidar veya muhalefet, hiç farketmez, sonuçta saltanat kayığı bir gün kayalıklara çarpıyor.
Doğru olan; geçmişe sahip çıkmak, mevcudu korumak, geleceğe zemin yaratmak, kandırmamak ve uyutmamak.