Uygarlık Tarihinde ÇERMİK
Müslüm Üzülmez
yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın
bu şehir arkandan gelecektir. -Kavafis
Kentler kitaplarla buluştuğunda yeniden yaşam bulur, yarınlara kendini taşır. Kentler ve yerel tarihle ilgili yapılacak her çalışma bu nedenle önemlidir. Bu türden yapılan çalışmalar olanaklar ölçüsünde desteklenmelidir. Böylesi çalışmalar yaşamın demokratikleşmesine katkı sunmanın yanında kendi çevremizi, kendi insanlarımızı, bildiğimiz ve yaşadığımız mekânları, dolaysıyla da kendi geçmişimizi anlamamıza yardımcı olacaktır. Esas olan sesi kısılmış, sindirilmiş, yok sayılmış veya varlıkları gözden kaçırılmış olan birey, sınıf veya toplumların sesine kulak vermek, onları anlamak ve yaşadıkları mekânlarla ilişkilerini anlatabilmektir. Her ailenin, her aşiretin, her halkın ve her bir mekânın kendi yaşanmışlığı ve tarihi olduğunu akıldan çıkartmamalıyız. Görevimiz bu yaşanmışlıkları ve tarihleri “kutsal tarafsızlık kurallarına karşı günah işleyerek” yazıp hayatın içine sokmaktır.
Çermik/Çêrmûg/Aberna çok eski bir yerleşim yeridir. İlçe olarak Diyarbakır’a bağlıdır. Adını doğusunda bulunan kaplıcadan almaktadır. Bu tarihî mekâna; Huriler, Mittanniler, Asurlular, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonlar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Emevîler, Abbasiler, Şeyh-Oğulları, Hamdanîler, Mervânîler, Selçuklular, İnanoğulları, Nisanoğulları, Anadolu Selçukluları, Artuklular, Osmanlılar belli dönemlerde sırasıyla egemen olmuşlardır. Ama bu devletlerden veya uygarlıklardan ne yazık ki geriye kalan bilgi ve belge elimizde çok azdır. Yazılı kaynak hemen hemen yok gibidir. Bildiğim kadarıyla Çermik Kaymakamlığı’nın yayınlamış olduğu kitaplar ve Nurettin Değirmenci’nin anılarını içeren 1960’lı Yıllardan Bir Kesit ÇERMİK adlı eseri ile Müslüm Üzülmez’in Yazılı Kaynaklarda ÇERMİK adlı çalışmasının dışında başka basılı eser yoktur.
Yazılı Kaynaklarda ÇERMİK adlı kitabım yayımlandığı zaman (2012) yazdığım önsözün sonunda, kitabımın “kültürel yaşamımıza bir zenginlik katacağını; ve ‘tarihin hüküm sürdüğü, zamanın durduğu, tabiatın konuştuğu’ Çermikle ilgili güzel eserlerin yazılışına vesile olacağını umuyorum” diye bir temennide bulunmuştum. Temennim gerçekleşti, Ömer Kılıç uzun süredir üzerinde çalıştığı Uygarlık Tarihinde ÇERMİK adlı çalışmasını nihayet bitirerek oylumlu güzel bir kitaba imza attı.
Uygarlık Tarihinde ÇERMİK, Kent Işıkları yayınları tarafından 2017 yılı sonunda yayımlandı. Kitap büyük boy, karton kapaklı ve tam 804 sayfa. İçerisinde Çermikle ilgili ne ararsan var, on üç bölümden oluşuyor: Çermik’in tarihi, coğrafyası, köy ve mezraları, buraya egemen olan medeniyetler, burada kullanılan diller, ekonomisi, eğitimi, beyleri, tarihi eserleri, aşiretleri, aile yapısı, sosyo-kültürel hayatı, sanatçıları, akademisyenleri, edebiyatçıları ve tarihi kişilikleri gibi birçok konu detaylı bir şekilde aktarılıyor.
Doğup büyüdüğümüz yerler kişilik ve kimliklerimizin oluşmasında önemli rol oynar. Günümüzde insanlar bir yandan toplumsal çözülmeyi yaşarken diğer yandan da kendi kimliklerini arıyor. Sanayileşme, modernleşme, teknolojik gelişme ve nihayetinde küreselleşmeyle birlikte her yer birbirine benzemeye başladı, ama insanların doğup büyüdüğü yerlere karşı olan ilgi ve sevgisi azalmayıp sürekli artıyor. Bunun en iyi göstergesi ise kentlere dair yayınlanan kitapların nitelikçe iyileşmesi ve sayısal artışıdır. Uygarlık Tarihinde ÇERMİK adlı kitabının da buna güzel bir örnek oluşturduğunu düşünüyorum.
Bu tür kitaplar kendimizi ve çevremizi tanımamıza yardımcı oluyor. Kendimizi ve yakın çevremizi tanımadan, bilmeden dünyayı ve evreni nasıl tanıyıp bileceğiz, nasıl toplumsal değişimi, dönüşümü ve gelişmeyi gerçekleştireceğiz? Kentlerle ilgili kitaplarının önem kazanmasının bir nedeni de buradan geliyor kanımca. Uygarlık Tarihinde ÇERMİK kitabı bu açıdan iyi bir çalışma. Kendimizi tanımamız açısından gerçek anlamda bir kaynak eser. Kitabın yazılış serüvenini çok iyi bilenlerden biri olduğum için rahatlıkla uzun bir uğraşı ve yoğun bir emek harcandığını söyleyebilirim.
Kitabı okuduğumuzda çok değerli bilgiler edinmenin yanında, ‘iki kadim nehir arasında, ıpışıl bir gökyüzünün tanıklığında, çoluk çocuğuyla ve tüm zenginlikleriyle yemyeşil bir halı gibi serilen’ kadim bir coğrafyanın çok eski bir yerleşim yeri olan Çermik’i daha iyi tanımış olacağız. Ömer Kılıç arkadaşımı yürekten kutluyorum.
Uygarlık Tarihinde ÇERMİK kitabının Çermik ve bölge hakkında bilgi edinmek isteyenlere, araştırma yapacak olanlara, merak edenlere, ilgi duyanlara, kitap okumayı sevenlere güzel bir armağan olduğunu düşünüyorum. Eline sağlık Ömer Kılıç. Devamını bekliyoruz…