Uyku, birçok kişi tarafından boşa geçirilen zaman yada etkinlik olarak görülür. Oysa hayatta pek çok şeyin bir alternatifi varken, uykunun alternatifi maalesef yoktur. Doğru uyku birçok problemin çözümünü sağlarken, uykusuzluk birçok problem doğurmaktadır. Bedensel ya da psikolojik sorunların ilk etkilediği şeylerin başında uyku gelir. Uyku ile ilgili yaşanan sıkıntılar hastalık olarak da hemen insanın kendisine döner. Rahatsızlıklar uykuyu bozar, uykusuzluk rahatsızlıklara sebep olur. Yapılan son araştırmalara göre gece çalışan insanların daha çabuk hastalandığı hatta kansere yakalanma riskinin daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
Her şey uyku sırasında salgılanan, mucizevi bir öneme sahip olan melatonin hormonundagizli. Melatonin mutluluk hormonu olarakda bilinir. Vücudun ihtiyacı olan melatonin miktarının,yüzde 85'i epifiz bezi tarafından uyku sırasında salgılanır. Melatonin, bilinen en kuvvetli antioksidandır. Bu hormonun salgılanması kişide antidepresan etkisi yaratmakla beraber, kanserden kalp hastalıklarına kadar insanın birçok hastalıktan da korunmasını sağlar. Bu nedenle, gerek psikolojik gerekse de fizyolojik sağlık açısından hayati bir etkiye sahiptir. Ayrıca büyüme hormonu olan melatonin, öğrenme kalitesini ve kalıcılığını artırması gibi etkilere de sahiptir. Doğru bir uyku, yeterli bir melatonin seviyesi; yeterli melatonin seviyesi de sağlıklı bir yaşam olarak düşünülebilir.
O zaman doğru bir uyku nasıl olur?Uyku insan için ilkel bir davranıştır. Kedide, aslanda, kurtta, kuşta nasıl bir etkiye sahipse insanda da aynı durum söz konusudur. Bu nedenle doğadaki canlıların uyku alışkanlıkları, önerdiğimiz sağlıklı uyku özellikleriyle paraleldir. Bu özellikleri incelediğimizde, sağlıklı bir uyku için gerekli olan ortam koşullarını görebiliyoruz: Serinlik, sessizlik, karanlık,zamanlama ve süre.
Yattığımız yerin karanlık olması gerekir. Uyku ortamında gece lambaları, telefon, televizyon gibi karanlık ortamıbozan araç gereçleri bulundurmamız zararlı olacaktır. Mümkünse perdelerin bile koyu renkli olmasında fayda olacaktır. Uyuyan bir kişiyi uyandırmak için genelde sessizlik ilkesi bozularak uyandırılır. Ama aynı kişinin gözüne birkaç saniye el fenerini tutarsanız onun da hemen uyandığını görürsünüz.Bu örnekle de uyku halinde ışık seviyesinin bireyi ne kadar etkilediğini görebiliriz.
Yattığımız yerin sessiz olması. Ortamın sessiz olması kaliteli bir uyku için olmazsa olmaz niteliktedir. Gürültülü ortamlarda melatonin az salgılandığı için, vücudumuz yeterince dinlenemez. Bu nedenle yattığımız yerin ses kaynaklarından uzak olması gerekir. Televizyon izlerken, müzik dinlerken uykuya dalmak birçoğumuzun keyif aldığı bir alışkanlık olsa da son derece zararlı sonuçlara yol açar. Hem melatonin seviyesini düşürür hem de vücut yorgunluğunun ortadan kalkmasına engel olur.
Yattığımız yerin serin olması. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, ideal uyku için yatak odalarının sıcaklığı 16-19 derece olmalıdır. Bu aralık, ortamda salgılanan melatonin seviyesini artırmaktadır.Bu nedenle mevsim koşullarını göz önünde bulundurarak ideal sıcaklığı uyku ortamamızda sağlamamız gerekmektedir.
Serinlik, karanlık ve sessizlik ilkelerini yanı sıra uyku saati ve süresi de çok önemlidir. Uyku doğanın kanunudur ve sağlıklı bir uyku için gereken koşullar tüm canlılar için benzerdir. Bu nedenle, doğadaki diğer canlılar gibi akşam karanlıkla beraber uyumak ve gün ağardığında uyanmak lazım. Peki bu aralık nedir? Sağlıklı bir uyku için ideal saat aralığı 22.00-06.00 aralığıdır çünkü bu saat diliminde melatonin hormonu salgılanır. Bundan anlaşılacağı üzere, gündüz uykusunda yeterince melatonin salgılanmaz. Kısacası, önemli olan sekiz saat uyumak değil bu saatler aralığında uyumaktır.
Özetle, uyurken geçirdiğimiz bu zaman diliminin ne denli önemli olduğunu ve bu zaman dilimini olabildiğince verimli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğinin farkında olmalıyız.
“Sağlıklı bir uyku, sağlıklı yaşam demektir.”